BÖLÜM - 24

66 7 0
                                    

İki gün önce mezuniyet balosu vardı. Bu yüzden bölüm gecikmeli geldi iyi okumalar 👍

Hemşire kollarımdan tutup dışarı çıkardığında bir erkek hemen beni kollarının arasına aldı. Kafamı kaldırıp baktığımda Tuncay olduğunu gördüm. Başımı omzuna yaslayıp daha çok ağlamaya başladım. Çaresizdim. Ahmet için elimden hiçbir şey gelmiyordu. Elim kolum bağlı uyanmasını bekliyordum. Onun için bir şeyler yapmalıydım. Orada yatan ben olsaydım eminim Ahmet'de benim için bir şeyler yapardı.

Neredeyse iki gün olmuştu. Ne eve gitmiştim ne yemek yemiştim ne de üzerimdekileri değiştirmiştim. Feyza ile Deniz yanımda nöbetleşe bekliyorlardı. Deniz her ne kadar Feyza ile eve gitmem için ısrar etse de gitmemiştim. Ahmet'i böylece bırakıp gidemezdim.

"Tuncay iyi ki geldin. Be-ben..."

"Şşh! Tamam ağlama. Biliyorum olanları."

Saçlarımı okşamaya başlamıştı. Gerçekten ona tam ihtiyacım olduğu bir zamanda gelmişti. Canım arkadaşım. Feyza da bir köşe de sessiz sessiz ağlıyordu. Bana belli etmemeye çalışsa da görebiliyordum.
Yaklaşık bir on dakika sonra doktor odadan çıktı. Oturduğum yerde hemen ayaklandım.

"Doktor Bey?"

"Buyurun."

"Neyi var Ahmet'in ne oldu?"

''Beklediğimizden biraz erken uyandı. Sakin olabilirsiniz.''

''Görebilir miyim?''

''Elbette. Ama hastamızı yormadan beş dakika görebilirsiniz.''

Teşekkür ederek yanından ayrıldım. Ne Tunca'ya ne de Feyza'ya bir şey demeden odaya daldım. Hemşire beni görünce gülümsedi. Bizi yalnız bırakmak istemiş olacak ki hemen çıktı. Gözlerim Ahmet'e kaydı. Beni gördüğüne mutlu olmuş gibi görünmüyordu. Küçük adımlarla yanına doğru ilerledim. Gözlerini benden kaçırmasa da neden geldin der gibi bakıyordu. Yanındaki sandalyeye oturdum. Elini tutmak için elimi uzattığımda geri çekti.

''Ne oldu?''

''Ne zaman söyleyecektin bana?''

''Neyi?''

''Seni ilk defa benim öptüğümü.'' Söylediği cümleyi idrak etmeye çalışıyordum. Hani Ahmet uyuyordu? Hani onu uyutuyorlardı? Resmen söylediğim şeyleri duymuştu. Utanarak başımı öne eğdim. İlk öpücük olayını duyması sorun değildi. Asıl sorun Rüya olayıydı. Duymaması gereken düşüncelerimi söylemiştim ona. Ve artık biliyordu. Acaba ne tepki verecekti? Ya da duymamış numarası yapsa benim daha çok işime gelirdi. Elini çeneme uzattı.

''Yüzüme bak.''

Gözlerimi ona çevirdiğimde gülümsüyordu. Bense renkten renge giriyordum. Bir şeyler söylemek için ağzımı açtığımda eliyle ağzımı kapattı. Yattığı yerden doğrularak beni öpmeye çalıştı. Tabii ki kocaman bir inlemeyle başarısız oldu. Yeni ameliyattan çıkıyorsun ama öpüşmek istiyorsun. Tabii bir tarafların ağrır!

''İyi misin?'' hemen oturduğum yerden kalkarak yastığını düzeltip tekrar uzanmasına yardımcı oldum. Yatakta hafif kayarak eliyle yanını işaret etti. Gözlerimi devirerek yanına oturdum.

''Özür dilerim.'' Sanırım bana Rüya dediği için özür diliyordu. Ama bu şu an umurumda bile değildi. İsterse Mehmet bile diyebilirdi. Sesimi çıkarmadan yanına uzandım. Başımı göğsüne getirmeyecek şekilde boşluğa koydum. Canının yanmasından korkuyordum. Kokusunu içime çektim.

''Parfümümü sana hediye edebilirim.''

Yüzümü kaldırıp baktığımda pis pis sırıtıyordu. Nasıl olur da duymuştu hala aklım almıyordu.

''Çok gıcıksın.''

''Bende seni seviyorum yavru.'' İşte beklediğim cümle buydu. Günlerdir duymak istediğim tek cümle. Cümlenin verdiği hazla yatakta kendimi Ahmet'in hizasına doğru çıkardım. Yüzünü ellerimin arasına alarak bütün şefkatimle öpmeye başladım.

**************************************

Ahmet'i hastaneden çıkartalı üç gün oluyordu. Annesi ya da babasından bir ses çıkmamıştı. Sadece bir kere Zeynep beni arayıp seni sordular demişti. Ahmet ise oralı olmamıştı bile. Bense bu duruma üzülüyordum.

''Yavru artık film kusacağım.''

''Ya ama aşkım bak bu da çok güzel.'' Elimde tuttuğum Aşkın 500 Günü filmini sallıyordum. Gerçekten bende kusmak üzereydim. Ama Ahmet'in evden çıkmaması için her şeyi yapabilirdim. Yapıyordum da.

''Hayır, bak gerçekten aşktan soğuyacağım.''

Elimde tuttuğum DVD'yi kafasına fırlattım. Son anda yakaladı ama neyse sonuçta fırlattmıştım.

''Soğumak demek ha?''
kolumdan tutarak beni yatağa doğru çekti. İstemeye istemeye de olsa yanına doğru ilerledim. Birden hızlıca çekince yatağa yanına düştüm.

''İstersen biz kendi filmimizi çekeriz.''

Tövbe tövbe. Bu çocuğa evde kalmak yaramamıştı. Git gide sapıtıyordu. Kolumu ellerinin arasından kurtararak kaçmaya çalıştım. Ahmet ise utanmamdan yine zevk alıyordu.

''Osmanlı tokatının tadına bakmak istiyorsun herhalde.''

''Ne kadar fesatsın? Aşkımızın filminden bahsediyordum.'' Dönüp yüzüne sanki 'inekler uçuyor' demiş gibi şaşkınlıkla bakıyordum. O ise pis pis sırıtmaya devam ediyordu. Koltuğun üstendeki yastığı alarak yüzüne bastırmaya başladım. Elleriyle beni gıdıklamaya başladı. Tam olarak üzerine çıkarak ellerini etkisiz hale getirdim. Altımda hala kıvranıyordu.

''Filmmiş. Al sana film. Pis sapık.''
''Yo omo oşkom.'' Yastığın verdiği baskıyla konuşamıyordu.
"Sevgilim konuşma ne oluyor çok komik oluyorsun.'' Kıkırdadım.
Beni taklit ederek ''Sovgolom konoşmo no olor çok komok oloyorson.'' Dedi.
Yastığını yüzüne daha çok bastırdım. Altımda kalan ellerini kurtarmış gıdıklamaya çalışıyordu. Bense ellerini umursamadan hala yastığı yüzüne bastırıyordum. Ara ara da olsa yastığı çekiyormuş gibi yapıp nefes almasını sağlıyordum.
Birden elleri düştü. Kımıldamamaya başladı. Ses de vermiyordu. Yastığı yüzünden çektim. Gözleri kapalıydı. Yoksa? Onu öldürmüş müydüm?
''Aşkım?''
Ses vermiyordu. Kolunu havaya kaldırıp bıraktım. Bıraktığım gibi düştü. Korkudan tutuşmaya başlamıştım.
Gıdıklamaya başladım. Normalde olsa dayanamaz tepki verirdi. Yok buna bile tepki veriyordu.
Kulağıma kalbine dayadım. Kalbi hala atıyordu. Nefes alıyor muydu acaba? Kulağımı ağzına yaklaştırıp anlamaya çalıştım. Yok bu böyle olmayacaktı suni tenefüs yapmam gerekiyordu.
Burnunu elimle tıkayıp sunu tenefüs başlamıştım ki birden bileklerimden kavrayıp beni altına alarak sertçe öpmeye başladı. Şerefsiz! Resmen bana oyun oynamıştı.
Dudaklarını üzerimden çektiğinde korkudan hala nefes nefeseydim.
"Ya çok pisliksin!" Elimle göğsüne vurdum. Sanırım ameliyat olduğu tarafa denk gelmişti ki acıyla yanıma kıvrıldı.
Tekrardan üzerine çıkarak "aşkım bilerek olmadı valla. Acıyor mu?" dedim telaşla. Yüzünü buruşturuyordu.
Tişörtün içeri yarasına bakmak için eğildim. Ve yine tekrardan beni tutarak öpmeye başlamıştı. Anlaşılan oyun oynuyorduk. Beyefendinin canı sıkılmıştı. Ama ben ona yapacağımı biliyordum.

Rüya Gibi #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin