43

22.6K 832 166
                                    

Yorum ve beğeni atmayı unutmayın...

Sanırım en uzun bölüm bu oldu ahhaha

İyi okumalar ...

///

Hayat bu muydu? Her güzel şeyin önüne çıkan engellerle baş etmeye çalışmaklama geçecekti hep? Zaman iyiye aktıkça kötünün izleri gözükecek miydi?

Biz: ailevi sorunları olmayan, mutluluğun, sevginin, huzurun içinde büyümüş iki insandık. Birbirinden haberi olmadan, birbirlerini seven iki yabancıydık hatta. Yollarımızı birleştirmek adına ilk adımı atmıştım. İyi ki de yapmıştım bunu.

Zaman hızla akıp gitmiş şimdi ise sadece fotoğraflarını görüp hoşlandığım kişiden çocuklarım olacaktı. Çocuklarımız, bebeklerimiz...

Hayatımda bu zamana kadar fark etmediğim ama içimde bir yerlerde olan o boşluk dolmuştu. Kartal sayesinde.

Ben tamamen aç gözlü biriydim, doyumsuzdum da aynı zamanda. Kartala doyamıyordun. Onun sevgisinden, ilgisinden besleniyordum.

Sanki bir çiçekmişim de, o bana her baktığında,güldüğünde, öptüğünde toprağıma daha sıkı sarılıyor, köklerime can suyuna kavuşuyordu.

Evet, tam anlamıyla buydu. Biz birbirimizin can suyuyduk. Canımdı benim, en değerlim, zaafım. Bende onun için böyleydim. Aksi düşünülemezdi zaten.

İnsanların zaaflarımızı bilmesi, bizi onlarla tehdit etmesi ne kadarda acıydı,acımasızcaydı.

Kartalın karnımdaki sıcacık elini hissetmek çok hoştu. Uyanalı tahminimce dört ya da beş dakika olmuştu. Mesajları okuduğum gibi Kartala ekran görüntüsünü atmıştım. Sakin olmamı, hiçbir sorunun olmayacağını sadece bizi korkutmak istediklerini söylemişti. Cevap verememiştim.

Korkumdan, Kartala ağzımı açıp 'tamam' bile diyememiştim. Cevap alamayınca 'yola çıktığını ve koltuğa uzanıp onu beklemem gerektiğini' söylemişti. Bende öyle yapmıştım hatta uyuya kalmıştım.

Kartal ne zamandır yanımdaydı bilmiyordum. Ne kadar süredir uyuduğumu bilmediğim gibi. Gözlerimi açtım usulca. İlk başta gözlerim: eli karnımda, alnı koltuğa yaslı, yerde dizlerinin üzerinde oturan sevgilimi radarına aldı. Daha sonra koltukta bilgisayarla uğraşan Oğuzu.

Elimi kaldırıp saçlarını okşadım. Saniyesinde kaldırdı başını. Boşta olan eli yüzümün sol tarafını kavradı. Gülümsedim, elimden geldiğince en içten şekilde gülümsedim.

"Bebeğim..."Kısık ve telaşlı sesiyle konuşmaya başladı.

"İyisin di mi?" Omzumu öptü.

"İyiyim, sen nasılsın?" Diye mırıldandım. Bu ses tonuma inanması imkansız bir şeydi. Alnını koluma yasladı bu sefer.

"Yengesu iyisin di mi? Bak bir sorun varsa şimdi söyle yoksa sonsuza kadar sus." Oğuz, cümlesinin sonuna doğru gözlerini ve sesini kısmıştı.

"İyiyim diyorum ya, içim geçmiş." Dedim gülerek. Oturduğum yerde doğruldum. Kartala yanıma yatması için gözlerimle işaret verdim. Hemen ama hemen kalktı oturduğu yerden. Sanki bunu dememi bekliyordu. Koltuğun üzerinde bütün yastıkları Oğuza doğru attı. Hatta birkaçı Oğuza çarpıp yeri boyladı. Gülümseyerek kaydım ve yer açtım. Uzanıp başını göğsüme yasladı. Sıkıca sardı kollarını.

MODEL | +18 ( Yarı Mesajlaşma)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin