12🍂 Birlikte Adayalım

81 6 18
                                    

Erkam, genç adamın arkasından sinirle bağırmasını umursamadan banyoya girdi. Sakinleşmeye ihtiyacı vardı, dayanamıyordu artık. Elinden bir kaza çıkmasından deli gibi korkuyordu. Tartışmanın ortasındayken arkasında bıraktığı arkadaşını üzmek, kalbini kırmak bu dünyada isteyeceği en son şey bile değildi. Ondan istediği tek şey kendisini anlamasıydı. Ama onun da diğer herkes gibi kendisini anlamadığını aksine üzerine geldiğini düşünüyordu. Sakinleşmek için soğuk suyu açıp yüzüne çarparken sinirle soluyordu. Kalbindeki korkuları bir tek ona açmıştı. Ne olurdu sanki onu anladığını söyleyip yanında dursaydı. Aynadaki yansımasına baktığında alnındaki damarın, hissettiği sinirden dolayı belirginleştiğini, gözlerinin de kızarmış ve yaşlarla parladığını gördü. Kalbinde hissettiği acı ve öfkeden dolayı sertçe yutkunup lavabonun kenarlarından tuttu.

''Neden beni anlamıyorsun?''

Sakinleşip ferahlamak için soğuk suyla abdest aldığında biraz daha iyi olduğunu hissetmeye başlamıştı. Banyodan çıkıp oturma odasına doğru yürürken içten içe Eymen'in gitmiş olmasını diliyordu. Tekrar tartışmak istemiyordu. Ama tabiki şans hiçbir zaman ondan yana olmamıştı. Eymen koltukta oturmuş, kendisini bekliyordu.

"Bakıyorum da kaçmaya alıştın."

Arkadaşının alaylı çıkan sesini duyduğunda içindeki çalkantılı hissin tekrar meydana çıktığını hissetti. Kaşlarını çatmamaya gayret ederek karşısındaki tekli koltuğa oturdu.

''Ben sen değilim kaçayım. Sadece kalbini kırmak istemediğim için sakinleşmeye ihtiyaç duyuyorum."

"Erkam!"
Eymen'in sesindeki yalvarışla bakışlarını incelediği parke zeminden ayırıp yüzüne çevirdi. Gözlerinin yaşlarla parladığını görünce farkında olmadan yumruklarını sıkmıştı. Onu üzmek istemiyordu. Ama bir anda ağzından çıkıvermişti. Bencilce söylediği kelimeler yarasını tekrar kanatmıştı.
'Ben sen değilim kaçayım.'
İnsan gerçekten değer verdiği birini yaralarından acıtır mıydı? Erkam üzüntüyle iç çekti. Acıtıyordu işte. Basit bir şeymiş gibi hayatındaki en büyük pişmanlığını yüzüne vuruyordu.

Eymen titreyen sesiyle tekrar konuştu.
"Sakinleşmeye ihtiyaç duyma Erkam. Kalbimi kırabilirsin. Sorun değil kırılan kalbimi yeniden tamir edebileceğini biliyorsun. Biz kardeşiz, içine atma. İçindekilerin seni yemesine izin verme. Bana sinirleniyorsan kızıp bağır. Vur, kır! Eskisi gibi olalım Erkam."

Erkam sıkılı yumruklarını açıp ellerini sertçe saçlarından geçirdi. Yine içindeki ezici his gelmiş, kalbi üzüntüden patlayacakmış gibi hissediyordu. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Konuşmazsa daha da kötü olabileceğini biliyordu. Bu yüzden sakin olduğunu umduğu bir sesle konuşmaya çalıştı.

"Karşımda durduğun her defasında kalbim tarif edemediğim bir acıyla doluyor ve seni bayıltana kadar yumruklamak istiyorum Eymen. Ama sana zarar veremem. Düşüncesi bile beni berbat hissettiriyor. Buna rağmen daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum. Biraz daha damarıma basarsan ikimizi de mahvetmekten korkuyorum."

Kızarmış yeşil gözlerinden sıcak göz yaşları akmaya başlamıştı. Anlaşılamamak kalbini acıtıyordu. Sesindeki çaresizliği gizleyemeden arkadaşının gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Sadece yanımda duramaz mısın? Karşımda durmayıp beni anladığını söylemek çok mu zor Eymen?"

Eymen Erkam'ın yanına gelip yumuşak bir şekilde omuzlarından tuttu. Başından beri yaptığı tek şey yanında olmaya çalışmaktı. Ama görüyordu ki bunda hiç başarılı olamamıştı. Söyleyeceklerini iyice kafasında tarttıktan sonra yumuşak bir sesle konuştu.
''Her zaman yanındayım. Asla karşında durmam. Tek istediğim iyi olman. Eğer beni yumruklayarak iyi olacağını bilsem işte buradayım. Ama biliyorum ki beni yumruklaman işe yaramaz. İşe yarayacak şeyi ikimiz de biliyoruz Erkam. Bana söz vermiştin. Şimdi neden bu kadar sinirleniyorsun anlamıyorum."

Umut Fenerleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin