Herkese merhaba, yeni bölümle karşınızdayım. Özleşmişizdir. Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. En aşağı İÇİNİZDEN GEÇENLER BÖLÜMÜ'ne yorum bırakmayı unutmayın. Sizin hislerinizi de okumayı çok seviyorum <3
Bu sefer o kadar acıdı ki gökyüzü ile yeryüzü yer değiştirdi.Rüzgar Balkan ise boşlukta asılı kaldı.
Pus- Sufle
Gözlerimi açtığımda ilk fark ettiğim Nehir'in yattığı kolumdaki boşluk oldu. Bedenim aynı pozisyonda kaldığı için uyuşmuştu. Üzerimdeki yorganı atıp ayağa kalktım. Hızlı kalktığım için gözlerim saniyelik de olsa karardı. Birkaç saniye olduğum yerde bekledim. Gözümün önündeki siyah noktalar azalıp görüşüm geri geldiğinde derin bir nefes aldım. Odadan çıkıp merdivenlerin başına vardığımda bir koku burnumu gıdıkladı. Nehir'e seslenmek üzereyken vazgeçtim, mutfakta olduğunu tahmin edebiliyordum. Merdivenleri sessizce indim, mutfağın aralık kapısını açtım.
Nehir ocağın başında bir şeyler yapıyordu. Üzerinde benim ona bol gelen eşofmanlarım vardı. Kollarını dirseğine kadar kıvırmıştı. Uzun siyah saçlarını ensesinde topuz yapmış kurşun kalemle tutturmuştu.
Çok güzel bir manzaraydı. Sırf bu kareyi görebilmek için bıçakla dolu o yolda yürürdüm. O kalp ağrısını çekerdim. Kalbimi paramparça da etse, eğer bana bu kadar yakın duracaksa o uçurumdan atlardım. Eskiden aşka inanmaz adeta dalga geçerdim. İnsanların gözünün dönmesi, birine tutkuyla bağlanmaları... Bana aşırı saçma gelirdi. Kimse karşılıksız bir şey yapmaz diye düşünürdüm.
Büyük konuşmuştum, hem de çok. Onu ilk gördüğümde kalbim sıkışmıştı, kimseye bakmıyordu. Kafası önünde yürüyordu, teneffüslerde bahçede oturup bir şeyler yazıyordu. Gizlice onu izliyordum, basketbol oynarken dikkatim dağılıyordu.
Bana doğru düzgün bakmamıştı bile kafasını kaldırıp. Yakışıklılığın onu fazla etkilemediğini fark etmiştim. Başka bir şey arıyordu, bende aradığı şey var mıydı bilmiyorum. Ruhum o bana baksın diye yanıp tutuşuyordu adeta. Kendi gücünün farkında değildi. Tavadaki pankekleri tabağa yerleştirip arkasını döndü.
"Ödümü kopardın!" Dedi yerinden sıçrayarak. Mutfak kapısına yaslanmış onu izliyordum. Ona gülümsedim. Bakışlarını benden kaçırarak masaya yöneldi. Buzdolabındaki kahvaltılıkları çıkarmıştı. Çaydanlığın çıkardığı seslere bakılırsa çay da hazır olmalıydı.
"Nefis kokuyor," dedim masaya oturarak. Nehir çayları doldurup oturduğunda bana gülümsedi.
"Umarım tadı da güzeldir, uzun zamandır yapmıyorum paslanmışım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matmazel Noir • yarı texting
Teen FictionDedin ki; Işıkları kapa. Kim olduğunu bilmeyeyim. Ben siyah saçlarının arasında esen o hafif meltemim. * Aşkın geceye bulansın, Yalnızca bu seferlik, Matmazel Noir, Saçlarını sal parmaklarımın uçlarına. Rüzgar onu ilk gördüğünde ne olduğunu anlamad...