2.6

292 24 64
                                    

Medyada tüm enhypen var
Çünkü
Enha'm da enha'm jbsnxbdnds
Ve bu bölüm....
Final...

Biraz öyle olmak zorunda kaldı gibi?
Neyse, açıklarım sonra eheh

İyi okumalarrr!!

∆∆∆∆∆∆∆

"LENA, LENA ACİL BİR DURUM VAR!" telefonu açtığım an kulağıma kulağıma bağıran bir Sunoo bekliyor muydum? Tabii ki hayır.

Telefonu hafifçe kulağımdan uzaklaştırarak söylendim, "Kulağım patladı Sunoo, ne var? Ne?"

"Biraz fazla önemli! Buluşmamız lazım, acil!" sesi gerçekten telaşlı çıkıyordu. Arkadan ise Chaewon'un "Ya aptal aptal teoriler uydurma kafandan Sunoo!" sesi geliyordu. Doğrusu hiçbir şey anlamamıştım.

"İyi tamam, benim de diyeceklerim vardı zaten." dedim Heeseung ile olan durumu açıklamayı planlayarak. "Nereye geleyim?"

"Ne bileyim ben? Gel işte!"

"Sunoo sen biraz gerginsin sanki?"

Sunoo tam "GEL DEDİM NEREYE GELİRS-" diye patlarken Chaewon, Sunoo'nun elinden telefonu almıştı. "Lena, sen bizim Planty kafeye gel. Ben de şu çocuğa bir papatya çayı falan alayım. Bekliyoruz." diyip kapattı telefonu.

Heeseung bana dönerek, "Sunoo o kadar çok bağırıyordu ki duydum tüm konuşmayı." dedi. "Bekletme onları, git hemen istersen. Ben de bizim çocukların yanına uğrayacağım zaten bir."

"Birlikte gitmemiz lazım ama. Seninle ruh eşi olduğumu söylemem gerek." dedim gülümseyip Heeseung'ın elini tutarak. O da parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip kafasını benimle aynı hizaya indirdi, "Demek öyle?"

"Yaklaşma o kadar, durduramam kendimi bak."

"Durdurma diye yapıyorumdur belki?"

"Heeseung..." dedim hafifçe yüzüne yaklaşarak, "Zorlama."

"Zorlarsam ne olu-"

"SUNOO BENİ ANAMDAN ÇIKTIĞIM YERE GERİ SOKAR HEESEUNG, NE OLACAK?" dedim geri çekilip bağırarak. "Beni bekliyor çocuk, sesi de gergindi. Sen git Jake ile Sunghoon'un yanına, ben de bakayım Sunoo'nun derdi neymiş."

Heeseung olduğu yere yapışmış, bir heykel gibi kalakalmıştı. "Hayatımda hiç bu kadar ortada kaldığımı hatırlamıyorum. Lena, ne yaptın bana sen az önce?"

"Ne yapayım bir tanem? Gidiyorum ben. Sonra konuşuruz, olur mu?" diyerek yanağını öpüp uzaklaştım Heeseung'tan. Bazen şerro davranmak eğlenceliydi. Hep o mu yapacaktı canım?

Gecikmemek adına bir taksiye atlayıp buluşacağımız kafeye ilerlerken bir yandan da telefona gelen mailleri kontrol ediyordum. Kafe çok uzak olmadığı için çabucak varmıştım.

Taksiciye parayı ödedikten sonra inip hızlı adımlarla kafeye girdim ve Sunoo ile Chaewon'u bulabilmek için gözlerimle etrafı taradım. Bir masanın üzerinde Chaewon'un çantasını görmüştüm ancak masada kimse yoktu.

Acaba gidip masaya otursa mıydım? Ya çanta Chaewon'un değilse peki? Ama Chaewon dışında kimse bu çantanın birebir aynısını alıp üstüne KC yazdırmazdı bence. Hele de yanına bir tane de "Erkeklerin yaptığı tek doğru şey, her şeyi yanlış yapmak." yazılı rozet takan birine denk gelemezdiniz. Bu kombinasyonu bir arada bulabilmek imkansız gibiydi.

Masaya oturduğum an ileriden gözyaşları içerisinde topallayarak yürüyen Sunoo'yu ve omzuna girmiş onu tutup yürütmeye çalışan Chaewon'u gördüm. Yavaşça masaya yaklaştılar ve oturdular ancak yol boyunca olduğu gibi Sunoo hala sızlanıp ağlıyordu. Gerçekten bu kadar önemli bir sorun mu vardı?

meet me in your dreams | lee heeseung {✓}Where stories live. Discover now