Şehir Efsaneleri

Yanlış Oda

Uzun ve yorucu bir iş günü... Bitkin bir halde apartmandan içeri girerken aklında ki tek şey eve girip dinlenmek. Dairenin kapısını açmak için anahtarlarını arıyorsun ama, zaten kapının aralık olduğunu fark ediyorsun. Korkmaya başlıyorsun, yüzünde ter damlaları oluşuyor, kalbin hızlı atmaya başlıyor, olasılıklar sağanak bir yağmur gibi beynine yağıyor. Kapıyı içeri girebileceğin kadar açıyorsun, salona, mutfağa ve yukarı çıkan merdivenlere, sonsuzluk kadar gelen bir süre boyunca bakıyorsun... Aniden ilginç bir şey fark ediyorsun. Üst kattaki odalardan birinin girişinde büyük bir gölge fark ediyorsun. Gölgenin ne olduğunu anlamaya çalışırken başın dönüyor, yere düşüyorsun. Ayağa kalkmaya çalışırken korkunç bir şey görüyorsun. Kalbin artık korkmuş bir kuşun kalbi kadar hızlı atıyor, aklın iflas etmeye başlıyor. Adam yere kambur bir şekilde oturmuş ve aç bir orman hayvanı gibi hiç duraksamadan kana bulanmış insan organlarını yiyor. Ağzından akan kan damlaları parlak zeminde büyüleyici bir görüntü oluşturmuş. Ağzından gelen koku ise, ölü bir insanın cesedinin alabileceği kokudan bile daha iğrenç. Miden bunları kaldıramıyor ve bulanmaya başlıyor.

İstemsizce, elinle ağzını kapatıyorsun. Yeniden ayağa kalkıyorsun ve düşmemek için kapıdan güç alıyorsun ama kapının gıcırtı sesi çok yüksek. Bir anda donup kalıyorsun. Adam da donup kalıyor. Bir şeylerin ters gittiğini anlıyor ve duyduğu sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyor.

Adam ayağa kalkıyor, merdivenin yanına gelip gözleriyle seni aramaya başlıyor. Ne yapacağını bilemiyorsun ve saklanabilmek umuduyla mutfak tezgahının arkasına geçiyorsun. Adam sessizce merdivenleri iniyor. Tezgahın diğer kenarında dururken, onun gölgesini görüyorsun.

Sana yaklaşıyor, demir kokusu alıyorsun, korkudan gözlerini açmaya cesaret edemiyorsun, ama yaklaştığını hissedebiliyorsun, ta ki son nefesine kadar...

Whatsapp grubu tam gaz devam