ÖZEL BÖLÜM

88 6 39
                                    

-18 yıl önce-

Erdem, iş yerinde odasında, son işlerini hallediyordu. Telefonunun çalmasıyla dosyalardan başını kaldırıp telefonuna baktı.

Karısının aradığını görünce gülümseyerek telefonu kulağına götürdü, "Efendim canım?"
"Düşmedi mi bu çocuğun ateşi hâlâ ya, tamam tamam geliyorum ben." Apar topar iş yerinden çıkarak arabasına binip evlerine doğru sürdü.

Kapıyı anahtarıyla açarak içeri girdi. Çağrı şiddetli şekilde ağlıyor Elif'se kucağında oğlunu gezdirerek susturmaya çalışıyordu. "Tamam annem ama aa..."

Elif kapının kapanma sesini duyunca bakışlarını kapıya çevirdi. Erdemin geldiğini görünce rahatlamıştı. "Hoşgeldin aşkım, sabahtan beri her şeyi denedim ama ateşi düşmedi bir türlü." Erdem, Elif'in kucağından Çağrıyı aldı. Çağrı çenesini babasının omzuna koyarak öylece durdu.

"Ay yok artık." Dedi Elif Çağrıya bakarak, "Sabahtan beri seni susturmak için yapmadığım şaklabanlık kalmadı. Babanın kucağına gelince mi susuyorsun sen." Oğlunu yalandan azarlamıştı.
Çağrıysa hâlâ suspus şekilde babasının kucağında duruyordu.

Erdem, Elif'e gülümseyerek Çağrıya döndü. "Oğlum." Diyerek dudaklarını Çağrının alnına bastırdı. "Ay yanıyor bu çocuk."

"Evet." Dedi Elif moral bozukluğuyla, evden hemen çıkarak arabaya bindiler. Elif şoför koltuğuna oturarak arabayı hastaneye sürmeye başladı.

"Termometre aldın mı yanına canım?" Diye sordu Erdem.

"Çanta da vardı aşkım." Diyerek arka koltukta ki çantayı işaret etti.

Erdem çantada termometreyi kısa süre aradı. Bulduğunda Çağrıyı kucağına sabitleyerek ateşini ölçtü. Çağrı mızmızlanmaya başlamıştı, "Dur bir babacım." Ateşi otuz sekiz buçuğa çıkmıştı. Erdem arabanın camını sonuna kadar açtı.

"Erdemcim ne yapıyorsun?"

"Hastaneye gidene kadar ateşini düşürmeye çalışıyorum, havale geçirecek çocuk."

Çağrı gelen soğuk havayla tekrar ağlamaya başlamıştı, "Şşş babacım." Dedi Erdem, Çağrıyı zapdetmeye çalışarak. "Biliyorum üşüyorsun ama ateşinin düşmesi lazım ne yapabilirim." Çağrı hâlâ şiddetli şekilde ağlıyordu. "Hayır bağırma babaya ama aaaa." Erdem Elif'e döndü, "Nasıl susturacağım ben bu çocuğu."

"Büyük ihtimalle susturamayacaksın."

"Ayh." Erdem eline tekrar termometreyi alarak oğlunun ateşini ölçtü. Biraz da olsun düştüğünü görünce gülümseyerek oğlunun yanağını öptü. "Bak düşmüş ateşin işte, iki dakika daha duralım tamam mı babacım?"

Çağrı ağlamayı kesmiş, gözlerinin kenarlarında ki yaşlarla babasına bakıyordu. "Oy." Dedi Erdem Çağrının gözlerini silerek, "Kurban olur baban senin göz yaşlarına. Oğluşum benim."

KARANLIK 2 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin