16|İNTİKAM

315 25 19
                                    

Bu bölüm Kuzey Irak'ta çıkan çatışmada şehit olan on iki vatan evladına ithaf edilmiştir.

Sizler bizim için kırk beş saniyeden ibaret değilsiniz, sizler şanlı bir çınarın parçasısınız. O çınar yaşadıkça, hayat buldukça bu topraklarda unutulmayacaksınız...

Şehitlerimizin ruhu şâd olsun!

🇹🇷

Orada öylece durup kardeşimizin parçalarının toplanmasını izledik, elimizden hiç bir şey gelmedi. Saatler sonra Sercan Abi'nin hayatta kalan tek yakınına babasının şehit olduğu haberini vermek için yola çıktık. Karşımda Alparslan oturuyordu, o ve ben resmi kıyafet giyinmiştik diğerleri üniformaylaydı.

Havada ağır bir intikam kokusu vardı, kimse konuşmuyordu. Gök, sessiz kaldığımız anların haykırışları gibi sürekli gürlüyordu. Yağmur yağmıyordu. Birilerine geleceğimizi bunun burada kalmayacağını haber veriyordu. İntikam alınacaktı.

Ceylan, ona nasıl söyleyecektik... Yıkılacaktı. Hayatta bir babası kalmıştı, onu da şehit etmiştiler. Nasıl yüzüne bakacaktık, babasını koruyamayan biz nasıl bakacaktık onun yüzüne?

Araç durdu, şu anda okulunda olduğu için okuluna gelmiştik. Araçtan iner inmez gözüme o çarpmıştı. Burada olduğum süreçte gözlemlediğim gibi gönderin dibine oturmuş al bayrağın altında kulaklıklarını takmış elindeki defterine bir şeyler karalıyordu. Gök gürültüsü, havanın kapalı olması asla umrunda değil gibi duruyordu, bahse girerim yağmur yağsa da asla olduğu yerden işini bitirmeden kalkmayacaktı. İnatçı bir kızdı. Meraklı gözler üzerimizdeydi, öğretmenler bahçeye çıkmıştı. Alparslan, Ceylan'a doğru yürüdü. Tam önünde durduğunda Ceylan bakışlarını kaldırıp Alparslan'ın yüzüne baktı. Hafif hafif mırıldandığı marşı kesti. Konuşmadılar, Ceylan'ın yüzüne yayılan acı dalgasını saniye saniye gördük. Gözleri doldu ama ağlamadı. Ayağa kalktı, kulaklıklarını çıkardı.

"Üsteğmen Sercan Şahit, dün geceki operasyonda şehit düşmüştür. Başımız sağolsun!" dedi. Ceylan acıyla gülümsedi.

"Demek sonunda istediğin yerdesin baba." dedi başını eğip fısıldayarak. Daha sonra başını dikleştirdi "Vatan sağolsun!"

Bir çocuğa göre oldukça olgun karşılamıştı. Her şeyini kaybetmişti ama o omuzlarını bile düşürmemişti. Çok güçlü bir kızdı. Bize arkasını dönerek göndere çekilmiş bayrağa çevirdi başını. Uzun uzun baktı bayrağa.

"Sana değil bir baba, bin canım olsa o da feda!" dedi ve asker selamı verdi. O an içimden bir şeyler koptuğunu hissettim. Aynı şekilde biz de selam durduk, zaman durmuştu... Ceylan eski duruşuna geçtiğinde gözüm defterine takıldı. Babasını çizmişti, arkasında Türk Bayrağı vardı.

Geri döndü, gülümsüyordu. "Bakma öyle Gökşin abla. Babamdı o benim, ne istediğini çok iyi bilirim. Şehit olmak için gün sayıyordu, siz beni yetim bıraktı sanıyorsunuz ama öyle değil. Babam beni yetim bırakmadı bana bir vatan bıraktı. Aynı onun gibi olmam için." dedi, dönüp defterini aldı. Sıkı sıkıya tuttuğu defteri koynuna yasladı sonra bize döndü, sert ve kararlı bir ses tonu vardı.

"Ben şehit Üsteğmen Sercan Şahit'in kızıyım. Sizin önünüzde bu bayrağın altında and içerim ki babamın bıraktığı boşluğu ben alacağım."

** 5 Ay Sonra**

Sercan Abi'nin gidişinin üzerinden tam tamına beş ay geçmişti, kızı Ceylan Harp Okulu'na kabul almıştı. Babasından sonra dağılmadı aksine toparlanıp daha güçlü bastı ayaklarının üstüne. Göğsümüzü kabartıyordu onun bu hâli. O babasının kızıydı.

KARANLIK| ASKERİ KURGU Where stories live. Discover now