sept { beterim de sensin, viranem de senin.

2.5K 241 115
                                    

Karmaşadan hoşlanmazdım, üzerine bir çok kez yemin edebilirdim ki herhangi bir belirsizlik bütün hayatımı alt üst ediyor gibi hissedip yakıp yok etmek isterdim bu öngöremediğim karmaşayı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Karmaşadan hoşlanmazdım, üzerine bir çok kez yemin edebilirdim ki herhangi bir belirsizlik bütün hayatımı alt üst ediyor gibi hissedip yakıp yok etmek isterdim bu öngöremediğim karmaşayı. Hala istemekle birlikte içten içe zehirli bir sarmaşık misali dört bir yanıma dolanan bu kördüğümü ne yaparsam yapayım çözemeyeceğimi biliyor, üstüne bir kaç düğüm de ben atmaktan hiç gocunmuyordum.

Askerlerin verilen kararı uygulamak üzere salondan ayrılmalarından sonra sandalyelerden birine oturup gerçekten doğru bir karar vermiş olup olmadığımı sorguluyordum, kim taehyung'a bu kadar güvenerek hata mı ediyordum?

"Ne düşünüyorsun jeon?" yanımda oturan ve en az benim kadar kafası karışık olan delta gözlerini bir an olsun üzerimden çekmiyordu. "Sana bir anda bu kadar güvenerek kendi ölüm fermanımı imzalamış olma ihtimalimi, sen?" gülümsememe tezat sıraladığım cümleler yüzünde belirgin şaşkınlık ibareleri oluşturmuştu. "Bir şey düşünmüyordum, yalnızca şaşkınım" dedi "Ve jeongguk, biliyor musun ben olsam bu kadar hızlı güvenemezdim bana." gözlerin parlıyor bakarken, nasıl güvenmeyeceğim ki diyemedim. o kadar yalnızım ki, tek liman seni buldum da diyemedim. Baktım sadece gözlerine, orada güven kırıntıları bulabilmek adına. "Doğru karardı jeon, düşünme artık, sana ihanet etmem."

"Umarım öyle olur kim taehyung, güvenimi boşa çıkarmamanı ümit etmekten başka bir şey gelmiyor elimden."

"Böyle kirli oyunlara girecek biri değilim jeongguk, sana zarar vermek isteseydim en başta onlarla aynı safta yer alır savaşırdım seninle, deme böyle." kıkırdadım elimde olmadan, bakışları yine gamzelerime düştü. "Minik köstebek oldun ama az önce, bu da pek temiz bir oyun sayılmaz kim."

"Ah tanrım!" öfkeli gözükmeye çalışıyordu fakat kare gülümseyişi ele veriyordu duygu durumunun öfkenin uzağından yakınından geçmediğinin. "Sen istedin çünkü, hem ne demek minik? Daha geçen gömleğimin içinde ufacık kalan birisi için çok iddialı sözler bunlar."

Sahte bi şaşkınlıkla kocaman açtım gözlerimi, sahiden bizden beklenmeyecek şekilde şakalaşıyorduk sabahtan beri, hem de onca berbat olayın ortasında "Gözlerin de bozulmuş taehyung, gayet de oturmuştu üzerime gömleğin, hem bahse girerim senden daha çok yakışmıştır bana."

"Ona ne şüphe" oyununa bir son verip tamamen güldü, çok fazla gülüyordu beni de güldürüyordu bugünlerde. Bir tek ona baktığımda susuyordu kafamın içindeki sesler, sadece onun gözlerine baktığımda manasız bir huzur doluyordu içim.

"Efendim, Park Seonghwa dışarıda, görüşme için sizi bekliyor." kapıyı çaldıktan sonra hızla içeri giren hizmetli betanın dedikleriyle tamamen aklımdan uçmuş olan tatsız görüşmenin bir an önce gerçekleşip bitmesi için önce taehyung'u dışarı çıkaracaktım. "Tamam, söyle iki dakika sonra alacağım onu içeriye, taehy-"

"Ne demek iki dakika sonra jeongguk, ama nasıl dayanayım sana bu kadar yakınken iki dakika daha?" hadsiz herif sesimi duymuş olmasına rağmen kendine has laubaliliği en üst seviyelerdeyken girmişti içeri. Karşı karşıya kalan bu ikilinin hiç yan yana gelmemeleri gibi planların tuzla buz olnuştu. Ortamın gerginliği somut elle tutulur bir hal almıştı artık. Taehyung'un sert bakışlarla izlediği adam yine de hiç oralı değildi. "Kral, size beklemenizi söylemiştim." onun aksine hala saygı çerçevesindeydim, zor da olsa.

 crown from enemy •taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin