-7.Bölüm-

129 16 5
                                    

Görüş alanıma, elimdeki silahın üzerine atlayan utku, kollarımı tutan selen, bar sandalyesinden kanlar içinde yere düşen emre, ve barın arkasından bu tarafa doğru koşan buğra girdi..

Ben ne yaptım?

Allah'ım ben ne yaptım? Ben nasıl bir yanlış yaptım.

Utku elimdeki silahı hiddetle çekip alırken, selende kollarımı sarınca tökezleyip yere çuvallanmıştık.

"Emre!" Buğra adeta kükremişti. Evet kükreyen Buğra'ydı. Yere serilmiş kanlı beden de Emre.

Utku ve Buğra, Emre'nin başına eğilmiş nabzını kontrol ederken, yerde kıçımın üzerinde oturmuş şok içinde olanları sindirmeye çalışıyordum.

Selen'in yanımda hareketsizce donup kalmasından, benim yaptığımın aynısını yaptığını anlamıştım.

Ben ne bok yedim. Buraya gelirken tek amacım Buğra denen piç'e hesap sorup neden yaptığını öğrenmekti. Arkadaşımı neden bizden aldığını öğrenmekti.

Bilincimi yitirmiş bir şekilde tesadüfen gördüğüm bir silaha sarılmış ve katil olmuştum. Hemde günahsız bir gencin katili.

"Ölmüş!!" o kadar çok bağırmıştı ki olduğum yerde zıpladım.

"Lanet olsun ölmüş!" ellerini sinirle saçlarının arasından geçirdi. Ardından beni gördü. Gözlerim Buğra'nın ateş saçan gözleriyle buluştuğunda korkum çoktan tavan yapmıştı.

"Sen.. Seni geberteceğim sürtük!" sürtük mü? Hadi ama bu kadar yeter. Korkunun ecele faydası yoktu.

Tam yerden kalkacaktım ki kocaman adımlarla 4-5 adımda bana ulaştı ve parmaklarını etime geçirerek kolumdan tuttuğu gibi beni havaya kaldırıp tekrar yere fırlattı.

Ama hızını alamamıştı. Daha kıçımda hissettiğim acı geçmemişken tekrar yanıma gelip kollarımda tutup beni karşısında dikilmeye zorladı.

Burun buruna geldiğimizde doğru kelimeleri bulmuştum.

"Neden, orospu çocuğu? Hazal'ın intikamını aldığım için mi beni geberteceksin? Ve en yakın arkadaşımı öldürdüğünü bildiğim halde susmadığım için mi bana sürtük diyorsun?"

Dişlerimi sıkarak kurduğum cümlelerin etkili olduğunu umduğum sırada selenin varlığını hatırladım.

"Ne?" diye fısıldadı hala yerde olan selen. Ellerini ağzına götürmüş, ne kadar şaşkın olduğunu belli ediyordu. Gözlerim Utku'ya değdiğinde en az selen kadar şaşkın görünüyordu.

Buğra beni biraz ilerdeki duvara vurup kolumu biraz daha sıktığında dikkatimi ona vermem gerektiğini anladım.

"Hayır" dedi tıslar gibi. "Arkadaşının intikamını benden değil arkadaşımdan aldığın için seni geberteceğim. Ve o sokakta bağırışları duyduğun halde kafanı bile kaldırıp bakmadığın için sürtüksün." diye tüm nefretini kustu yüzüme.

Kalbime mızrak gibi inen sözcükler beni gerçeklerle tekrar yüzyüze getirmişti. O Hazal'ın katiliyse, ben suç ortağıydım. En az onun kadar suçluydum.

Çenemin titrediğini ve kalbimden yükselen gözyaşlarını fark ettiğimde güçlü kalmak için kendimi zorladım.

"Senin sevgililerinden birini becerdiğini sanmasaydım ve iğrenç bir manzarayla karşılaşmayacağımdan emin olsaydım hiç durmazdım!" diye bağırdım.

"Burdan hemen çıkmalıyız." Utku'nun sesi Buğra'nın söylemek üzere olduğu cümlesini başlamadan bitirdi.

Gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdiğimde Utku'nun Selen'i kanatlarının altına aldığını ve teselli eder gibi sarıldığını gördüm. Ve selenin bana bakan soru işaretleriyle dolu nemli gözlerini.

-EN UÇAMAYAN-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora