14.Bölüm

99 11 36
                                    

Hinata, Kiba'ların yanına doğru ilerlerken Sakura'yı ve etrafında bulunup onu dikkatle dinlen bazı arkadaşlarını fark etmişti. Kısa bir an duraksadı. Önemli bir konu gibiydi ama anlamlandıramadı. 'Neler oluyordu?' kısa bir an zihnini meşgul eden düşünceleri itekliyerek başını iki yana hafifçe salladı. Dışarıdan bakan biri bile zor fark ederdi.

Ardından aralarında ki yerini aldığında Sakura'nın bakışları Hinata'nın gözleriyle buluştu lakin kısa bir süre duraklayıp bakışlarını kaçırdı. Bu iyice tedirgin etmişti Hinata'yı bu yüzden huzursuzca kımıldandı. Anında içini de bir huzursuzluk kaplayınca diğer herkes gibi kulak kesildi söyleyeceklerine.

Sakura;"Ben Naruto'yu seviyorum bu yüzden." dediği anda hafifçe dolmuş gözleri yine lilalarla buluştu ve yine hızla çekip devam etti. "Bu yüzden onu bulmalı ve Salak saçma fikrinden vazgeçirmeliyim."

Pembe saçlı kızın dudaklarından dökülen her bir kelimenin tınısı sanki kulak zarına baskı yaparcasına canını yakmıştı Hinata'nın. Öylece bakıyordu gerçekle hayali ayırt etmek istercesine ama olmuyordu. Zihni adeta duyduklarından sonra algı mekanizmasını kapatmış gibiydi.

"Sakura sen ne saçmalıyorsun?" diye bir ses yükseldi yakınlarından. Bakışlarını o tarafa yönlendirdiğinde bu kişinin Shikamaru olduğunu anladı. Onun da surat ifadesi Hinata ve diğerlerine eş değerdi.

"Artık saçma bir söz uğruna yabancı birinin arkasında koşturmasına gerek yok diyorum. Bu sözü ona ben verdirdim ama ne kadar saçma olduğunu şimdi anlıyorum. Bunca zaman yanımda o vardı Sasuke değil." dedi ve yavaşça nefes verip devam etti. "Artık gözümün önündekini fark ettim."

"Yalan dimi?" diye şakaya karışık sordu Kiba. Sakura'dan ses çıkmayınca sırıtışı yüzünde soldu ve herkes gibi sessizliğe büründü.

"Ben gidiyorum." dedi pembe saçlı olan ve herkese sırtını dönüp devam etti. "Naruto'yu bulup herşeyi anlatmalıyım." diye de ekledi.

"Yanlız gidemezsin." dedi Shikamaru ve ekledi. "En az üç kişi daha al yanına." Shikamaru hala inanmıyordu ama emin de olamıyordu. Kendiside aşktan zerre anlamazdı ne de olsa aynı buradaki herkes gibi. Belki ailelerden bilenler olurdu ama emin değildi. Sonuç olarak kendi yaşamadıkları hiçbir şey kesin olarak bildikleri olamazdı. Her zaman yaşamak gerekirdi acısıyla tatlısıyla...

Pembe saçlı kızın yanına bir kaç kişi daha verdikten sonra yola koyulmuşlardı. Arkalarında ise Sakura'nın da tahmin ettiği gibi üzgün bir Hinata vardı. Sakura söylediklerinin onu kırıcağını biliyordu bu yüzden Hinata'nın olmadığı bir zaman kollamış ve bulmuştu. O zamanda da tam son anda gelip duymuştu her şeyi Hinata. Sakura'nın söyledikleri her ne kadar yalan olsa da gerçekçi olabilmesi için elinden geleni yapmıştı. Hatta Shikamaru bile ikilemde kaldıysa diğerlerinin kesin olmasa da inandıklarını düşünüyordu.

"Üzgünüm Hinata." diye mırıldandı sessizce ve ilerlemeye devam etti Sakura.

....

Naruto ve diğerleri köye döndüklerinde Sakura gerçekleri ve yaşananları tüm arkadaş grubuna anlatmaya koyulmuştu. Herkesin bildiği ama emin olamadığı gerçekleri. Hinata ise hiç bir şeyden haberi olmadan ağaçların arasında geziniyordu. Belki bir başkasına göre yavaşça ilerliyordu. Özellikle bir ninjaya göre çok yavaştı lakin onlar kadar sessizdi. İtinayla yavaş ve usul usul geziyordu. Kafasında dolanan onca düşünceyi onca merakı atmanın tek yolunu etrafı incelemede ve hayvanları izlemede buluyordu. Özellikle kelebekleri...

Göğün maviliğini kanatlarına ilmek ilmek işlemiş olan bu kelebeği izledi. İlk başta dalın üstünde yer edinişini izledi sonrasındaysa yavaş yavaş kapanıp açılan maviliklerini. Kelebeğin bulunduğu kahve rengi dala ilişti yavaşça parmağı Hinata'nın. Ardındanda kelebek sanki bunu beklermişcesine yavaşçasına aldı parmak uçlarındaki yerini. Parmak uçlarında duran küçük canlıyı incitmek istemezcesine ve yavaşça yakınlaştırdı. Kanatları hafifte olsa hareket edince duraksadı. Bu mavileri kaybetmek istemedi.

O an daha bir dikkatli bakma fıtsatı yakaladı Hinata ve anladı bu kelebeğe neden bu kadar vurulduğunu. Naruto'nun göz rengini resmetmişti sanki kelebek kendi kanatlarına. Bu sebepten ötürü daha bir sevdi.

"Çok güzel değil mi?" diye fısıldadı tam arkasından tanıdık ses. Aniden gelen sesle birlikte korkan Hinata ise hiç istemediği bir şeyi yaptı ve korkudan kımıldattığı elinden ötürü kanatlanıp uzaklaştı minik gökyüzü. Kısa bir süre gidişini izledi ardından sesin sahibine, özlem duyduğu mavilere çevirdi bakışlarını. Sonraysa gözlerini hafifçe kaçırıp; "Evet öyleydi." dedi.

Uzun bir sessizlik girdi araya. O sırada da bunu fırsat bilen doğa aldı başrolü. Rüzgarın uğultusu kulaklarına küçük bir melodi çalarken dalların arasındaki kuşların cıvıltısı duyuluyordu bir şarkı misali. Yerdeki çimler de zıplayarak dolaşan tavşansa bir batarist gibi eşlik ediyordu onlara. Sesizliği bozansa Hinata oldu.

"Naruto-kun" dedi ve bakışlarını geri sarışına çıkarttı. Naruto'nun onu izlediğini fark edince ise yanakları kızarmaya başlamıştı bile.

"Efendim." dedi nazik bir dille Naruto sanki ona cesaret vermek ister gibiydi sesi.

"Sakura ile seni..." dediğinde Naruto belki de ilk defa sözünü kesti Hinata'nın "Sakura sadece bana verdirdiği sözden ötüru pişmandı ve yalan söyledi. Beni arkadaştan öte sevmiyor." dediğinde hafifçe gülümsedi oğlan.

Hinata bir süre öylece baktı. Böyle bir şey olabiliceğini de düşünmüştü lakin o gün Sakura çok kararlı olunca inanmadan edememişti dediklerine. Şimdi ise bunları duyuyor olmak tüm üzgünlüğünü almıştı.

"Anladım." dedi Hinata sessizce ve devam etti. "Peki sen ne düşünüyorsun onun hakkında?" diye sormadan edemedi Hinata ardından bakışlarını çimlere yöneltip etrafı izlemeye başladı.

Naruto ise Hinata'yı izlemeye devam etti. Böyle merak ediyor olmasına ise çok sevinmişti. "Bir şey düşünmüyorum sonuç olarak o benim arkadaşım sadece." dedi.

Hinata anladığınk belirtircesine kafasını salladı ve doğayı izlerken hafifçe gülümsedi.

"Biliyor musun Hinata?" dedi Naruto ve o da bakışlarını doğaya çevirip gülümsedi hafifçe ve devam etti; "Gülümsemen çok güzel."

Hinata, Naruto'ya bakakalmıştı. Bir yanını şaşkınlık bulutları sararken bir yandan utanç bulutları sarmıştı etrafını İki bulutun arasında kalan kısımda ise sevinç güneşi vardı.

"Teşekkür ederim." diye mırıldanıp önüne döndüğünde Mavi kelebeği tekrar buldu gözleri ve kelebek bu sefer kendi isteğiyle Hinata'nın tekrardan uzanttığı parmak uçlarına kondu.

Artık tekrardan parmak uçlarında duran gökyüzünü izliyordu Hinata. Yanında ki gözlere bakmaktansa utanıyordu.

𝐴𝑧𝑢𝑟𝑒 𝑠𝑘𝑦 / 𝑁𝑎𝑟𝑢𝐻𝑖𝑛𝑎Where stories live. Discover now