1|ANNA

1.6K 73 16
                                    


🎶Şarkı: Edip Akbayram-Hasretinle Yandı Gönlüm

Yeni kurgu yeni maceralar...

Hoşgeldiniz:)

Yorumlarınızı bekliyorum^^

Bu hayatta kendini başkası için feda edebilecekler kimdir, söyler misiniz? Sizce sahiden öyle birileri var mıdır ? Ben sizin yerinize cevaplayayım, var. Tek bir kişi için değil bir millet, bir vatan için canından geçenler var. Nice şehitlerimiz var ki yabancı kimliklerle uğruna ölecekleri vatandan uzak vatan için şehit düştüler.

Mevzu ben değilim, o değil, ötekiler değil. Mevzu vatan, mevzu alınacak intikamlar.

"Türkler bu sefer çizgiyi aştı Anna. Hadlerini bildirmeliyiz yoksa daha çok başımızı ağrıtacaklar." dedi Mike. Oturduğu çalışma masasının siyah deri koltuğunda elindeki kalemini çevirerek. Türkçesi biraz bozuktu, yeni öğrendiği anlaşılıyordu.

"Ne yapmayı düşünüyorsunuz efendim?" dedim, ayakta duruyordum. Giydiğim takım elbise ve saçlarıma yaptığım topuz ile patronumla(!) uyum içindeydim. Mike takıntılı bir adamdı, çevresindeki her şey onunla uyumlu olsun isterdi, benim giydiklerim bile onunla uyumlu olmak zorundaydı. Her gün itinayla giyindiği siyah takım elbisesi onu düzgün bir insana benzetiyordu ama iç yüzünü bilen biri için bu görünüşü etki etmiyordu. İtalyan asıllı bir Amerikandı Mike.

"Ben değil, bu sefer sen yapacaksın Anna." dedi, Mike'dan beklenmeyecek hareketlerdi bunlar. Takıntılı bir ruh hastasına göre taviz vermesi normal değildi. Bana güvendiğini düşünmüyorum çünkü o kimseye güvenmezdi. Kendine bile.

"Ne yapmamı istiyorsunuz efendim?" dedim anlam veremiyormuş gibi yaparak. Önünde duran dosyayı bana doğru uzattı, elinden alıp içini açtım. Üniformalı bir askerin fotoğrafı vardı ilk sayfada. Uzun boylu, fotoğrafta bile simsiyah duran saçları ve saçlarıyla uyumlu olan gözleriyle baya yakışıklı duruyordu. Üniforma ona farklı bir hava katmıştı. Fotoğrafta çok oyalanmadan arka sayfalara geçtim, burada da çok geçmeden anladığım kadarıyla timinin fotoğrafları vardı.

"Börü Timi, bizim için tehlike arz ediyor. İçlerine sızacaksın, her adımlarından haberim olacak." dedi gayet rahat bir tavırla. Sarı saçlı, mavi gözlü bir adamdı Mike. Orta yaşlı olmasına bağlı olarak saçlarına yer yer aklar düşmüştü.

"Emredersiniz efendim." dedim, dosyayı sağ tarafıma indirirken.

"Sana güveniyorum Anna." dedi kalemi kırarmış gibi yaparken. Bu bir tehditdi. Eğer başaramazsam beni öldüreceğini söylüyordu. Gözlerimi kalemden alıp gülümsedim "Hiç şüpheniz olmasın efendim." diye devam ettim.

"Ben şüphe etmem Anna, şüphe ettiklerimi ortadan kaldırırım. Çıkabilirsin." dedi kapıyı göstererek. Başımı onaylar şekilde eğip kapıya doğru yürüdüm. Siyah topuklu ayakkabılarımdan çıkan ses odada yankılanıyordu; tak, tak, tak...

Odadan çıkıp, kendi odama doğru yürüdüm. Burası İstanbul'da bir şirketti. Le Serpente, neden böyle bir isim tercih ettikleri hakkında en ufak bir fikrim yoktu ancak kendilerine uygun bir isim buldukları aşikardı.

Uzun koridorda topuklularımdan çıkan sesten ben bile rahatsız olmuştum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Rahatsız oldukça daha da sert bastım yere. Kendi odama gelip çantamı aldım, koluma asıp odadan çıktım ve çıkışa doğru yürüdüm. Yolda beni görünce selam veren şirket çalışanlarının eşliğinde çıkışa ulaştım. Bu işin en nefret ettiğim kısmı buydu, çalışanların bu halleri kendimi kibirli biriymişim gibi hissettiriyordu. Öyle olmak zorundaydım, rolüm gereği.

KARANLIK| ASKERİ KURGU Where stories live. Discover now