Bedel

42.2K 2.7K 1.6K
                                    

Aklıma gelen gelen bu düşünceyle aniden gözlerimi açtım ve karşımda bir çift simsiyah gözle karşılaştım.

Gözleri bir anda garip şekilde sanki dönüyormuş gibi hissettirdi ve aşırı derecede ağır basan uykuya kendimi teslim ettim.

Uyandığımda başım patlayacak gibiydi. Uyumadan önce tüm o olanlar rüya mıydı? Bundan emin olamıyordum.

Kalkıp saate baktığımda yine gecenin bir yarısı uyandığımı anladım. Uyku düzenim resmen altüst olmuştu.

Ellerim ve yüzüm yanıyor gibi olmasından ve üşüyor olmamdan ateşimin hâlâ düşmediğini anladım. Ancak şu an daha büyük bir derdim vardı.

Kapı!

Bi' an içime dolan 'acaba sonsuza kadar burada kilitli mi kalacağım?' düşüncesi onca derdimin üzerine birini de eklemişti.

Kalkıp umutsuzca şansımı tekrar denerken kapı hiç zorlanmadan bir anda açıldı. Ama bu nasıl olurdu?

Bu işin Linus'un başının altından çıktığını düşünsem de bunu neden yaptığına bir anlam veremiyordum.

Kapıyı içerden kapattım ve yatak odama geçtim.

Geçmez olaydım

Yine oradaydı. İnsan bedeninde ve pencereden dışarı bakıyordu. Tabii ki yine hareketsizdi. Ama büyük ihtimalle geldiğimi duymuştu.

"Sen...ne yapıyorsun orada?" Resmen korkudan geveliyordum. Kalbim ağzımda atıyordu sanki.

Bana doğru döndü. Başı eğikti. Oda da karanlık olduğu için yüzü gözükmüyordu.

Bir adım attığında ben de geriye doğru bir adım attım. Ben geri çekilince kafasını kaldırdı ve simsiyah gözleriyle bana baktı. O kadar ifadesizdi ki, oyuncak hâliyle tek farkı boyutuydu.

Hareket etmeden bana bakması beni çok tedirgin ettiği için koşarak odadan çıktım ve tekrar kanepeye uzanıp battaniyenin altına girdim.

Bir dakika..

Battaniye mi?

İyi de ben üstüm açık uyumuştum. Bundan emindim. Bunu da mı o getirdi? Bu mümkün değildi. O neden benim iyiliğimi istesin ki? Belki de ben unuttum.

🍄

Bu gün çok daha iyiydim. Ateşim düşmüştü. İşten az önce çıkmıştım ve kendime bir kahve yapıyordum.

Kapı çalındı ve gidip baktım. Karşımda Ali'yi görünce çok şaşırmıştım. Galaksiyi terk etti sanıyordum.

"Noldu neden geldin?" Diye sordum tedirginlikle.

"Hoş buldum"dedi içeri girerek.

"Hoş geldin, hoş geldin de, bir daha gelmezsin sanıyordum"

"Normalde gelmezdim aslında. Ama seni o yaratıkla baş başa bırakamazdım" Ben şaşkın halde yüzüne bakarken o konuşmaya devam etti

"Hadi hazırlan gidiyoruz".

"Nereye?"

"Şimdilik bende kalırsın sonra bakarız bir çaresine"

"Olmaz!"diye hemen itiraz ettim.

"Neden? Efra kendine gel o çok tehlikeli!"

"Evet zaten o yüzden diyorum. İş arkadaşımın evine de gitmiştim. Ancak o da ordaydı. Yani peşimi bırakmıyor. Boşuna senin de başını derde sokamam"

"Sen bunu nereden buldun Allah aşkına?!"

"Artık bunun bir önemi yok. Bak geçen sefer de ciddi yaralandın. Yine aynı şey olsun istemiyorum. Lütfen git hadi"

"Madem senin peşini bırakmıyor ben de onun peşini bırakmam!"

"Ali-"

"Ne Ali ne? Seni seviyorum anlasana. Sana zarar gelmesine müsaade edemem!" Duyduklarım resmen beynimde yankılanıyordu. İlk aşkım bana âşık mı?

Bir anda koşar adımlarla yaklaşan ayak seslerini duyduk. Ali hemen kolumdan tutup beni mutfağa götürdü ve kapıyı kilitledi. Eline ne bulduysa kapının önüne koydu.

Oysa Linus şu an masanın üzerindeydi..

"A-Ali" Ona çaktırmadan söylemeye çalışsam da o hâlâ Linus'u farketmemişti.

En sonda dayanamadım ve "Ali" diye bağırdım.

"N'oldu?" Gözlerimle masayı gösterdiğimde gördüğü manzarayla neredeyse altına yapacaktı.

"Bu nasıl geldi buraya?" Sadece sustum. Ali bir o tarafa bir bu tarafa gidiyor bir çare arıyordu.

Mutfağın penceresini açtığında onu dışarı fırlatmak istediğini anladım ve hemen gidip Linus'u aldım.

"Efra onu hemen bana ver!"

"Ali anla artık, ondan kurtulmak mümkün değil. Tekrar zarar görmeden git burdan"

"Ef-"

"Git!" Ne kadar dediysem gitmek istemiyordu. Linus'u elimden almaya çalışıyordu ama bırakmıyordum.

"Yanık izlerine bak Ali. Belki de bunlar daha en hafifidir. Anla artık, benim yüzümden sana bir zarar gelirse ben vicdan azabından yaşayamam. Az önceki konuya gelirsek, aramızda arkadaşlığın ilerisinde bir şey olamaz. Şimdi lütfen git!" Bir anda yüzüme hayal kırıklığıyla baktı. Daha sonra yüz ifadesi korkmuşa döndü ve elimdeki Linus'a baktı.

"O-o sırıtıyor"dedi kekeleyerek. Kaldırıp yüzüne baktığımda her zamanki gibi ifadesizce baktığını gördüm.

"Hayır sırıtmıyor."

"Gördüm. Gülümsedi. Ama...ama bu hiç de iyi bir gülümseme değildi"

"İşte bu yüzden gitmelisin Ali" Ali artık o kadar korkmuştu ki, itiraz etmedi ve kapının önündeki eşyaları kaldırıp mutfaktan çıktı. Gözleri dolu şekilde bana veda etti ve gitti. Bense sadece arkasından kapıyı kapattım. Şu an ikimiz için de iyi olan buydu.

Ben bir hata yapmıştım ve bu hatanın bedelini ödeyecek kişi de sadece bendim.

LİNUS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin