[5] İyiki Doğdun

20 4 0
                                    

Y/N: Evet, bunlar dahil olmamak üzere 1704 kelime. Şu ana kadar ilk defa bu tarzda dram yazmayı denedim, üstüne yazdığım şeyi tekrar okumadım henüz. Bu yüzden cringeliği iliklerinize kadar hissetmeye hazır olabilirsiniz 🥰

Okuyanlar yorum yaparsa sevinirim aslında- (yorumlar benim için vote almaktan daha önemli) yapmazsanız da canınız sağolsun :>

________________

Birkaç yıl önceki hali, 20 yaşında böyle gireceğini tahmin bile edemezdi. Oldukça kalabalık bir trende saatlerce tıkılı kalmışken.

Normalde 2 saat önce gelmesi gereken tren; beklenmedik bir arıza yüzünden gecenin yarısında, tam doğum gününe girdiği dakikalarda gelebilmişti. Trenin geç kalışından dolayı söylene söylene binen birkaç insanın ardından o da sessizce trene bindi. Sıradaki 6 saat boyunca burada oturacaktı.

Kız kardeşine yıl sonunda bir süreliğine Şangay'a geleceğine dair verdiği sözü unutmamıştı ve böyle bir söz verdiğinden içten içe kendini tokatlıyordu Coleman.

Hala o eve adımını atmak dahi istemese de Betty'i terk etmiş gibi hissetmek istememesi tıpış tıpış Şangay'a geri sürüklüyordu onu anlaşılan.

Onu da Pekin'e götürmek isterdi fakat annesini tanıyordu, hayatta izin vermezdi böyle bir şeye. Zaten ona bakabileceğini de sanmıyordu. İçi rahat etmiyordu ya bu yüzden. Ebeveynlerinin aptallıkları yüzünden küçük kardeşinin başına bir şey gelmesi isteyeceği son şeydi fakat bunu tamamen engelleyebilecek güce de sahip değildi.

Neredeyse iki yıl önce aile evini terk ederken sırtında olan çantası vardı yanında. İçi o zamandaki gibi çok dolu değildi. En fazla bir hafta geçirmeyi planlıyordu Şangay'da. Belki bir otel bulurdu da orada kalırdı. Betty dışında başka birinin yüzüne bakmayı planlamıyordu. Çok yalnız hissederse de liseden birkaç arkadaşıyla konuşurdu hepsi bu. Tüm planı bundan ibaretti.

Uykunun sınırında olsa da çevresinden gelen bir bavulun yuvarlanması gibi ani sesler onu ayık tutmaya devam ediyordu. Canı çok sıkılıyordu, uzun süre hiçbir şey yapmadan oturmaksa onu çileden çıkartacak gibiydi. Şangay'a herhangi bir sorun olmadan varmayı umuyordu bilincinin kapanmasını ve kalan yol boyunca da açılmamasını dilerken.

***

Trenin hedefine ulaştığını bildiren anonsla hayata geri dönmüştü. Ağır hareketlerle gözlerini ovalayıp gevşerken dışarı doğru hamle yapan insanların azalmasını bekledi.

Hava tam gündüz aydınlığına erişmemişti henüz. Pencereden bakarak bile havanın oldukça serin olduğunu anlamıştı Coleman.

Makul hafiflikteki çantasını sırtına alıp yavaş adımlarla trenden çıkan son kişilerin arasına katıldı. Adımlarını küçük ve yavaş tutuyordu. Esneye esneye ilerlemeye devam etti bir süre.

Etraf gelecek yakınlarını karşılamaya gelen topluluklarla doluydu.
Aralarında ise onu bekleyen biri yoktu.

Tam olarak ayılması, serin rüzgarlar sağolsun kısa sürmüştü. Tren garından ayrılıp kalabalıktan sıyrıldığında çantasında kalın bir ceket alıp üstüne geçirdi. Telefonunu saate bakmak için çıkardı. Saat 06:14'tü. Yaklaşık 14 dakikadır yürüyordu.

Gözlerini etrafta gezdirmeye başladığındaysa neredeyse hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu fark etti. Gitmeden önce görmediği 2-3 yeni bina yapılmıştı hepsi bu. Ne diye şaşırıyordu ki zaten?

Daha çok erkendi. Betty muhtemelen hala uyuyordu. Onu şimdi gidip rahatsız etme niyetinde değildi. Ayrıca biliyordu, ebeveynleri de bu saatte rahatlarının bozulmasına göz yummayacaklardı. Bir de onlarla uğraşmak istemiyordu.

Soluk Menekşe [Ggo Futbol]Where stories live. Discover now