Parti

450 36 21
                                    

Herkes hazırlanmış, gece muhteşem ilerliyordu. Müziğin eşliğinde herkes dans ediyorken Songül Hanım'ın gelmesini bekliyordum. Gazeteciler kapı önünde birikmişti. Henüz Songül yoktu. Göz ucuyla gelen insanlara baktım. Babama gözüm takıldı. Bana gergin gergin bakıyordu. Göz devirip Esra'ya sokuldum.

O da gerildiğimi fark edip elimi tutup okşadı. Gülümsedim. Esra olmasa ben ne yapardım.
Telefonuma  mesaj geldi.

"Biz kapıdan girerken gazetecilere nispeten Songül'e siz eşlik edeceksiniz. Gazeteciler sorunca yanlış anlaşılma olduğunu ikiniz birden anlatacaksınız."

Songül nasıl  olur da bu kadar tanınır anlamadım. Selin değilse de tanınması ve onu tanımamam acayip garip gelmişti.

Esra'ya mesajı gösterdim. Göz devirdi.

"Bi de kucağına al öyle götür  istersen.  Eşlik etmek ne ya"

"Gazeteciler dışarda. Bu yüzden yaptık bu partiyi. Çok normal bu. Abartma."

"Ben de geliyorum." Diyip koluma girdi.

Esra ve kıskançlıkları...

Ben dışarı çıktığım anda araba  geldi. Ben Songül çıkarken otuz iki diş gülümsedim.

"Hoşgeldin" dedim.

Gazeteciler flaş yakarken mi gözüm kamaştı yoksa Songül'ün güzelliği mi kamaştıran?

Her neyse. Songül'e eşlik edip koluma soktum. Eşi gelmemişti. Nedenini merak etsem de sormanın sırası değildi.
Gazetecinin biri önümüze dikilip sorular sormaya başladı.

Hepsi soruyordu ama bu kız bize mikrofonu uzatıp net bir şekilde sorular yağdırdı.

"Son yılların başarılı avukatı Songül Hanım'la olan tartışmanızdan sonra ne değişti."

"Yanlış anlaşılma olmuştu. Songül'e çok benzeyen husümetimizin olduğu biri vardı. Ben de o sanıp kaba davranmıştım."

"Peki ya bu partinin yapılma  amacı nedir?"
Bu sefer Esra konuştu.

"Uzaklardan gelen Songül Hanım bizim şehrimize gelip bizim burada büro açacak. Bu büroyu bizim anlaşmamız ile yani Babamın ortaklığı ile olacaktır. Bi nevi bunu kutlamak gibi düşünün. "

Bunu ben neden bilmiyordum ki. İçten içe sinirlenmiştim. Esra bana söylememişti.  Gazeteci mikrofonu Songül'e uzattı.

"Peki siz ne diyorsunuz Songül hanım?"

"Sadie Karaman çok başarılı bir psikolog. Keşke aramızdaki yanlış anlaşılma olmasaydı. Birbirimize karşı daha iyi ifade etseydik iyi olurdu. Ama her neyse. Ben her şeyin bir sebebi olduğuna inanırım. Bizi  sanırım bir araya getiren şey kavgamız oldu. Bundan sonra benim bütün dertlerim ondan sorumludur. "

Elimi tuttu. Bana gülümsedi. Noluyo amk. Ben şoke olduğumu çaktırmadan gülümsemeye çalıştım.
Gazeteciyi siktiredip kapıdan geçtik. Hemen elimi bıraktı. Yüzünü yine somurtlaştırdı. Al işte selin ve songül farkı bu. Selin gerçek gülümserdi. Gece içinde içmeye başlamıştım. Ceyda sevgilisiyle gülümseyerek konuşuyordu. Esra sürekli babasının yanında babasıyla bir şeyler hakkında konuşuyorlardı. Babasının kaşları hep çatıktı. Ben tek  başıma içiyordum. Kimsenin umrunda değildim sanırım.

Aniden omzuma biri dokundu. Refleksim iyi diye hızlıca döndüm. Songül'ün güzelim elbisesi pert.
İfadesizce yüzüme baktı. Bağırsaydı çığlık falan atsaydı herkes fark ederdi. Ama kimse fark etmedi. Sakince yüzüme bakıp göz devirdi.

"Ben şimdi ne giyicem Sadie?"

"Özür dilerim."

"Özüre gerek yok da bana kıyafet mi versen. Çok kötü ıslandı bi de üşüyorum. "

"Tamam tamam. Gel benle."

Ben odaya girip dolabımı açtım.
"Seç bişey işte."

"Zevksizsin." Diyip yüzünü buruşturdu.

"Öyle mi."

Kaşlarımı kaldırıp yüzüne sırıtarak bakmaya başladım. Vücudunu süzmeye başladığımda utançla yüzü kızardı.

"Yanlış anlama sadece kıyafetlerim sana olur mu diye bi tartayım dedim."

"Neden olmasın. Nerdeyse aynıyız."

"Ah selin sen böyle değildin kilo mu almışsın ne"

"Ne alaka ya. " deyip kaşlarını çattı.
Ben sırıtarak bakınca dank etti.

"Ben selin değilim anla şunu."

Ona doğru adım attığımda korkudan geri adım attı. Bir adım daha attım. Yine geri adım attı. Bir adım daha derken yatağa vardı. Yatağa oturup korkuyla yüzüme baktı.

"Söylesene Selin. Seni burda siksem kimin haberi olur ki?" Süzmeye devam edip alt dudağımı dişledim.

"B-ben Selin değilim."

"Üşümüyor musun? Soyunsana." Diyip sırıttım.

"Sadie kendine gel. Ben evliyim." Dediğine göz devirdim.

Umrumda mı sanıyorsun ?"

"Karaktersizsin sen."

"Şuanda sen de istiyorsun. Hissediyorum. Söz kimse bilmeyecek Selin."

"Selin değilim diyorum sana aptal."

Tenine dokunmaya başladım. Titriyordu. Saçlarını okşadım. Kollarında gezdirdim elimi. Sonra tekrar saçlarına çıktım. Gözlerini kapatmıştı. Kafasını tutup aniden dudağına yapıştım. Öpmeme karşılık verip ağzını araladı. Dilimi içine gönderip yatağa tam yatırdım. Elini boynuma doladı. Ben öperken eliyle ensemde geziniyordu. Dizimle altına baskı uyguladım. Öpmeyi kesip inledi. Sonra tekrar dudağıma döndü ama ben dudağımı  çekip dizimle baskı uygulamaya devam ettim. Vajinasında baskı varken ona sorular soracaktım.

"Şimdi seni sikmemi istiyo musun?"

"Offf Sadie beni bırak lütfen."

Daha hızlı okşamaya başladım. İnlemesi  daha sesli çıkmaya  başladı.

"Sik beni. Lütfeeen."

Sonra elbisesini çıkarmaya başladım. Vajinasını okşamaya devam  ederken zevkten gözünü kapatmıştı.  Dövmesinin olmadığını  fark ettiğimde durdum.  Elbisesini çıkarıp bir köşeye atıp üstünden kalktım. Dolaptan herhangi bir tane seçip bana utanarak bakan kızın yüzüne attım.

"Giy aşağı gel."

Aşağı inip Esra'nın yanına  gittiğimde Songül'ün elbisesinin kirlendiğini falan anlattım. Tabi ki ona dokunduğumu öptüğümü anlatmayacaktım. Ama teni Selin gibi kokuyordu. Her ne kadar birsürü parfüm sıkılsa da şampuan değişse de ten kokusu vardır. O ten kokusunu unutamam. Peki ya dudakları onları bile ezberlemiştim sanki yine hatırlıyor gibiyim. Altım sırılsıklamken, bunun  sebebi o kızken, ben Esra'yla içmeye devam ediyordum.

Yaz aşkım(GXG)Where stories live. Discover now