30/ PART 1

18.3K 1.3K 143
                                    

Ekrana tıklayarak altta bulunan küçük yıldızın içini doldurabilir misinizz :))

İyi okumalar❤️‍🩹

"Hasiktir, n'oluyor lan!" İçeriye girdiğinde karşılaştığı manzara karşısında bir süre donup kalan ardından sinir ve şaşkınlığın karışmış olduğu duygularla birden bağıran kişi tabii ki de Ali olmuştu...

Kara zaten yaklaşan adım sesleriyle çoktan uyarmış fakat gözlerini açmamıştı. Balın duyduğu sesle âdeta sıçrayarak uyandığında neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Gözlerini ovuşturup ellerinin altındaki yataktan destek alarak ayağa kalkmaya çalışmıştı fakat bu yatak ne zamandan beri bu kadar sert olmuştu ki?

Hasiktir!

~

Gözlerimi kocaman açmış, altımda sırıtarak Ali abiye bakan karaya baktım. Bir dakika ne?

Bu adam en son koltukta uyumuyor muydu?

Hey, neler oluyor!

"Lan senin ne işin var burda!" Yatağa doğru adeta ateş topu gibi gelen Ali abiyle şaşkınlığımı bir kenara bırakıp hızla yataktan atladım.

Evet, atladım.

Cevap verme zahmetine girmeyen Kara ben indikten sonra yatakta oturur pozisyona gelmişti ve öylece üzerine doğru yürüyen Ali abiyi izliyordu.

"Siktirgit lan evimden!" Ali abi hâlâ deli gibi bağırırken sesler uğuldamaya dönüyordu yavaş yavaş.

Bu uğuldama kesildikten sonra kulağımda oluşan yükses ve tiz bir çınlama, kulaklarımı kopartma isteği uyandırıyordu...

Ellerimi kulaklarıma bastırma ihtiyacı duyduğumda gözlerimi kapatıp ellerimi kulaklarıma bastırdım fakat ses bir türlü dinmiyordu.

Yaşadığım onca şey gözümün önünden bir film şeridi gibi geçince ayaklarımı hissetmemeye başlamıştım bile.

Gözlerim kapanmaya başlarken son duyduğum Kara'nın ismimi haykırmasıydı...

*

Kara'dan

Yaklaşık yarım saattir başucuna oturduğum Balının ayılmasını bekliyordum.

Doktor çağırmıştık, endişelenecek bir şeyin olmadığını ve pisikolojik bir atak olduğunu söyleyip gitmişti.

Ali korkutucu sandığı bakışlarını üzerimden eksik etmiyor sürekli evden kovmaya çalışıyordu fakat benim gitmeye niyetim bile yoktu.

"Her bok senin başının altından çıkıyor amına koyim! Bok vardı da Balını buraya gönderdim!"

Kaçıncı olduğunu sayamadığım cümlelerini tekrar ederken ben sadece bana karşi ettiği küfüre takılmıştım.

"Doğru konuş."  Balının üzerinde olan bakışlarımı çekmeden konuşmuştum.

"Lan oğlum senin kafan kalın mı? Siktir git lan evimden!" Alinin yüzüne birkaç saniye bakıp tekrar Balına döndüğümde o hatim indirmeye devam ediyordu.

Hâlâ gideceğimi falan sanıyordu galiba.

Ali'nin telefonu çalmaya başladığında tekrar bir küfür edip ayaklandı ve odadan çıktı.

Balının saçlarını okşamaya devam ederken yüzüne düşen birkaç tutamı kulağının arkasına yerleştirdim. Eğilip anlından öptüğümde derin bir nefes çektim hasret kaldığım kokusundan...

Saçlarına öpücükler kondurmaya başladığımda bedeni hareket etmişti. Geri çekilip uyanmaya başlayan Balına komodinin üzerindeki sürahiden su doldurdum.

Tamamen uyandığı zaman kafasını hafif dikleştirip suyu içirdim.

"İyi misin güzelim?" Suratımı incelemeye başlarken gözleri yara izimde takılı kaldı, yutkundu ve kafasını salladı.

Gülümsediğimde gözleri bu sefer dudaklarıma kaydığında o da gülümsemişti.

"Özür dilerim Ali ile kavga etmemeliydim..." dediğimde tekrar kafasını salladı.

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım biraz durduktan sonra gözlerimi açıp tekrar konuşmaya başladım.

"Benimle neden konuşmuyorsun Balım?"

Gözlerimin içine baktığında dibe daldığımı hissettim. Derin bir okyanusun en dibine.

Fakat bu huzur yerine acı vermisti çünkü gözleri hüzünle bakıyordu, kırgınlıkla, kırılmışlıkla bakıyordu...

"Bunu düşünmeliydim..." Dedim kafamı yere eğerek. Tekrar gözlerine bakma cesaretini kendimde bulamıyordum.

Evet her türlü şeye cesareti olan Özçeliğin bir çift göze bakmaya cesareti yoktu.

"Ama düşünmedin." Dediĝi zaman kırk yerimden bıçaklanmış gibi hissettim ama bıçakların acısı bu iki kelimenin acısından daha azdı.

Diyecek bir şey bulamadım. Ben sustum o sustu...

İlk defa sessizlik böylesine gürültülü geliyordu. Öylesine gürültülüydü ki kulaklarımı tırmalıyordu...

Alinin kapıyı açmasıyla Balının bakışları o tarafa döndü. Ali, hızla gelip Balına sarıldığında Balın, ona karşılık vermek yerine öylece durdu.

Geri çekildiğinde yatağın kenarına oturdu

"Düsünemedim, kusura bakma..." Dediğinde Balın yutkunarak Aliye baktı ve kafasını salladı.

"Bizi Karayla yalnız bırakır mısın?" Ali sinirle reddedeceği sırada Balın,

"Lütfen abi" dedi. Ali derin bir nefes alarak Balının alnından öptü

"Yarım saat sadece" Balın kafasını salladığında Ali Karaya sert bir bakış atarak odadan çıktı.

"Kara..." demesi yetti Balın'ın.

Kara, Balını kollarının arasına âdeta hapsedip saçlarından öptü.

Çok ayrı kalmıştı ve artık bir dakika bile yanından uzaklaşmak istemiyor, kalbi her an bir şey olacakmış korkusuyla âdeta depar atıyordu...

"Çok geç kaldın Kara..." dedi Balın, Karaya iyice sokulurken. Kara bir şey söyleyemedi ama daha da sıkı sarıldı.

Balın bu yaşadıklarının hiç birini hak etmiyordu.

Şimdi intikam vaktiydi.

Kara, yemin içmişti. Damarlarında gezen bu asil kanın üzerine ant içmişti ki Balına bunu yasatanların hayatı yalvarmakla geçecekti.

Ve bu az sonra olacaktı.

Kara, Balın'ın döktüğü her bir göz yaşını onların vücuduna kuşun olarak indirecekti.

BU KESİTİ BURAYA BIRAKIP OKULA KAÇIYORUM MAT SINAVIM VAR UMARIM İYİ GEÇER 🥹

BİNBAŞI ÖZÇELİK | 𝑇𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin