Yeni imparator

33.9K 2.3K 1K
                                    

Biz Linus'la beraber Alya'dan haber beklerken Oğuz bey de gelmişti. Endişeyle bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu.

"Nasıl oldu bu aklım almıyor"

"Oğuz bey sakin olun. Doktorlar iyi olduğunu söyledi" Beni dinlemiyordu bile.

Doktor dışarı çıkınca hemen yanına koştu.

"Alya iyi mi?"

"Evet gayet iyi durumda. Birazdan onu görebilirsiniz. Geçmiş olsun" Doktor gitti. Derin bir nefes aldı. Kafam almıyordu. Daha bir gün yanında çalışan birine nasıl bu kadar bağlanabilirdi?

"Linus"dedim yanına oturarak. Bana baktı.

"Sanırım aşkın ne olduğunu ben de bilmiyormuşum" İkimiz de güldük.

Alya'yı normal odaya aldılar. Linus gitti. Biz de içeri girdik. Alya uyanmıştı. Bizi görünce hem gülümsedi hem de şaşırdı.

"Oğuz bey sizin ne işiniz var burada?"

"İyi misiniz? Geçmiş olsun" Şu resmiyete bak. Şimdi ben de Alya'nın yaptığını yapmaz mıyım?

"Hadi hadi. Ben buradayım diye resmi konuşmanıza gerek yok. Aşıksınız işte"

Do you get déja vu

Alya anında kıpkırmızı olmuştu. Aynı şekilde Oğuz bey de. Gerçekten birbirlerini bulmuştular.

Linus'tan

Onlar Alya'nın yanına giderken ben de saraya dönmüştüm.

Efra'nın sabah ki davranışı aklımdan çıkmıyordu. Neden ilk benden şüphelenmişti? Neden arkadaşına zarar vereceğimi düşünüyordu?

Evet bu yapamayacağım bir şey değildi. Ama yapmamıştım işte. O an gerçekten de yapmış olmayı diledim. En azından duyduklarım boşuna olmazdı.

Eğitmenimin beni çağırdığını duyunca yanına gittim. Odasında oturmuş kitap okuyordu.

"Zamanın daralıyor Linus" Kafasını kitaptan kaldırmadan konuştu.

"Hangi konuda?" Kitabını bırakıp yüzüme baktı.

"İmparatorluk konusunda. Ellie sana yetişmek üzere. Haberin var mı?" Hiçbir şey söylemedim. Kafam gerçekten çok karışıktı.

"Kafanın karışık olduğunu biliyorum"dedi sanki düşüncelerimi duymuş gibi. Ayağa kalktı ve yanıma geldi. Elini omuzuma koydu.

"Açıkçası bana fikrimi sorsan senin imparator olmanı isterim. Aynı şekilde saraydaki diğer herkes de. Ellie'nin ne kadar adaletsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden bu basit insancıl duyguları kafandan at ve onu öldür. Hepimizin geleceği senin elinde" Sadece kafamı sallamakla yetindim ve dışarı çıktım.

Ben kendi odama gidecekken iki tane çocuk geldi yanıma.

"Linus abi biz de seni arıyorduk. Bak sen imparator olunca bu resimleri kıyafetlerimize bastıracağız" Elindeki resimleri gösterdi. Gülümsedim ve odama geçtim.

Ne yapacaktım ben? Herkes benden umutluydu ama ben basit bir işi bile beceremiyordum.

Ama neden? Neden bir insanı öldürmek beni bu kadar zorluyordu? Neden her seferinde yarım bırakıyordum?

Aklımda cevapsız kalmış o kadar fazla soru vardı ki...

Günümü sarayda geçirmiştim. Sadece düşünüyordum. Bugün işimi bitirmeyi planlıyordum. Zaten bu her gün yaptığım ama bir türlü beceremediğim bir plandı. Her ne kadar 'bu gün kesin yapacağım' desem de yine olmayacaktı biliyorum.

Ben sarayın balkonundan dışarı bakarken Ellie yanıma geldi.

"Efra'yı mı düşünüyorsun?" Derin bir nefes aldım. Bu kız beni çileden çıkartıyordu.

"Defol" Güldü.

"Ona âşıksın değil mi?"

"Ellie seni öldürürüm!"

"Beni değil onu öldürmen gerekiyor"

"Öldüreceğim!"

"Sen basit bir insanı bile yaklaşık bir yıldır [y/n: unutmayın reşit olduktan sonra öldürmesi gerekiyordu]  öldürmeyen bir zavallısın Linus"

"Bana bak-" Ortadan kayboldu. Lanet olsun. Ben gerçekten de zavallıydım. Bir insanı öldürmek ne kadar zor olur ki?

Hızla Efra'nın yanına gittim. Alya'yla sohbet ediyordu. Beni görmüyorlardı. Şimdi mi öldürmeliyim?

Hayır. Uyumasını bekleyeceğim.

Yaklaşık bir iki saat bekledim. Sonunda uyumak için odasına gitti. İşte şimdi onu öldürebilirim.

Tam hazırlanıyordum ki odadan geri çıktı ve Alya'nın odasına gitti.

"Linus'u gördün mü?" Beni soruyordu.

"Hayır en son dün akşam gördüm. N'oldu özledin mi?"

"Saçmalama merak ettim sadece. Neyse iyi geceler" Tekrar odasına geri döndü. Elime bıçak aldım ve görünür oldum.

"Buradayım" Beni gördüğünde aniden geldiğim için irkildi. Daha sonra gülümsedi. Öyle gülme ama.

"Ne zamandır buradasın?"

"Hep" Kafasını salladı. Davranışlarımdan şüphelenmiş olacak ki kaşlarını çattı.

"Sen ne saklıyorsun arkanda?" Arkama bakmaya çalışınca izin vermedim. Ama inat etmişti.

"Göstersene" Elimi tuttu ve çekip baktı.

"Aa çiçek"

Yine yapamadım. Başarısız oldum. Tekrar.

"Bana mı?" Kafamı salladım. Teşekkür edip çiçeği aldı.

"Sen bu aralar baya tatlı olmuşsun ha" Yanaklarımı sıktı. Gözlerim dolmuştu. Lanet olsun ben ağlamam ki. Neden birden tüm duygular aynı anda üzerime geldi ki.

"Ağlıyor musun sen?" Hızla oradan uzaklaştım ve tekrar saraya geldim. Kendimi odama kapattım.

Odamın kapısı tıklatıldı.

"Linus benim. Konuşabilir miyiz?" Eğitmenimin sesiydi. Göz yaşlarımı sildim ve gelmesini söyledim. İçeri
geldi ve yanıma oturdu.

"Her şeyi gördüm ve anladığım kadarıyla sen bu işi asla beceremeyeceksin" Hiçbir şey diyemedim. Haklıydı.

"Ama istersen bunu ufak bir hileyle hallederiz" Kaşlarımı çattım.

"Nasıl?"

"Biliyorsun. Senin kılığına girebilirim. İstersen Efra'yı ben öldüreyim?" Bu karar vermesi çok zor bir karardı. Bunu ben yapamazdım ama yapılması gerekiyordu. Peki Efra'nın ölümüne dayanabilir miyim?

"Kabul mü?" İtiraz edemezdim. Kendimi daha fazla zayıf gösteremezdim. Kafamı salladım.

"Harika. Yarından sonra yeni  imparatorumuzsun o zaman"

LİNUS (Tamamlandı)Where stories live. Discover now