13🍂 Rengarenk Açmalı

48 5 6
                                    

"Feyza'ya cevap vermedin mi hâlâ?''

Duyduğu soruyla boş boş baktığı televizyondan bakışlarını ayırıp ikizine baktı. Konuşmaya mecali yokmuş gibi dudaklarını sıkıca birine bastırdı ve olumsuzca başını iki yana salladı. Genç kadının attığı mesajın üzerinden iki gün geçmişti fakat ona olumlu veya olumsuz herhangi bir yanıt vermemişti.

Bacağına çarpan ayakla kaşlarını çatıp oturduğu L kanepenin uzun tarafında uzanan Eymen'e baktı bu kez. Anlaşılan rahat vermeyeceklerdi. Eymen ağrıyan başından dolayı şakaklarına masaj yaparken söylendi.

"Neyi bekliyorsun? Olumlu veya olumsuz bir cevap versene kıza?"

Erkam onu duymamış gibi tekrar televizyona döndü.
''Almila yemin ediyorum şu kardeşin beni delirtecek. Kıza umut verdikten sonra köşesine çekildi.''

Almila ayağa kalkıp kardeşine yaklaştı.
''Üzerine gelmek istemiyorum Erkam ama çok ayıp ediyorsun. O kız en azından bir cevabı hak ediyor. Bu şekilde onu görmezden gelmiş olman sana hiç yakışmıyor.''

Genç adam kare masanın üzerinde duran kumandaya uzanıp eline aldı ve televizyonun sesini açtı. Bu onları dinlemek istemediğini söylemenin bir yoluydu. Eymen ve Almila ona karşı nasıl davranacaklarını bilmez bir hâlde birbirleriyle bakışmaya başladı.
Bir müddet sonra Amila dayanamayarak derin bir nefes aldı ve aralarındaki ölümcül sessizliği bozdu.
''Feyza'yı arayıp özür dileyeceğim. Erkam'ın böyle yapacağını hiç düşünmemiştim.''

Eymen baş ağrısına karşı direnmeyi bırakıp homurdanarak yerinden doğruldu. İlaç alıp bu illet ağrıya son verecekti. Mutfağa doğru yürürken dilinden acı kelimeleri döktü.
''Masum birinin daha bu hastalıklı ailemize bulaşmayacak olması belki de en hayırlısıdır.''

Bu sözlerden sonra Erkam elinde sıktığı televizyon kumandasını duvara fırlatarak salonda büyük bir gürültünün kopmasına neden olmuştu. Almila refleksle çığlık atarken Eymen mutfaktan koşarak dönmüştü. Sorunun ne olduğunu anlamaya çalışarak Erkam'a yaklaştı.

''İyi misin? Ne oldu birden?''

Erkam ona sarılmaya çalışan Eymen'i kendisinden uzaklaştırarak soğuk bir sesle konuştu.
''Neden ona haksızlık yapmışım gibi konuşuyorsunuz. Aramızda geçenleri ikinize anlattığıma çok pişmanım. Ne beni ne de onu anlıyorsunuz.''

Bakışlarını ikisinin üzerinde gezdirirken hızlıca konuşmaya devam etti.
''Sizin dediğiniz gibi onu ortada bırakmış ya da ondan kaçıyor değilim. Henüz bir karar veremedim. Hâlâ düşünüyorum. Benim yüzümden incinip mutsuz olmasını istemiyorum. Şu anda birbirimize karşı duygusal yükümlülüklerimiz yokken iyice ölçüp tartmalıyım. Net bir karar alınca da kibar bir şekilde izah ederim durumu.''

Gözlerindeki ifadesizlikle ikisi arasında bakışlarını gezdirerek tane tane, uyarırcasına
''Siz ikiniz tasasına düşmeyin.'' deyip üzerindeki şaşkın bakışlara aldırmayarak oturduğu yerden doğrulup ayağa kalktı ve biraz önce duvara fırlattığı TV kumandası ile dağılan parçalarını toplayıp masanın üzerine bıraktı. Yavaş adımlarla odasına doğru giderken arkasında bıraktıklarına tekrar seslendi.

''Biraz dinleneceğim. Siz keyfinize bakın.''

Eymen yaşadığı şaşkınlığı atlatıp gülerek kendisini koltuğa bıraktı.
''Belki de biz Erkam'a haksızlık yapıyoruz. Gerçekten de ruhsal olarak sandığımız gibi kötü olmayabilir durumu.''

Almila biraz önce yaşadığı adrenalinden dolayı hâlâ hızlı atan kalbine elini koyup Eymen'in karşısına oturdu. Kafası karışmıştı. Kardeşinin gerçekten iyi olup olmadığını çözemiyordu. Kumandayı duvara fırlatıp parçalaması bile iyi olmadığını göstermiyor muydu? Ya da belki de Eymen haklıydı, kendisi fazla kuruntu yapıyordu. İnsan yanlış anlaşılıp sinirlenince abartılı tepkiler verebilirdi. Eymen ile birlikte Erkam'ın üzerine fazla gitmişlerdi bu iki günde. Hatalı davranmışlardı. Pişmanlıkla kafasını eğip düşünce bir sesle konuştu.
''Haklısın. Şu iki günde çok üzerine gittik. Halbuki kararı ne olacaksa olsun saygı duyup beklemeliydik.''

Umut Fenerleri Where stories live. Discover now