15. İHANETİN İKİ YÜZÜ

24 5 31
                                    


(Ahunun anlatımıyla)
-2 yıl önce-

Okula doğru yürüdüğüm de çoğu öğrencinin çıkmaya başladığını gördüm. Saate bakınca zilin yeni çaldığını görmemle gülümsedim. Kapı da bekleyerek bir yandan bana bunu kimin yaptığını düşünüyor bir yandan da Canere bakınıyordum.

Yaklaşık beş dakika orada durdum ama Caner okuldan çıkmamıştı. Herkes de dağılmış bahçede bir kaç öğretmen dışında kimse kalmamıştı.
Sanırım Caner ben gelmeden önce çıkmıştı. Bir kere daha aradım.

Çaldı, çaldı, çaldı... Ardından kapandı. Meraklanmaya başlamıştım.

Ne yapacağımı bilemezken hava çok sıcak olduğu için okulun kantinine girdim. Hâlâ kapanmamış olduğunu görünce gülümsedim.
Soğuk bir su alarak kantinden çıktım. Tekrardan Caneri aradım. Bir telefon zili sesi duyunca etrafıma bakındım. Yanımda ki 'personel harici giremez.' Yazılı kapının ardından geldiğini duyunca kulağımı kapıya dayayarak dinledim.

Telefonum kapanınca ses de kesilmişti. Caner ya içerideydi ya da içeri de bir personel vardı. Son kez şansımı denemek için Canere mesaj atarak kulağımı kapıya dayadım. İçeriden bildirim sesi gelince içeri de olduğuna emin oldum ama neden hiç bir şeyime cevap vermiyordu.

Kötü bir şey olduğu düşüncesi canımı sıkmıştı. Bir saniye düşünmeden kapı kulpunu çevirerek kapıyı açtım.

Gördüklerimle kalbimin kırılma sesini duydum. Caner ve arkadaşım, dudak dudağaydılar. Midemin bulandığını hissettim. Elimi mideme bastırarak kusma hissini götürmeye çalıştım.

Kapının açılmasıyla içeriye ışık dolmuş ve karanlık depo aydınlanmıştı. Anında birbirlerinden ayrılarak gelen kişiye baktılar. Karşılarında beni gördüklerin de gözlerinden şaşkınlık geçti. Aynı anda bakışlarını kaçırdılar. Bu kadar aynı hareket etmeleri sinirimi bozmuştu.

Ne yapacağımı bilemediğim zaman, düşünmeyi bir kenara bırakarak ne istiyorsam onu yaptım ve alayla alkışlamaya başladım. "Vay vay vay," dedim bir adım onlara yaklaşarak, "Ne yapıyorsunuz burada?" Diyerek önce arkadaşıma sonra Canere baktım. Hiç bir şey demediler.

"Ne o?" Dedim Canere bakışlarımı sabitleyerek, "Beni öpmek için prova mı yapıyorsun?" Çıkma teklifini kabul etmeden önce ona bir kaç şart denilecek şey koymuştum. Bunlardan birisiyse öpüşmeydi, istemediğim bir şeydi çünkü ona aşık değildim ve içimden onu öpmek gelmezdi.
Saygı duyduğunu söylediğin de şaşırmıştım çünkü Caner dediğim gibi popüler çocuklardandı ve kabul edeceğini düşünmemiştim. Ama şuan sebebi belli olmuştu. Cinsel ihtiyacını başkasından karşılıyormuş. En yakın arkadaşımdan.

Hâlâ hiç birinden ses çıkmayınca ikisine tiksindirici bir bakış atarak depodan çıktım. Caner arkamdan gelerek kolumu tuttu, "Ahu. Özür dilerim ben..." Hınçla önüme dönerek yüzüne tokat attım. İhanetin açıklaması olamazdı.

"Ağzını açıp kendini daha da küçültmek yerine yaptığın pisliğin arkasında dur bari." Dedim sert bir sesle.

Attığım tokatla yüzü sol tarafa çevrilmişti. Öyle kaldı. Ardından suçluluk duygusuyla dudaklarını ısırdı. Acır şekilde onu süzdüm. "Hani bana demiştin ya, çok güzelsin diye. Haklısın." Dedim bir adım geriye gidip kollarımı iki yana açarak, "Ben çok güzelim ya. Sana nasıl bakmışım?" Diyerek onu aşşağılayıcı bir bakış attım.

Hiç bir şey demeden şaşkınlıkla yüzüme baktı. Arkadaşımın arkamızda durarak bize baktığını görünce hızla üzerine yürüyerek yanağına tokat geçirdim. Çığlık atarak kendini geri çekti. Yolda gelirken aklımı karıştıran ve kendime saçmalama dediğim şeyden şimdi emindim. "Bana iştah açıcıyı sen verdin değil mi?" Dedim sinirle.

KARANLIK 2 (+18)Where stories live. Discover now