Chapter 7

38 7 4
                                    

Lee Aera, gözlerini açar açmaz etrafı süzmek istemiş fakat gözü önüne gelen tek şey, bembeyaz bir ten olmuştu. Başını yavaşça kaldırarak görüş açışına daha anlamlı olmasını umduğu şeylerin gelmesini beklerken Jungkook'un huzur dolu uykusuna şahit olmuştu. Güçlü kolları çıplak bedenine, kaybetmekten korktuğu oyuncağına sarılır gibi sarılmıştı. Çenesini kızın başına yaslamış, düzenli nefes alış verişlerle inip kalkan çıplak göğsüne yaslamıştı kızı.

Aera bir süre daha hareketsiz kaldıktan sonra Jungkook'un kollarında adeta bir bebek gibi uyumuş olmasına hayret ediyordu. Dün akşam olanlar konusunda en net hatırladığı anısı ilk kustuğu ve Miyagi'ye hıçkıra hıçkıra ağladığıydı. Geriye kalan kısımları, ne kadar zihnini zorlarsa zorlasın, anımsayamıyordu.

Başını yavaşça çekti, uzun saçları yastığın her tarafına yayılmıştı. Birkaç perçem, Jungkook'un burnuna geldiğinde tatlı horultusu kesildi ama kesinlikle uyanmadı. Onun sımsıkı sarılmış kolları arasından çıkmak için yarım saatini harcadığına emin olan Lee Aera, hemen çaprazında kalan boy aynasından tamamen çıplak bedenine baktı. Yer yer kızarıklık ve morluklar hakimdi, saçları darmadağındı ama buna rağmen enerjik hissediyordu.

Bir de dün gece yatmışlar mıydı?

"Aera." Diye inledi Jungkook. Gözlerini aralayamamıştı ama dirseğinin üzerinde doğrularak kıza doğru bakmaya çalışıyordu. "Yanıma gel." Az önce orada uzandığı boşluğu pat patlamış ve gelmesi için sabırla beklemişti.

Aera normalde kahvaltı hazırlayacağını söyler ve cevabını beklemeden mutfağa giderdi fakat bu sefer işler farkıydı. Dün geceye dair hatırladığı hiçbir şey yoktu ve bu durum onu, ister istemez ürkütüyordu.

Jungkook henüz gözlerini aralamadan yorganın altına tekrar girdi ve Jungkook'un kolları arasına yerleşti. Saçlarını şefkatle öpen, kokusunu uzun uzun içine çeken, vücudu normalinin iki katı yumuşak olan adama şaşırıyordu. "Benden bir adım bile uzağa gitsen canım yanıyor." Jungkook, sabah güneşi odaya doluyorken hala gözleri kapalıydı. "O yüzden.. gitme."

Aera kollarını gevşekçe de olsa sardığı adama baktı, geriye kaykıldı ve göz teması kurmayı umarak yüzüne baktı. "Gitmiyordum. Kahvaltı falan hazırlarım, diye düşünmüştüm." Başına giren ağrıyla kaşlarını çatmış, bir eliyle ovalarken Jungkook'un elini tutmasıyla bu eylemi de yarım kalmıştı.

"Çok ağrıyor mu?" Diye fısıldadı. Kızın saçlarını öptü, tuttuğu bileğinin üzerine tüy kadar hafif bir öpücük daha bıraktı. "Dün gece çok içmişsin, öyle dediler."

"Hatırlamıyorum..." gözlerini göz kapakları arkasına sakladı. "Seninle ne zaman buluştuk? Buraya nasıl geldim?"

"Taehyung'tan sarhoş olduğunu öğrenince yanına geldim. Seni de buraya ben getirdim."

"Sarhoşken çok dağıtıyorum, değil mi?"

"Hayır... sadece fazla arzulu oluyorsun." Jungkook güldü ve kızın saçlarını okşarken devam etti. "Gece, resmen beni öldürecektin."

"Keşke beni bayıltsaydın."

"Ama hoşuma gitti." Yaramaz gözleri aralanmış, neşeyle kıza bakmıştı. "Senin her hareketin benim hoşuma gidiyor, tatlım."

Aera gözlerini kaçırdı ve utangaç bir gülümseme takındı. "Bugün gitmen gerekmiyor mu?"

"Hayır. Aslında seninle konuşmak istiyordum..." kızın saçlarını yine bir baba edasıyla okşarken gülümsemişti. "Dün gece Taehyung söyledi. Belki de ilişkimizi daha sağlam temellere almak için çift terapisine gitmeliyiz..."

"Buna ihtiyacımız olduğunu mu düşünüyorsun? Sana kötü mü davranıyorum? Bende mutsuz olmana sebep olacak bir şey mi var?" Kız, sorularını arka arkaya sıralarken Jungkook iç geçirerek reddetti hepsini.

"Sorun sen değilsin, benim. Sana zarar vermek istemiyorum ama davranışlarım sürekli seni üzüyor. Belki bir uzmandan destek alırsak ilişkimiz daha sağlıklı olur, diye düşündüm. Elbette istemezsen gitmeyiz."

Aera büyük bir şaşkınlık ve merak içinde baktı sevgilisine. "Seninle elbette ki gitmek isterim, Kook ama gerçekten istiyor musun?"

Jungkook iç geçirdi. "İstiyorum dedim ya!"

"Pekala pekala! Gerilme hemen." Gülümseyerek sevgilisinin alnını öptü ve şirin bir gülümseme takındı. "Sadece emin olmak istedim ama şu an eminim!"

Beraber kahvaltı yaparlarken tüm psikiyatrisleri araştırmışlar ve bunu yaparken de her zamanki gibi kavga etmeyi eksik etmemişlerdi.

"Eğer yaşlı olursa daha bilgili olur, birkaç seans sonrasında her şeyi çözmüş olur. Neden diğerleriyle vakit kaybedelim ki?"

"Bu bir vakit kaybı değil, Kook. Bu kadın sürekli böyle ilişkilerin içinde olmuş. Diğer her şey hakkında bilgisi olan birindense bu kadını tercih etmeliyiz."

"İçimi bir kadına rahatça dökemem! Ayrıca annem yaşında duruyor!"

"Bi kere annemiz 50'lerinin ortasında. Bu kadınsa 40'larının başında. 10 koca yıl var arada! Hatta daha fazla!"

Jungkook iç geçirerek çayına uzandı ve büyük bir yudum alırken sessiz kaldı. "Yine de... meşgul birisine gitmek istemiyorum!"

"Neden? Herkes terapi alabilir. Hayranların bunu anlayışla karşılayacaktır."

"Bir çift terapisini mi?"

İkisi de bir süre sessizce bakışlarken Aera iç geçirdi ve 40'lı yaşlarında olan kadından randevu aldı. "Uzun bir zaman dilimi alırsak kimse gelmeyecektir. Sabah ilk seans ve öğle arasına kadar olan tüm seansları alalım. Ne dersin? İlk sefer için gitmeliyiz. Sonrasında onunla durumu konuşuruz ve eve gelir."

"Ya reddederse? Boşuna risk almamalıyız!"

"Ben ikna ederim!" Aera ilaçlarına uzandı, içerken dediği saatlere randevu almıştı çoktan. "Bana güven."

"Sana güveniyorum. Ona güvenmiyorum."

"Daha tanımıyorsun bile."

"Bu yüzden de iki katı güvenmiyorum işte."

Aera iç geçirdi. "Haftaya bugün. Anlaştık mı?"

"Anlaştık."

~~~

Y/N: biraz renk katayım dedim :)
Bu bölüm biraz kısa kaldı ama diğer bölümde telafi etmeye çalışacağım!
Okuduğunuz için teşekkürler

Human [Jeon Jungkook Fanfiction]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن