Duygular

38.4K 2.4K 850
                                    

"Hiçbir yere gidemezsin!" Yeşil gözleri bir anda simsiyah oldu.

Tıpkı Linus gibi

***

"Efra, Efra uyan" Birinin beni dürtmesiyle kendime geldim. Her şey rüyaymış.

"Ne tenbel çıktın. Bu satte uyulur mu? Hadi kalk da yemek yiyelim" Gördüğüm rüyadan sonra Deniz'e eskisi gibi bakamıyordum. Ama hayır öyle bir şey mümkün değildi. Sonuçta dünyadaki herkes Linus gibi, tek ben insan olacak değildim ya.

Ama bir taraftan da, en başından beri gördüğüm olayların aslında gerçek olduğunu ama Linus ve onun gibilerinin -tabii başka varsa- bana her seferinde aynı taktiği kullanarak rüya gibi gösterdiklerini düşünüyordum.

Peki bu durumda ne yapmam gerekiyordu? Deniz'den de mi uzaklaşmam gerekiyordu? Ama ya sadece bir kabustan ibaretse?

En baştan düşünelim. Öncelikle ben Alya'yı gerçekten de aramıştım. Ama açmamıştı. Peki ya gerisi? Onlar gerçek miydi?

Rüya gibi değildi ama gerçek gibi de değildi.

"Bu sefer de gözlerin açık uyuyorsun sanırım" Deniz'in şikayetlerini duyunca kendime geldim.

"Alya seni aradı mı?"

"O kim?"

"Hani şu bahsettiğim arkadaşım"

"Ha o mu? Yok aramadı" Sıkıntıyla nefes verdim ve uyuduğum yerden kalktım. Birlikte aşağı indik ve yemek sofrasına oturduk. Deniz de pek hamaratmış.

Linus'tan

Sakin kalmak için kendimi zor tutuyordum.

Bir taraftan Alya sürekli olarak arıyor, diğer taraftan da Efra Alya'yı sorup duruyordu.

Dün beni o kadar sinirlendirmişti ki onu öldürecektim. Aslında yapmam gereken de buydu. Ama yine yapamamıştım işte. Yaptığım tek şey yine her şeyi rüyaya çevirmek olmuştu.

Bu iş nereye kadar uzayacaktı bilmiyorum ama sanırım bu gidişatla imparatorluğu unutmalıyım. Ama o zaman da benim yerime Ellie* imparator olacaktı. Buna asla müsaade edemem.

Ellie* Efra'nın doğum gününde Alya'nın kılığına giren kişi/ Linus'un en büyük rakibi

Şu an Efra'yı kendisi bile hissetmeden öldürüp imparator olabilirdim. Peki ondan sonra? Bunca yıl resmen elimde büyümüş olan bu genç kızın ölümüne dayanabilir miydim?

"Benim birkaç işim var. Onu halledip geleceğim. Sonra yürüyüşe çıkarız tamam mı?" Kafasını salladı. Evden çıktım ve hızlıca eğitmenimin yanına gittim. Odasında oturmuş kitap okuyordu. Beni görünce çok şaşırdı çünkü yaklaşık otuz yıldır görüşmüyorduk.

"Oo Linus, sen buraları hatırlar mıydın?"

"Onu neden öldüremiyorum?" Direkt olarak konuya girdim. İlk önce dediğimi anlamasa da sonra anlamış olacak ki gülümsedi.

"Ben sana demiştim kolay olmayacak diye"

"Ama neden? Neden basit bir insanı öldürmek bana bu kadar zor geliyor?"

"Bunu cevabını kendin bulmalısın" İyice sinirlenmiştim.

"Cevabını bulmam neyi değiştirecek? Bana sadece söyle. Onu nasıl öldüreceğim? Neden her seferinde öldürmek istediğimde bu kadar tuhaf hissediyorum?"

"Şu an ona karşı insanlara has olan bir duyguyu hissediyorsun. Ve eğer bu duygunun ne olduğunu anlarsan onu nasıl öldüreceğini de öğrenirsin" Hiçbir şey demedim ve çıkıp gittim. İnsana has olan duygunun ne olduğunu ancak bir insan bana öğretebilirdi.

LİNUS (Tamamlandı)Where stories live. Discover now