64 - Tehlikeli Sular

40 8 1.1K
                                    

Hellü. Umarım bölümü okurken zevk alırsınız. Ve her zamanki gibi uzun bir bölüm oldu, dinlene dinlene okuyun ki yorulmayın. Biraz tatlı, biraz aksiyonlu biraz da dramatik bir bölüm oldu. Öptüm. 😘

Suna

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Suna

Tehlikeli sularda yüzüyorsun Suna.

Tehlikeli sularda yüzdüğümün farkındaydım. Tehlikenin tam ortasında olduğumu da çok iyi biliyordum. Yine de kıyıya dönmek yerine yüzmeye devam ediyordum. Sudan korksam bile vazgeçmiyordum. Eğer vazgeçersem kıyıdaki cellatlar tarafından vahşice katledileceğimi biliyordum. Bu yüzden durmadan, usanmadan yüzüyordum. Ve eninde sonunda boğulacaktım.

Nişanın üzerinden sadece bir saat geçmişti. Arabanın ön koltuğunda oturmuş bir halde Yakut'un dürümleri getirmesini bekliyor, bir yandan da düşünüyordum. Güzel bir günün gecesinde planlar düşünmek tam olarak benim yapabileceğim şeydi. Gözlerimi dışarıdan ayırıp avucumdaki telefonuma getirdim. Ekranın kilidini açtığımda yazı bir kez daha gözlerime değdi.

Tehlikeli sularda yüzüyorsun. Vazgeç. Yoksa sonu çok kötü olur. Hem senin hem de onun için.

Söz konusu ben değildim. Oydu. Her ne kadar vazgeçmem desem de yapmak zorundaymışım gibi hissettiriliyordu.

Derin bir nefes alıp parmaklarımı klavyede gezdirdim.

Vazgeçmiyorum.

Kuyruğumu dikleştirmiştim. Pısıp kalmak istemiyordum çünkü pıssam bile bir şey bulup bana zarar veriyorlardı. En azından kaşındım oldu demek istiyordum. Ekranı kapatıp telefonu çantamın içine koydum. Minik kuş kafesli çantam çok güzeldi. Parmaklarımı çantanın üzerinde gezdirmeye karar verdim. Bir hafta önce yurt dışına giden Deha almıştı bana bunu. Kuş sesi bile çıkarıyordu.

Gülümsediğimde arabanın kapısı açıldı. Başımı yavaşça kaldırdım. Şoför koltuğuna kalçasını yerleştirerek sevgilime baktım. Birkaç saniye sonra tamamen binmiş, elindeki dürümlerden birini bana uzatmıştı.

“Çıkmadan önce Zümrüt bana ne tembih etti biliyor musun?" diye sorup yan döndüğünde dürümün ağzını açtım. Ağzım sulanmıştı.

“Ne dedi?" diye sorduktan sonra bir ısırık aldım. Gece gece bunu gömdüğüm için kendimi biraz suçlu hissetsem de çok güzeldi.

“Güzel bir restorana götürmemi tembih etti," dediğinde başımı salladım. Zümrüt tam anlamıyla bir romantikti. Flörtöz, cilveliydi. Ben ise bazen romantik bazen ise kalastım. Gerçekten kalastım, zarif yürüyüş yapamadığımı iddia edenler hep bana kalas diyordu. “Ama bak ben ne yaptım? Seni dürümcüye getirdim, hatta getirmedim. Arabada yediriyorum. Zümrüt bunu duysa beni terlikle kovalar."

Gerçekten bunu yapardı. Yetişkin ve sözleri geçiştirilmiş Zümrüt çok atik olabiliyordu. Bazen öyle bir atik oluyordu ki şaşırıyordum. Ben mi hamileydim yoksa o mu?

Yakut Pençe / Opal'ın Yansıması +18Where stories live. Discover now