Chapter 5

29 6 7
                                    

Oh Miyagi; kumral tenli, gece kadar karanlık, düz ve ay kadar parlak gözlere sahip, çekici bir kızdı. Aera'dan 5 kilo daha zayıftı ama kilosundan memnun olmamaya ant içmiş gibi her konuşmada en az bir kez bundan yakınırdı. Taehyung'la olan tanışmalarını kime anlatsa inanmazdı, bu yüzden 'kader' demeye ikisi de alışmıştı. BTS'in sevgilileri içinde ilkti, bu yüzden hepsinin psikolojisine en hakim olan da oydu. Sessiz ve sakindi ama konu oyun ve kazanmak olduğunda gözünü hırs bürürdü, tıpkı sevgilisi gibi.

Kim Soonji; sarışın, mavi gözlü, tam bir rus kızını andırırdı fakat bu sıfatı 1.60'a ancak uzanan boyu yüzünden kaybetmişti. Miyagi'den daha zayıftı fakat kısa olduğunu o kadar çok vurgulardı ki kilosuna bakmak, aklınıza bile gelmezdi. Eğlenceliydi, cilveliydi ve Jimin'le de tanışmaları çok ani olmuştu fakat flört dönemleri o kadar uzamıştı ki Miyagi artık Jimin'in bir teklifte bulunması için yalvarmak zorunda kalmıştı.

Park Hyeun; tıpkı Aera gibi siren bakışlara sahipti ve bunu arkadaşları üzerinde kullanmaktan çoğu zaman da çekinmezdi. Grubun en uzunuydu. Namjoon'la da spor salonunda tanışmışlardı. İkisi arasındaki ilişki, dışarıdan bakıldığında ev arkadaşlığına benzetilse de aralarında tek evli olan o olduğundan oldukça ciddi ilerledikleri netti. İkisi de mantık çerçevesinde konuşur, bu şekilde karar alırlardı. Henüz birbirlerine seslerini yükseltmemişlerdi ve Hyeun -özellikle Aera'dan sonra- bununla gurur duyuyordu.

Chai Arari; saçlarını genelde at kuyruğu yapmaya alışkın kahküllü bir kızdı. Boyu Hoseok'tan 10 santim daha kısaydı. Koyu kahve saçları omuzlarından biraz aşağı dökülürdü, fit bir bedeni vardı zira hareketsiz kaldığı anlar sınırlıydı. Hoseok ve o bir araya geldiklerinde ortama ışık saçmak dışında bir faaliyet göstermiyorlardı. Aera'nın ilişkisini yakından takip etmesine rağmen anlayamayan ikinci isimdi.

"Gelebilmene sevindim." Lee Aera, daha bara yeni giriş yapmıştı ama yuvarlak bir masanın etrafına toplanmış 4 arkadaşını seçebilmişti. Hyeun unniesi el salladığında onun yanına oturmuş ve karşısındaki Miyagi'ye karşı gülümsemişti. "Kavga etmediniz, değil mi?"

Aera iç geçirip arkasına yaslandığında Soonji ellerini masaya vurarak ayaklandı. Yüzünde büyük bir zaferin göstergesi olan bir sırıtış mevcuttu. "Biliyordum! Ben kazandım!"

İç geçiren Arari, Aera'ya yaklaştı ve başını omzuna yaslatıp saçlarını okşadı. "Üzme kendini, barışırsınız illaki."

"Çok kırıldım." Diye mırıldandı Aera. Ağlamamak için kendisini çok zorluyordu. "Onu aldatırım sanıyor. Sizce yapabilir miyim?"

"Hayır elbette!" Arari gerçekten üzülmüş göründü.

"Sevmiyor olsa böyle bir endişesi de olmazdı ama." Dedi Hyeun, oldukça bilmiş bir tavırla. "Sana güvenmediğinden ziyade seni kıskandığını düşünebilirsin."

"Aynı bokun laciverti." Dedi Miyagi, sert bir tonda.

"Kızı daha fazla üzmeyin, zaten zar zor toplanıyoruz." Soonji gülümseyerek araya kaynamadan önce bardakları doldurmakla ilgilenmişti. "Jungkook da sen de biraz rahatlamalısınız. Bu akşam eve döndüğünde ikiniz de bu konuyu konuşun."

"Bıktım artık konuşmaktan." Doldurulan bardağı tek seferde bitirdiğinde dördü de ona merakla döndü. Aera iyi bir içici değildi ve bu durumu garipsemiş olmaları normaldi bu yüzden. Sarhoş olursa Jungkook'u mu yoksa Aera'nın ailesini mi aramalarının daha doğru olacağını şimdiden düşünmeye başlamışlardı. "Biraz içelim."

Jungkook, tekrar tekrar kontrol ettiği telefon elleri arasından kayınca gerçekliğe dönme fırsatı edinmişti. Taehyung elinde tuttuğu telefonun bildirim ekranına baktı ama hiçbir şey yoktu. "Birinden mesaj mı bekliyorsun? Yoksa yine şu fanlar seni rahatsız mı ediyor?"

Human [Jeon Jungkook Fanfiction]Where stories live. Discover now