Zengin bir ailede büyümüş ve ilk iş teklifini almak için gittiği bir barda sarhoş bir kadınla çarpışan Warner, kadının başının kötü adamlarla dertte olduğunu anlayıp yanına alır. Kadının tek derdi kötü adamlardan kurtulmak için şehir değiştirmektir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Warner William 'ın ağzından.
"Etrafa ışık saçan renkli pot ışıklar, bas bir müzik ve -hepsi neredeyse çıplak- kıvıran seksi kadınlar, her erkeğin bulunmak isteyeceği bir ortam gibi değil mi? Sadece içip sabaha kadar eğleneceği, içlerinden bir kadına sahip olup tek gecelik ilişkiler yaşayacağı, belki de bağlı kaldığı kadını unutmak için boş bir beden bulacağı bir sürü erkeğe eğlence yeri olacak bir kulüp." dedi Chris. Hedefleri büyük gibiydi. Beklentiyle bana bakıyordu.
Mırıldandım. "Neden bir erkek bir kadına ihtiyaç duyar?"
"Cinsel arzu." diye hazır bir cevap sunmuştu.
"Az önceki açıklamanda 'bir erkeğin bağlı kaldığı kadını unutmak için boş bir beden bulmak' gibi bir argüman kullanmıştın. Sence bir erkek bir kadına neden bağlı kalır?" diye sordum, içkimden bir yudum daha alırken. Bir süre sessiz kaldığında iç çektim. Dirseğimi oturduğum kırmızı kadife koltuğun yüksek kolçağına dayayıp elimi yumruk yaparak şakaklarıma dayadım. "Ya da sorumu şöyle sorayım, hiç aşık oldun mu Chris? Hiç bir kadın ruhuna işledi mi?"
"Aşk denen zırvalığa inanmıyorum efendim. Sadece bir kandırmacadan ibaret, hiç istemeyeceğim bir duygu." dedi öfkelenerek.
Dudaklarımda çokta belli olmayan bir tebessüm oluşup yok oldu. "Aşk derken kimi düşündün Chris? Hangi kadın kalbini kırdı da bütün kadınları ukala belledin?" Nefesimi vererek sırıttım. Elimdeki içki bardağıyla oynadım. "Evlilik hakkına ne düşünüyorsun?" diye sordum.
"Efendim?" dedi. Bana sunduğu projeden bağımsız sorduğum soruyla afallamış görünüyordu. Usulca içki bardağıma uzanıp sorumu tazeledim.
"Evlilik hakkında ne düşünüyorsun?' dedim. "Sorularımı tekrar etmekten nefret ederim Chris." deyip içkimden büyük bir yudum aldım.
Gergin görünüyordu. Başını aceleyle onaylar anlamda salladı. "Efendim, bence evlilik, bir erkeğin en korkulu rüyası." Yüzünü buruşturdu. "Bir kadına bağlı kalmak ne kadar korkunç. Erkeği kandırıp evlendiğinde kadın, ne isterse o olmak zorundaymış gibi davranır. Bu çok ukalaca. Bir de üstüne çocuk yaptıklarında erkek, ukala bir kadına değil küçük bir baş belasına daha katlanmak zorunda kalır. Bu bir zorunluluk ve bu zorunluluklar erkeğe zincir vurur. Özgürlüğünü kısıtlar. Bir köpek tasması gibi boynuna dolanır, en korkunç olanı ise o tasmanın ipi bir kadının elindedir."
