0.2

524 43 113
                                    

"Ulan resmen bir buçuk saatlik ders için okula geliyorum ya... eziyet, zulüm!" dedim önlüğümü koluma asarken. Evet kabul, bu bölümü okumayı ben seçmiştim ama seçerken bana kimse "Tek ders için de okula gideceğin günler olacak kabul mü?" dememişti ki. Deseler yazar mıydım hiç?

Yazardım.

Bendeki enayilik tam olarak bu seviyeydi işte.

"Tamam be Lena, sus da yemek yiyelim huzur içinde." dedi Chaewon sakızını şişirip bir yemek tepsisi alarak.

"Çıkar şu cakcakı." dedi Sunoo Chaewon'un ağzına bir tane vurarak sakızını patlatıp.

"YÜZÜM GÖZÜM SAKIZ OLDU MAL MÜDÜRÜ!" diyerek çemkirdi Chaewon. Kendisi dur durak bilmeden sakız çiğnerdi. Çenesi nasıl yorulmuyordu bilmem.

"Bak benim kuzenim sakız çiğnerken çenesini yamultmuştu. Sonra doktor ona bir şeyler yapmıştı da çatırtt diye geri takmıştı kuzenişkokomun çenesini yerine."

"İyi de bundan bize ne." dedi ve tepsisine bir kase çorba aldı Chaewon.

"Kırıcı..." diye mırıldanarak çatalları tepsisine yerleştirdi Sunoo da. Bense alıştığım bu duruma karşı sadece yoğurtlu meze mi alsam yeşillik salatası mı diye düşünüyordum.

Mezede karar kıldıktan sonra yemek tepsilerimizi alıp oturmak için yer ararken göz radarım boş olan sandalyeleri hemen tespit etmişti. Ama ben tam oraya ilerlerken üç kişilik olan boş yer, birden dolmuştu.

Yolun yarısında donakalıp sinirle ayağımı yere vurdum. İki üç kişi hariç dönüp bakan olmamıştı zaten.

"Nereye oturalım biz şimdi ya? Yere mi çömelim tam şu an?"

"İleride de yer var Feriha, kalk kız bayılma, bir gören olacak." diye dürttü Chaewon beni. Hemen kendime çekidüzen vererek cevap verdim ona.

"Kim onlar? Yerimi kaptı şerrolar çetesi."

"Ne yapcan, çıkışta yakalarına yapışıp hesap mı sorcan? Ulan Lena, bi yapmadığın bu kalmıştı cidden. Neyse, başına bir iş gelirse ben seni tanımıyorum. Adını bilmeyi geçtim, sen benim için sokakta yuvarlanan toz tanesinden bile daha etkisiz bir elemana dönüşürsün." dedi Sunoo.

"Oha ama bu kadar da basit satmazsın best friendini."

"Benim sadık yarim kara topraktır."

"Ne diyo la bu?"

"Ne bileyim lan ben? Edebiyat okuyor ya, hava falan atıyor galiba enayi. Zaten çok da uzun cümle kurup kafa şişiriyo, sanki ordaniryüs profesör anasını satim. Bi gün elimin tersiyle tanışacak..." dedim ve devam ettim, "Kim yani onlar?"

Chaewon söze girdi, "Şu arkası bize dönük olan kapşonlu çocuk Heeseung. Bize dönük olanlardan da sağ taraftaki sarışın olan Jake. Avustralya'dan gelen değişim öğrencisi. Sol taraftaki de...Neydi çocuğun adı ya? Soğan? Sarman?"

"Kedi mi bu çocuk? Sarman ne salak?" dedi Sunoo. Sonra ekledi, "Sunghoon o."

"Hay ağzını öpeyim."

"Nolur öpme."

Chaewon, Sunoo'yu taklit eder gibi yapıp devam etti sözlerine. "Heeseung, Sunghoon ve Jake yani. Hepsi makine mühendisliği 3. sınıf."

"Ev adreslerini de biliyon mu kanka? Koynumuzda sapık beslemişiz resmen. Adli sicil kayıtları falan nasılmış? Sen bilirsin." dedi Sunoo.

"Abartmasana be Kim Feriha! Sadece isim ve bölüm biliyorum. Sen daha grup eşinin adını bilmediğin için sana bunlar garip gelebilir."

meet me in your dreams | lee heeseung {✓}Where stories live. Discover now