3|YEMEK

875 57 26
                                    

Bölüm geldiii

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlaar 💛

Gözlerimi araladım, terlemiştim. Komodinin üzerinde duran telefonumu yataktan kalkmadan kolumu uzatarak alıp saate baktım. 05.22, yataktan kalkıp mutfağa doğru yürüdüm. Dolabı açtım, boştu. Sinirle kapattım, bir şeyler yemem lazımdı. Odaya gelip siyah bir deri ceket içine siyah bir tişört giyindim altına yine aynı renkte olan dar kot pantolonu geçirdim. Saçımı at kuyruğu yapıp siyah bir şapka taktım. Siyah postallarımı da giyince hazırdım, telefonumu alıp çıktım. Silahı saklamıştım, bulunursa iyi şeyler olmazdı. Ben kapıdan çıktığım an karşı dairenin kapısı da açıldı. İsmine bilerek bakmadığım komutan karşımda duruyordu, diğerleri değil de bu adamın ismine bakmak beni rahatsız edecekmiş gibi hissetmiştim. Bana anlamaz gözlerle bakarken ben de aynı şekilde ona bakıyordum.

"Öğretmen hanım, bu saatte nereye?" diye sordu, kaşlarım çatıldı.

"Yemek yemeye." dedim sadece, kafasını salladı. Onun nereye gideceğini bilerek sormamıştım, yanından geçip merdivenleri inmeye başladım. Lamba hâlâ bozuktu, dış kapıyı açıp sokağa attım kendimi. Sessizlik içinde uyuyan şehirde açık nere vardır diye düşündüm, anlamsızca sokaklarda ilerliyordum. Yüzbaşı arkamdaydı, adım seslerini iştebiliyordum. Bir süre daha beni takip edince sokak ortasında durdum "Takip işi sizi yormuyor mu beyefendi?" dedim. Yönümü ona doğru çevirdim, sokak lambasının altında duruyordu.

"Bir öğretmene göre fazla dikkatlisiniz." dedi, belli belirsiz bir gülüş dudaklarıma yerleşti. Yalanımı yakaladığını düşünüyordu.

"Bir kadın olarak, söylemekten ne kadar hoşlanmasam da, dikkatli olmam gerekiyor. Malum günümüz..." dedim, ellerimi deri ceketimin ceplerine yerleştirirken.

"Bir muhbire göreyse fazla kötü bir yalancısınız." dedi gülerek. Kafamı iki yana salladım, yem atıyordu.

"Sadece bir askere göre fazla sesli bir takipti." dedim, kaşları çatıldı. Gülen yüzü kaskatı kesilirken bana doğru bir iki adım attı.

"Sen asker olduğumu nereden biliyorsun?" dedi, şimdi gerçekten şüphelenmişti.

"Sakin ol asker, oturacağım apartmandaki komşularımı araştırmasaydım aptallık olurdu." dedim, şüphesi devam ediyordu.

"E buraya kadar takip ettin bari nerede yemek yiyebileceğimi de söyle." dedim kafamla arka tarafı gösterirken. Bir şey söylemeden yanımdan geçti, arkasında beklerken "Takip et beni." dedi. Yarım bir gülüşle "Estağfurullah o sizin işiniz, ben size eşlik edeyim." dedim peşinden ilerleyerek. Kafasını sabır dilercesine iki yana salladı.

"Nereden mezun olmuştun?" diye sordu.

"**** Üniversitesi konservatuar." diye cevapladım.

"İyimiş, ilk görev yerin mi?" diye sordu. Bunları sonradan araştıracağına emindim.

"Hayır, daha önce bir yerde görev yaptım. Sen sormadan söyleyeyim buraya da atanmadım gönüllü olarak geldim." dedim. Adımları birden durdu, ona doğru döndüm. Bir askeri kandırmak zor bir şeydi bir başkası için ama ben de askerdim ve nasıl dikkat çekmeyeceğimi iyi biliyordum.

"Geldik," dedi yanımdan geçip arkaya doğru yürürken. Yürüdüğü tarafa doğru döndüm, küçük bir lokantaydı. Onu takip ettim, kapıyı açıp içeri girdi. Son anda kapanacak olan kapıyı tutup bende içeri girdim.

"Çok naziksiniz." dedim iğneleyerek.
Hiç bozuntuya vermedi, "Öyleyimdir." demekle yetindi. O cam kenarında bir masaya otururken ben de karşısına geçtim. Etrafa göz attım, normal esnaf lokantasıydı.

KARANLIK| ASKERİ KURGU Where stories live. Discover now