Chapter 19

35 5 1
                                    

Y/N: arkadaşlarımı eklemeden duramıyorum, oynat bakalım. Taehyung'un, Haery Styles konsere gidişi üzerine bir bölüm atayım dedim...

***

"Hadisene!" Zeynep'i kolundan çekiştirerek dışarı çeken arkadaşının ismi Azra'ydı. Zeynep ve Azra her konuda olduğu gibi elbette tip konusunda da iki zıt varlıktı.

Zeynep Berrak isimli genç kız, her şeyden önce esmerdi. Bukle bukle saçları özenle yapılmış gibi görünüyordu, parlak siyah irisleri vardı. Ortalama bir türk kızından 10 santim daha uzundu. Keskin yüz hatları ve fazlasıyla zayıf bir bedeni vardı. Eğer çok sorun yaşamayacağına inanıyorsa öğünsüz geçirdiği çokça günü olurdu. Genelde odasına kapanıktı, sessizdi ve onu öfkelendirmekten korkacakları kadar sert bakışları vardı

Ona nazaran Azra Özcan ise sapsarı saçlı, bembeyaz tenli ve okyanus mavisi parlak gözlere sahip Rus göçmeni bir ailenin tek kızıydı. Zeynep'ten 4 santim daha uzundu, eşsiz bir fiziği vardı ama asla Zeynep kadar ince değildi. Aynı şekilde arkadaşınınki gibi keskin yüz hatları aldı. Arkadaşlıklarının sürmesini sağlayan yegane şey onun sohbetiydi, genel anlamda eğlenceliydi ve sinirlendiğinde bunu gizlemeyi sevmezdi.

Dediğimiz gibilerdi işte, zıtlardı.

"Annemden izin almam gerekiyor." Dedi Zeynep usulca. Gözlerini ovalıyor, hala doğmamış güneşin aydınlatmaya çalıştığı şafağı merdiven boşluğundaki pencerelerden görmeye çalışıyordu. "Beni öylece götürmene ne zamandan beri izin veriyor?"

"Ona mesaj attım! Zaten uyuyor olmalı!Biraz daha gecikirsen kaçıracağız!" Sabırsız bir tavırla yerinde sayıyor ve arkadaşını olabildiğince hızlı ikna etmeye odaklanıyordu.

"Neyi kaçıracağız?" Homurdanma homurdana arkadaşını takip etmeden önce üzerine büyükçe bir ceket aldı ve anahtarlarını cebine atarak arkadaşının peşinden gitmeden önce kapıyı sessizce çekti. Koskoca apartmanda sesleri yankılanırken daha sessiz olmaya çalışarak yangın merdivenlerine girdiler.

"Sana kaç gündür anlatıyorum, dinlemiyor musun?" Öfleye püfleye telefondaki uygulamalar arasında geçiş yaparken kulaklığım tekini uzattı. "Jungkook birazdan yayın açacak. Bence şirket onu, tüm kore halkından özür dilemeye zorlayacak ama bence hiçbir suçu yok! Sadece dağıtmak istemişti, olamaz mı? Anlayışlı davranmıyorlar "

"Düzeni bozuyordu ne de olsa, şirketin yaptığı daha mantıklı bu yüzden." Kulaklığı takarken mırıldandı Zeynep. "Aslında biraz üzgün görünüyordu attığın videolarda. Belki de aşk acısı falan çekiyordur."

"Sus be!" Jungkook biaslı Azra için oldukça yaralayıcı bir düşünceydi bu. Belki de bu yüzdendi asla yakınında birinin olduğuyla ilgili fotoğrafları reddetmesinin sebebi. "Birazdan başlar. Benim için çevirirsin, değil mi?"

Zeynep iç geçirdi. "Çoktan uykumu kaçırdın." Yayın başlayana kadar olan olaylardan şöyle bir söz ettiler ama uzun sürmesine gerek kalmadan yayın açılıverdi.

Jeon Jungkook, saçları özenle taranmış halde kameranın karşısında oturuyordu. Yüzünde makyaj olduğu, kızarmış ve yorgun gözlerinden belliydi. Üzerinde siyah ve bol bir tişört vardı, açıkta kalan dövmelerini sararak kapatmıştı, küpeleri ve piercingleri olması gerektiği gibi düzügnce duruyordu. Tek yanlışı sahte tebessümüydü ama Zeynep biliyordu ki tıpkı yanında oturan arkadaşı Azra gibi, onu sevdiğini iddia eden kimse bunu fark etmezdi.

"Merhaba." Diye başladı söze Jungkook. Aralardaki duraklama yerlerinde çeviri yapacaktı Zeynep, aşinaydı bu duruma. Uzun süre korede kalmasını gerektirecek bir iş gezisine giden ailesi, onu evde o kadar süre yalnız bırakamadığı için belli seviyede hakimdi dile. Azra da bunu bildiği için ne zaman yayın açılacak olsa koşa koşa geliyordu onun yanına. Koyu bir Army'di, çıkış yaptıkları günden beri sıkı takip ediyordu.

Jungkook başını kaldırdı, kameralar üzerinden birisine bakmaya çalıştı fakat bu çabası sonuçsuz kalmıştı. İç geçirerek tekrar koltuğuna sindi ve hafifçe gülümsedi. O sahte tebessümler...

"Bugün bu yayını açmamın sebebi, bir aydan daha uzun bir süredir verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür dilemek içindir. Sanırım biraz fazla sorumsuz davrandım. Şirket çalışanlarını, arkadaşlarımı ve ailemi zor durumda bıraktığım için gerçekten pişmanım."

"Ah, aşkım!" Diye inledi Azra, başını geriye atarak gözlerini sımsıkı kapatmıştı. "Böyle düşünme! Ben seni çok seviyorum."

Zeynep aldırmadan devam etti. Onun Jungkook'a ne kadar bağlı olduğunu biliyordu. "Onları çok yordum, aynı şekilde Army'leri de çok yordum çünkü sürekli peşimdelerdi, sürekli beni yakalamaya çalışıyorlardı. Kalabalığı görünce aklımı yitirmiş gibiydim." Ellerini masaya koyu ve başını eğerek gözlerini kapattı. "Çok ama çok özür dilerim. Umarım beni affedebilirsiniz. Bunun tekrarlanmayacağına en içten şekilde söz veriyorum. Bir daha beni o halde görmeyeceksiniz, bir daha o hale bürünmeyeceğim."

Zeynep göz devirdi. Bir buçuk aydır her gece devam eden olayın bu kadar hızlı silinip rafa kaldırılabiliyor olmasına karşı şaşkın ve öfkeliydi. Elbette o da bir insandı ama sonuçta sorumluluklarının bilincinde olması gerektiğini düşünüyordu. Her ne kadar kabul edilmese de Kore, bu tür şeylerde oldukça acımasız bir yönetim anlayışına sahipti.

Yayın bitirildiğinde Azra hala ağlamaktaydı. Telefonunu ve kulaklığını geri uzattı, ellerini büyük ceketinin cebine sokarken bir kez daha iç geçirdi. "Onu kafana fazla takıyorsun, Azra." Dedi bir çırpıda. "Elbette mükemmel ama görüyorsun ya, kusursuz değil. Öfke nöbetleri geçirebilecek, tehlikeli bir isim."

"Bana bağırıyor olsa yine de onu severdim." Dudağını büzdü, telefonuna sarılırken gözlerini kapattı. "Her anımız kavgayla geçse Allah'a şükrederdim. Bence çoğu insan onun değerini bilmiyor, onun ışığını göremiyorlar. Çok kızıyorum onlara. Onun de eğlenmek hakkıyken şirketin aldığı aptalca kararlardan nefret ediyorum! Kim altına imza atıyor böyle saçma şeylerin?"

Pencereden dışarı baktı Zeynep. Elbette arkadaşına da hak veriyordu ama tam anlamıyla da veremiyor gibiydi. Ona kalırsa herkes haksızdı. Kimseye bu denli bağlı hissetmediğiyle ilgili ufacık da olsa bir pişmanlık hissetti ama bu his, birkaç saniye içinde yok oldu. "Okula gidelim." Esneyerek ayağa kalktı ve arkadaşına elini uzattı. "Belli mi olur? Belki Ömer'i görürüz."

Azra neşeyle ayağa kalktı be az ömce uğruna gözyaşları döktüğü adamı tamamem unutarak gerçekliğe döndü. Şöhret işte, diye geçirdi akından Zeynep. Seviliyorsun ama asla tam anlamıyla değil. Yerinde olmak istemezdim.

Human [Jeon Jungkook Fanfiction]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora