3🍂Acıya Alışmak

288 47 29
                                    

Genç adam biletinin numarasını tekrar kontrol ettikten sonra doğru koltuğu bulup oturdu. Gidiyordu işte. Hayatı boyunca unutamayacağı uzun upuzun bir geceyi de yanında götürüyordu. Küçük el çantasından cep boy kitabını çıkarıp okumaya hazırlandı. Biraz kitap okuyup kafasındaki düşünceleri dağıtmaya ihtiyacı vardı. Gözlerini her kapattığında depremle ilgili anlar aklına geliyordu. O dehşet verici anları hatırlamak ona acıdan başka bir şey vermiyordu.

"Affedersiniz beyefendi bakar mısınız?"

Kendisine seslenildiğini fark edince henüz birkaç satır okuduğu kitabının arasına el işlemi yeşil renkli ayracını arasına koyarak, kapatıp sesin sahibine baktı.

Tanımadığı genç kadın, omuzlarının üzerinde kesilmiş saçlarından rahatsız edici bir tutamı, kulağının arkasına sıkıştırıp kendisine soru dolu gözlerle bakan adamın merakını gidermek için gülümseyerek dudaklarını araladı.

"Yan koltuğunuz bana ait burada oturmam gerekiyor.''

Eliyle boş koltuğu işaret edip tekrar konuştu.

"Ama yerimi sizinle değiştirmem mümkün mü? Lütfen kusura bakmayın. Cam kenarında oturmayı gerçekten çok istiyorum.''

Genç adam bu garip istek karşısında şaşırmıştı. Ayrıca kendisi de hep cam kenarında otururdu. Yerini değiştirmek istemiyordu. Olumsuz anlamda kafasını iki yana salladı.

"Yerimi değiştiremem. Ben de cam kenarında oturmayı seviyorum.''"

Genç kadın şaşırmış gibi yüzüne baktı.

"Ama...''

Erkam kadının konuşmasına izin vermeden hızlıca sözünü kesti.

''Hanımefendi bu koltuk bana ait. Lütfen ısrar etmeyin.''

Genç kadın yaşadığı durum karşısında ne diyeceğini bilemeden öfkeyle yan koltuktaki yerine oturdu.

"Teşekkür ederim çok kibarsınız(!)'' dedi.

Erkam omuz silkerek koltuğuna yaslanıp biraz önce kapatmak zorunda kaldığı kitabı açtı. Okumaya başlamadan önce yeşil renkli düş kapanı işlemeli kitap ayracını parmaklarıyla zarifçe okşadı. Ondan aldığı tek hediyeydi. Tüm kitaplarını onun hediye ettiği ayraç eşliğinde okuyordu. Her okuduğu kitapta onu hatırlamak kalbine acı verse de bunu yapmaktan vazgeçemiyordu. Ayracı kitabın başka bir yerine koyup tekrar okumaya başladı. Huzurlu hissettiği birkaç dakikanın ardından yan tarafında oturan genç kızın kulaklığından rahatsız edici bir yükseklikte müzik sesi gelmeye başlamıştı. Oflayarak yanaklarını şişirdi. Onu uyarmak için yan tarafına döndü. Ancak kızın yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle pencereden manzarayı izlediğini gördü. Arada bir kulaklarına dolan müziğe eşlik etmek istermiş gibi kafasını sallayarak ritim tutuyordu.

Erkam onu uyarmaktan vazgeçip kafasını koltuğun başlığına yasladı. Şu an Eymen'in neden first class ile yolculuk yaptığını anlıyordu. Keşke onunla müsriflik yapıyorsun deyip dalga geçmeseymiş. Neyseki o Eymen kadar uzun bir yolculuğa katlanmak zorunda kalmıyordu. Bu kadarına katlanabilirdi değil mi? Kitabını kapatıp çantasına uzanarak kulaklığını çıkardı, taktıktan sonra müzik uygulamasına girip listelerinden birine tıklayarak rastgele bir müziğin kulaklarına dolmasını bekledi ve kafasını başlığa yaslayıp gözlerini yumdu.

Her yerde ses vardı. Kime ait olduğu anlaşılmayan karmaşık sesler ve karanlık vardı. Biraz sonra karanlık şekillenmeye başlayıp gölgelere dönüşmüştü, insan gölgeleriydi. Sağ omzunda hissettiği basınç ve ağırlıkla her yer sallanmaya başladı. Gölgeler kaybolur yavaşça gözlerini kırpıştırdı. Rüya görüyor olmalıydı. Kendisini zorlayarak gözlerini araladığında görüş açısına siyah saçlar girdi. Ardından sesler anlaşılır hale gelmeye başlamıştı. Sadece bir kulağında takılı olan kulaklığı çıkardı ve oturduğu yerde dikleşti.

Umut Fenerleri Where stories live. Discover now