11.Bölüm

87 8 10
                                    

Naruto bedeninin kendiliğinden hareket ettiğini bir nebze anlayabiliyordu fakat ne bir ses işitiyordu ne de bir şey görüyordu. Birden herkesle her şeyle bağı kopmuş adeta bir suda süzülüyormuş gibi hissediyordu.

"Narutoo..." diye hırlarcasına bir ses ilişti kulaklarına. Sadece durdu ne cevap vermeye hali vardı ne de mantıklı bir şekilde düşünebiliyordu. Tek istediği şey intikamdı. O duygu ile yanıp tutuşuyordu.

"Bana gel Naruto, sana bütün acılarını unutturacağım." dedi aynı ses. O an sarışın için çok cazip bir teklifti. Bu yüzden anında sırt üstü uzandığı sudan kalktı ve devasa demirliklere doğru yürüdü. Her bir adımı yardım istercesine hatta dilercesine bir yalvarışla ilerliyordu. Kapının önüne geldiğindeyse kırmızı bir bulut gelip örtü misali sardı onu ve Naruto'yu kapının ortasındaki beyaz kağıda doğru yanaştırdı.

Sarışın parmaklarını kağıdın üzerinde buluşturduğu anda birisi tarafından hızla uzaklaştırıldı devasa kapıdan. Bu kişiyi bir yerlerden anımsıyor gibiydi. Diken diken sarı saçları neredeyse omuzlarına uzanıyor, mavi gözleriyse sarıların içerisinde ben buradayım diyordu adeta. Naruto incelemeye devam ederken kurama'dan kızgın bir hırlama duyuldu; "Yondaime Hokage."

"Bende seni gördüğüme sevinmedim şeytan tilki." diye yanıt verdi karşısındaki kişi ve Naruto'ya içten bir şekilde gülümsedi.

......

Naruto şeytan tilkinin etkisinden kurtulup paini de yendikten sonra Hinata'nın yanına doğru ağaçların arasında ilerlemeye başladı. Ardından yorgun düşüp yavaşça yere indi.

Sarışının aklında tek bir soru vardı. 'O nasıldı?' bu düşüncesi ile beraber sendelemiş ve yere düşmeyi beklerken olaylar düşündüğü gibi gerçekleşmemişti. Kakashi sensei'si onu sırtıyla desteklemişti. Buruk bir şekilde gülümsedi küçük oğlan. Buna karşılık Kakashi de hafifçe sırıtmıştı, gözlerinin kısılmasından herşey aşikardı,

bir süre sarışını taşıyan hocası köye yaklaştığında yavaşça indirdi Naruto'yu. Herkes oradaydı kimsede tek bir sıyrık bile yoktu her şey pain sayesinde mahvolmuş olsa da sonrasında kullandığı jutsu ile sennin mod'dayken ölü bildiği ya da ağır yaralı olan herkes artık eskisi gibilerdi.

Herkes onun sesini haykırıp üzerine koşarken etrafına bakındı Naruto. 'Neredeydi, neredeydi?' bir türlu bulamamıştı nereye bakmak istese biri önünü kesiyor ona iltifatlar ediyordu. Hayatında ilk defa halk tarafından böyle bir şey gören sarışınsa ne tepki vereceğini bilemiyordu.

Onlara yapabildiği kadar gülümserken bir yandanda hala Hinata'yı arıyordu ki. Tam karşısında ona bakarak sevinçten neredeyse ağlayacak olan kızı gördü. O ana kadar yaptığı en içten gülümsemesini ona sundu. O sırada bir kaç kişi de Naruto'yu kucaklayıp gökyüzüne doğru bir kaç kez havalandırdılar. O anda bizim oğlan o kadar mutluydu ki anlatılamaz bir durumdu adeta.

Aradan bir süre geçmişti ve herkes yavaş yavaş yeni barakalar yapmaya koyulmuştu. Ne de olsa burayı terk edemezlerdi, etmezlerdi de. Atalarına hakaret olurdu. Tabi bu sırada herkes bir işe koşuşturmuş ve saat akşam saatlerine vurmuştu.

Sabahtan beri peşi bırakılmayan sarışın sonunda biraz yanlız kalabilmişti. Yavaş yavaş sokak demeye bin şahit gerektiren yollardan geçti. Ardındansa gözlerini yıldızlara doğru yükseltti. Bir çok badere atlatmıştı bu köy ama bu kadar büyük bir hasarı ilk defa alıyordu. Bu yüzden herkes endişeliydi ve bir an evvel eski güvenli düzeni oturtmak için canla başla çalışarak bir şeyler yerli yerine oturtulmaya başlanmıştı.

Yıldızlar bile bir süreden sonra ona Hinata'yı hatırlatıyordu. Gözleri aynı yıldızlar gibi parlıyordu hatta belki daha fazla bile olabilirdi emin değildi. O an başını iki yana sallayıp yokuşun yukarısına baktı ve tanıdık bir süliyet görmesiyle gülümsemesi yüzündeki yerine oturdu.

Oradaydı sabahtan beri konuşmak istediği kişi oradaydı. Hemen yanına gitmek için hareketlendi. Yanına vardığındaysa kızın da az önce ona olduğu gibi yıldızlara daldığını fark etti.
Korkutmak istemediği için hafif bir öksürme taklidi yaptı. Ama nafile kızın lila rengi gözleri öyle bir dalmıştı ki yıldızlara kim bilir neler düşünüyordu?

"Hinata." dedi

Kız hafifçe irkilip yerinde sıçradı az da olsa ve kendini korumak istercesine sağ kolunu büktü. Naruto'yu gördüğündeyse hafifçe kızarıp kendini düzeltti ve sağ tarafında ki saçı kulağının arkasına sıkıştırdı lakin az bir tutamı ona isyan ederek yanaklarına doğru düştü. Sarışın farkında olmadan o tutama uzandı ve küçük kızın kulağının arkasına sıkıştırıp düşmemesi için elini hafifçe yanağına yaslayıp kıza baktı.

Hinata kıpkırmızı olmuştu. Öylece duruyordu ve napması gerektiğini bilmiyordu. Ardındansa 'geri çekilmeliyim.' diye düşündü utangaç kız. Lakin o daha bu düşüncesini gerçekleştirmemişken Naruto dudaklarını aralayıp konuştu. "Teşekkür ederim Hinata." sonrasında ellerini kızın yüzünden çekip geri göğe döndü. "Biliyor musun sen çok  cesur bir kızsın."

Hinata büyülenmiş bir şekilde Naruto'ya bakıyordu. Sonrasında yüzündeki şaşkınlıģın yerini hüzün kapladı ve bakışlarını yere indirdi. Öyle olduğunu düşünmüyordu. Her seferinde korumaya çalıştıkları kişi onları kurtarıyordu.

Sessiz kızın düşüncelerini bölen şey Naruto'nun konuşmasına devam etmesi oldu. "Bugün babam'la tanıştım. Biraz kısa bir görüşme oldu ama onu görmek bile benim için yetti. Üstüne üstlük bir de Yondaime Hokage çıkmasın mı dattebayo?" dedi heyecanla Hinata gülümsedi ve dinlemeye devam etti.

Naruto anlattı o dinledi. Sarışın bunları neden anlatmıştı? bunu ne Hinata ne de Naruto biliyordu. Sadece bir gerçek vardı ki Naruto kendi hakkında her şeyi Hinata'ya anlatabilirmiş hatta anlatmalıymış gibi hissediyordu.

𝐴𝑧𝑢𝑟𝑒 𝑠𝑘𝑦 / 𝑁𝑎𝑟𝑢𝐻𝑖𝑛𝑎Where stories live. Discover now