seize { tanrı'nın oğluna aşık olmuş, biçare çiftçi.

1.9K 139 54
                                    

         

             Karmakarışık, lakin bu karmaşanın içerisinde büyük bir şenliğe de ev sahipliği yapan hayatımda son günlerde hiç de yanıma uğrama niyetinde olmayan huzur şimdilerde tekrar ziyaretime gelmiş gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

             Karmakarışık, lakin bu karmaşanın içerisinde büyük bir şenliğe de ev sahipliği yapan hayatımda son günlerde hiç de yanıma uğrama niyetinde olmayan huzur şimdilerde tekrar ziyaretime gelmiş gibiydi.  Burnuma dolan her kokuda, gözlerimin önüme düşen her renkte biraz mutluluk vardı.

Yavaş yavaş uyanırken üzerimde hissettiğim bakışlarda, yanımdaki bedenin göz bebeklerinde bana göre uzun zaman sonra kendimi görüyor olmamda birazdan biraz daha çok mutluluk vardı.

Gözlerimi açışımın hemen ardından karşımda tebessümle beni izleyen bedenin kaç dakikadır bunu yapıyor olduğuna dair en ufak bir fikrim yokken sebepsiz yere utandığımı hissetmiştim. Güzel bakıyordu, çok güzel bakıyordu ve benim nefeslerimin teklemesinin yegane sebebi olup çıkıveriyordu.

"Her güne yeni bir bilgi," dedi sevimli bir heyecanla, elinin teki çeneme ulaşırken ben daha ne yaptığını anlamadan yanaklarımı sıktı. "Benim aksime senin uykun çok derin, ne kadar öpersem öpeyim uyanmıyorsun."

Beynime doluşan ucunu bucağını bir türlü toplayamadığım kelimelerini anlamam biraz zamanımı almıştı. Tamam, uykum ağırdı evet ama bu iş uyanınca da bitmiyordu, hatrı sayılır bir süre ayılmayı beklemem gerekiyordu. "Güçlü öpememişsin demek ki, uyanmamışım."

Sesim çıkmıyordu, yani kelimenin tam anlamıyla dünkinden daha kötü olmayı nasıl başardığı konusunda bir fikrim yokken fısıltı kadar bile duyulmayan çatallı sesime kendim şaşırırken taehyung'un sevimli yüz ifadesi yerine çatılan kaşlarını da görünce konuşmasa mıydım acaba gibi uçuk kaçık bir düşünce belirmişti kafamın içinde. "İnanamıyorum bize, geldiğin hale bak. Bir daha yok böyle bir şey, ilk ve sondu." birden kollarını belimden çekerken ayaklanmıştı. "Bekle geliyorum ben."

"Değildi." dedim sonunu uzatarak yataktan aniden kalkan bedene doğru. Kapıya doğrı hızla yürüyüşü sekteye uğramış, birden arkasını dönüp gözlerini gözlerime dikmişti. "Hem öpmedin de, nereye gidiyorsun?" şaşkın gözleri ve alaycı bakışlarıyla bir kaç saniyede gerisin geri gelip üzerime eğilmişti. "Bitki çayı getireceğim sana. Bir de küçük bir fikrim var, onu halletmem lazım birazdan burdayım." dudaklarını dudaklarıma bastırmadan önce söyledikleri buydu fakat dedim ya benim biraz ayılmam gerekiyordu yoksa boşluğa konuşmaktan başka bir şey olmazdı yaptığı. "Uykun var hala ben gelene kadar uyu."

Sorgulamadım. Yumuşakça ayrılan dudaklarımızdan sonra aynen dediğini yapıp yastığa tekrar koydum kafamı. Gözlerimi yumarken arkamdan güldüğünü duyumsamıştım en son.

Kapı kapandı, sanki hiç uyanmamış gibi uyudum tekrar. Yatak hala onun gibi kokuyorken çok zor olmamıştı bu. Tekrar uyanmam ise bilmem kaç dakika sonra taehyung'un tek elle zar zor açabildiği kapının çıkardığı sesten dolayı olmuştu.

Gözlerimi açıp üst bedenimi kaldırarak sırtımı yatak başlığına yasladım. Bir yandan uykulu gözlerimi ovuşturuyor diğer yandan taehyung'un ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Elinde tuttuğu küçük, içinde yeşil bir çay ve buradan ne olduğunu tam anlayamadığım bir kaç ilaçvari şey bulunan tepsiyi yatağın üzerine bırakırken kendisi de kendime çektiğim ayaklarımın ucuna oturmuştu. "Günaydın tekrar bebeğim," ellerinden biri dağılmış saçlarıma giderken okşayarak yatıştırdı onları. Her sabahın bu kadar güzel olması için dualar etmeye başlamıştım o dakika.

 crown from enemy •taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin