14🍂 Pişmanlık

71 5 5
                                    

Toprağın üzerinde rengârenk açan çiçeklere bakarken gülümsedi ve sesli bir şekilde düşüncelerini dile getirdi.
''Senden sonra çiçeklerden nefret etmeye başlamıştım ama şimdi bir çiçeğim oldu. Buraya gelmeden önce ona su verip güneşe çıkardım. Kim bilir belki onunla çiçekleri yeniden sevmeye başlarım.''

Eğilip nemli toprağı hafifçe okşadı.
''Seni ardımda bırakıp mutlu olmamı istediğini biliyorum. Buraya geldiğim için bana kızma çünkü bu kez duyduğunda mutlu olacağını bildiğim bir haberi vermek için geldim. Ben birine aşık olmaya karar verdim."

Sözlerinin kulağa çok gülünç geldiğini düşünerek sesli bir şekilde güldü.
''Birine aşık olmanın kendi seçimimiz olmadığını en iyi ikimiz biliyoruz. Ama yine de deneyeceğim. Onu sevmek için elimden geleni yapacağım. Yapabilirim değil mi? Sonuçta sen de bunu yapabilmiştin. Eymen'e çok aşıkken onu ardında bırakabilmiş kalbini tamamen Yusuf'a vermiştin. Ben de yapabilirim. Feyza gerçekten sevilmeyi hak eden biri. Onu hak etmiyorum bile. Ve asıl korktuğum da bu; onu mutsuz etmekten korkuyorum. Tutunduğu umut fenerlerini söndürürsem nasıl ayakta kalacak? Sevdiklerini kaybetmiş yaralı bir kızın kalbini kırmaktan korkuyorum.''

Kahverengi toprağı parmaklarının arasında sıkarken derin bir nefes alıp iç çekti.
''Bu yüzden çok dikkatli olmalıyım. Onu incitmeden sevmeliyim. İnişli çıkışlı toksik bir ilişki ikimizi de mahveder. Ama biliyor musun tüm korkularıma ve endişelerime rağmen onu sevmek istiyorum. Yaralarını sarıp sarmalamak istiyorum. Sanki o geceden beri hayatımın merkezine düşen bir gök taşıymış gibi hissediyorum. Kaderimdeki kişi olabilir mi?''

Ayağa kalkıp parmaklarına bulaşan toprağı silkeledi.
''Gitmeliyim artık. Beni desteklediğini biliyorum Alya.''

Alya'nın mezarına son bir bakış atıp mezarlığın çıkışına doğru yürüdü. Kalbinde bir hafiflik hissediyordu. İlk defa Alya'nın mezarından ayrılırken böyle rahat hissediyordu. Normalde dünyanın tüm dertleri sırtına yüklenmiş bir hâlde dönerdi. Ama bugün üzgün hissetmek yerine içi kıpır kıpırdı. Belki de ilk defa aklıyla birlikte kalbini de Alya'dan vazgeçirebilmişti. Birçok kez kalbini Alya'nın sevgisinden kurtarmaya çalışmıştı. Ama bir türlü bunu başaramamıştı. Kalbi ümitsiz bir aşkla doluydu. Ama görünen o ki sonunda o karşılıksız aşkı miadını doldurmuştu. Omuzlarındaki hafiflik ve kalbindeki kıpırtıların sebebi buydu belki de.

*

''Bu saksı da nereden çıktı?"

Genç adam aynada saçını düzeltirken Kasımpatı saksını inceleyen arkadaşının yansımasına bakıp kısaca cevap verdi.
''Aldım.''

Eymen gülerek kafasını iki yana sallayıp arkadaşına döndü.
"Nerden çıktı çiçek bakmak? Susuzluktan ölür bu.''

"Şimdi çiçeği boşver de çıkalım hadi. Geç kalıyoruz.''

Eymen arkadaşının aceleci hâline dudak büküp kolundaki saati kontrol etti. Geç kalmıyorlardı. Hâlâ vakitleri vardı. Aceleci tavrının sebebine kafa yormayıp üstelemeden son kez kendisini kontrol ederek evden çıkmaya hazırlandı.

''Çıkalım öyleyse. Arabayı kullanmak ister misin?''

''Hayır, sen kullan.''

Dışarı çıkıp arabaya bindiklerinde aralarında derin bir sessizlik vardı. İkisi de sessizliği severdi. Eymen her zaman böyleyken Erkam sonradan sessizliği sevmeye başlamıştı. Eskiden sessiz ortamlardan nefret eder konuşmadan duramazdı. Fakat üniversiteyi bitirdikten sonraki dönemde iyice içine çekilmiş, konuşmaktan çok dinlemeye başlamıştı. Etrafındaki insanları ve içini dinleyerek sessizliğe bürünmüştü.
Altlarında akıp giden yolu sessizce izlerken Eymen'in sesi yankılandı arabada.

Umut Fenerleri Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt