3.8

24.5K 1.4K 132
                                    

"Anlat bakalım Gökçe Hanım,"

Bir parkın karşısındaki boş sokağa park ettiği arabanın içinde oturuyorduk. Aslında ben kafeye falan gideriz diye düşünmüştüm ama tartışacağımız kesin olduğu için Yağız pek tercih etmemişti anlaşılan.

"Neyi anlatayım?" diye sordum rahatça. Emniyet kemerini çıkarmış, hafifçe de ona dönmüştüm. "Gittim babamın kankası Hasan amcadan hesabın sahibi öğrendim, sonra da kızı arayıp beni aldığın yere çağırdım."

"Gökçe," dedi sabır diler gibi. "Kızım senin canının gerçekten hiçbir kıymeti yok mu? Ya kız ters biri çıksa, yanında bıçak falan taşıyor olsa? Çekse soksa karnına, ne yapacaksın?"

"Ya Yağız sen felaket senaryosu kurmaya mı programlısın? Kız niye durup dururken bana bıçak soksun, herkesi de manyak mı sanıyorsun?"

"Ha yani tanımadığı adama saçma sapan fotoğraflar atan kız çok normal?" Doğru bir noktaya parmak bastığı için "Değil tabi," demek zorunda kaldım. Gözlerimi de kaçırmıştım, göğsüne doğru bakarak bir süre bekledim.

"Yok, sen düşünmeyi hiç öğrenmeyeceksin. Kim istedi ya senden git kızı döv diye?" Ona bakmıyor olmamdan rahatsız olmuş olacak ki elini çeneme koydu, sesinin aksine yumuşak bir hareketle kafamı kaldırdığında yutkundum. "Ne yapacaksın kızı dövecek misin diye dalga geçiyoruz, ertesi gün kızı dövmeye gidiyorsun Gökçe."

"Sen olsan da aynısını yapardın," dedim gayet net bir sesle. Bu erkekler de tek kıskanç kendileri sanıyordu, bizi korumak asli görevleriydi de biz yarimizi yem mi edecektik yani? Yoktu öyle bir dünya. "İnkar etme boşuna, dün söyledin."

"Aynı şey mi?" Hızlıca verdiği tepkiye kaşlarımı kaldırdım. "Tamamen aynı şey. Sen beni korumak istiyorsun, üstelik bana aşık falan da değilsin. Ben bir de üstüne aşığım, senden de haklıyım."

"Haklısın öyle mi?" diye söylendi asabiyetle. "Haklı olman yediğin dayağı geçiriyor mu, üstünü başını görüyor musun?" Yırtılan kıyafetime çok bakmadan, yüzümdeki çiziğe gözlerini dikti. "Ben gider aynısını yapardım, böyle senin gibi heba da olmazdım."

"Yerdin yine bir iki yumruk," dedim savunma ögelerim gittikçe azalırken. "Koymazdı," diye net bir sesle cevapladığında, bir enayi gibi hızlanan kalbim direkt gözlerimi çekmeme neden oldu. "Bana da koymadı."

"Koysun ama Gökçe, kendine gelen zarar içine dokunsun artık. Umursa artık şu canını," diye sitem etti. "Gitmeye karar verdiğinde ya benim başıma bir şeyler gelirse de, otur evinde. Beni bir kız rahatsız etmiş, ne olmuş? Konuştuk zaten bunu, canından kıymetli mi?"

"Ya ne kıymetli olacak o kız, gerizekalının teki," diye sinirle giriş yaptığımda, Yağız bıkkın bir nefes verdi. "Ya ben döveceğim diye çıkmadım evden, bulur gene musallat olmanın yolunu diye uyarayım istedim. Vallahi ilk o saldırdı, yoksa sadece uyarıp geçecektim."

"Kesin öyle yapmışsındır," dediğinde omuzlarımı düşürdüm. "Gerçekten öyle yaptım, ilk o saçıma yapıştı." Bana bakmayı kestiği için rahat hissetmem gerekirken, rahatsız olarak ona doğru eğildim ve aşağıdan gözlerine bakmaya çalıştım. "Gerçeği söylüyorum."

Göz göze geldiğimizde hafifçe kendini geriye doğru yaslaması ile hemen eski pozisyonuma geri döndüm. "Gerçek veya değil Gökçe, kızın peşine bile düşmemen lazımdı." Bana döndü, sesi hala sinirliydi ama bir tık alaycı bir ifade takındı. "Senin kadar delikanlı olmayan adamlar tanıdım, bünyene cidden fazla bu yiğitlik."

Omuz silktim rahat bir tavırla. "Valla elimizdeki bu, ben seviyorsam böyle. Seni kurda kuşa yem edecek, kadınlara ters yapamayacaksın diye milletin rahatsız etmesine izin verecek değilim." Yağız iflah olmazsın bakışları ile dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını geriye yasladı.

Göğe Ait | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin