1.2

313 34 69
                                    

Medyada
Heeseung ve Sunoo var!

Bu fotoğrafa
Bayılıyorum...

Neyse

İyi okumalarr

∆∆∆∆∆∆∆

Benim gizlice Heeseung, Sunghoon ve Jake'i dinlediğim sonra da yere kapaklanmak suretiyle yakalandığım; ardından da Heeseung'ın beni orada bırakıp kaçtığı olayın ardından 2 gün geçmişti. Ben o iki günde de, 'Devamsızlık haklarımı saklayıp napcam çeyizime mi koycam?' mantığı ile derslere gitmemiş ve günde 14 saat dizi izlemiştim. Evet, Heeseung'ı ruh eşim yapma planıma biraz ara vermiştim ama bugün okula giderek planın ilk gününe başlayacaktım.

Sanki çok büyük bir görevdeymiş gibi önce boynumu, sonra ise parmaklarımı kütleterek kampüsün girişine baktım. İkimizin de mutsuz olmaması ve muhtemelen ruh eşini bulan kişi ilk Heeseung olacağından benim sonsuza dek yalnız kalmamam için kendimi Heeseung'ın ruh eşi yapma planı... Böyle diyince uzun ve karmaşık oldu ama.

Özetle, "Heeseung ya benim olursun ya da başka şansın yok, seni ellere yâr etmem." planı. Hala uzun ama bu beni alâkadar etmez.

Kartı turnikeye basarak kampüse girdikten sonra şahin gözlerimle etrafı taradım. Heeseung bu civarlardaysa onu kaçırmamam lazımdı.

Ben radar gibi etrafı incelerken birden yanımda "Selam!" diye bir ses duyuldu. Beni aşırı önemli işimden alıkoyan da kimdi?

"Sen kim-" diyip kafamı çevirdiğimde yanımda tamamen tanımadığım bir kişi olduğundan dolayı bu kadar bodoslama bir tepki vermemem gerektiğini düşünerek anında susmuştum. "Tanışıyor muyuz?" dedim yanımda belirmiş çocuğa bakarak.

"Hayır, ama istersen tanışabiliriz. Yanlış anlama, kulüp tanıtımı yapmaya geldim." dedi çocuk, elindeki broşürü bana uzatarak. "Ben Seungmin. Oh Seungmin. Birkaç arkadaşımla birlikte bu müzik kulübünü yeni kurduk. Farkımız ise, diğer müzik kulübünde sadece enstrüman çalanlar yer alırken bizde enstrüman çalmayı öğrenmek isteyenler de yer alacak. Eğer ilgini çekerse topluluğun sayfasına mesaj atarak ya da C blok 3. kattaki müzik odasına giderek bize ulaşabilirsin!" dedi adının Seungmin olduğunu öğrendiğim çocuk. Daha sonra ise elime bir broşür tutuşturdu.

Ben daha cevap veremeden Seungmin, "Memnun oldum, kulüpte seni de görmek isteriz!" diyerek yanımdan uzaklaştı. Bu kadar atılgan insanlara imreniyordum doğrusu. Bana şu hareketi yap deseler üç yüz yıl nasıl yapacağımı, beş yüz yıl da yaparsam gerçekleşecek olası felaket senaryolarını düşünürdüm. Sosyalleşmek benim için zordu.

Elimdeki broşürü incelemeye başlamışken sebebini bilmediğim bir biçimde kafamı kaldırıp etrafıma bakma isteği geldi içime. Şey gibi hissediyordum... izleniyormuş gibi?

Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda, ilerideki ağaçların arkasında bana bakan bir adet Heeseung gördüm. Bana bakarken bir yandan da elindeki boş su şişesini büzüştürüyordu.

Bu neydi böyle? Su şişesinden ne istiyordu bu çocuk? Bana uzaktan uzaktan bir tehdit mi savuruyordu da ben anlamıyordum?

İçimde  "Ne bakıyon lan? Yiyosa gel, bi kafes dövüşümüz var??" diye bağıran atarlı giderli klavye delikanlısı Lena tarafımı susturarak elimi ve kafamı 'Ne ayak???' der gibi salladım.

Heeseung onu fark ettiğimi anlayınca birden kafasını çevirerek yürümeye başladı.

Yine mi kaçıyordu? Ben bu çocuğun arkadaşlarına, benden kaçmamasını gerektiğini iletmelerini söylememiş miydim?

meet me in your dreams | lee heeseung {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin