🌕 DÜNYAMA HOŞ GELDİN | BÖLÜM▪︎33▪︎🍂

40.6K 3K 5.4K
                                    


Hellö 💦

SINIR 7K VOTE 5K YORUM

Kendime anlatmak istediğim çok şey vardı. Söylemek istediklerim ve söylemeye çekindiklerimi dilim varmadan tutmak yerine her şeyi dile getirmek istiyordum ama şimdi sanki bu dünya içerisinden yok olmaya ramak kala bunların bir önemi kalmadığı gerçeği ile yüzleşir hâldeydim.

Beni öldürmek istemişti. Gözlerimin içerisine baka baka beni denizin içerisine itmiş, sonra da kurtaran taraf o olmuştu. Neden kurtarmıştı bilmiyordum. Ama bana olan bakışlarının sahiliği, kalbimde bir hareketliliğin yeniden sağlanmasına yetecek kadar gerçekçiydi.

Kendime gelene kadar kollarını bedenime sarmıştı. Islanan tişörtü içerisinden sıcacık bedenini duyumsayabiliyordum. Üşüyordum. İliklerime kadar üşüyordum ama onun sıcaklığı, tek sığınağım olacak kadar özümsenmişti bedenimde.

Nihayet kendime geldiğimde kızarmış gözleriyle geri çekildi ve bana baktı. Sanki yaşadığımı kendince kabullenmeye çalışıyordu. O değil miydi az önce beni denize öptükten hemen sonra ittiren?

Bir süre sessiz bir şekilde beni izledi. Ben de ona baktım. Nefes alıyordum. Hâlâ yaşıyordum. Onun kollarının arasındaydım ve benim bu hâle düşmemden dolayı pişmandı. Bunu görebiliyordum ama görebildiğim bir gerçek ise bunda çok zorlandığıydı. Neden zorlanıyordu? Neden beni kurtarmak onun için zor bir etken hâline geliyordu? Beni kurtararak her şeyi kabullenmiş olmuyor muydu?

Ama öyle değildi. Dudaklarının aralanıp konuşması üzerine bunu anlamak zor olmamıştı.

"Dünyama hoş geldin."

Ne demekti bu? Anlamını çok sonradan kolayca anlayabilecektim ama şimdi, üzerimi çıkarıp kıyafetlerimi kenara attıktan hemen sonra iç çamaşırlarımdan bile kendi elleriyle kurtulmuştu. Üşüdüğüm için titreyen bedenimi çırılçıplak hâle getirdikten hemen sonra gözleri vücudumda dolandı ve sanki bunda zorlanıyormuş gibi yüzünü ekşitti. Sanki beni öldürmesi gerekiyordu ama öldüremediği için kendisine kızıyor gibiydi.

Bir kutuyu açıp içerisinden çıkardığı battaniyeyi aldı ve bedenime hızlı bir hamleyle sardı. İhtiyacım olan şeyi bulmamın verdiği heyecanla ona sarıldım ve titrememin geçmesi için beklemeye başladım. Gözlerim, hâlâ gözlerinde. Beklentim hâlâ adını koyamadığım bir şekilde beni karşılıyor ama onun bakışları, davranışları, vücut dili, gördüklerimin çok ötesinde.

Beni kurtardığı için acı çekiyor...

Yeniden teknenin başına geçip onu çalıştırdığında ise başka bir şey söylemeyeceğini anlamıştım. Buradan gidiyorduk.

Ölmeyecektim.

Beni kurtarmıştı ve şimdi geri dönüyorduk. Peki, bundan sonra ne olacaktı? Orasını düşünemeyecek kadar minnettardım. Yaşadığıma minnettardım. Ona kızamıyordum ama kızmam gerekiyordu. Hatta beni kurtardığı için içimden gelen bir zafer duygusu ile kamçılanıyordum.

Bu kadar mı ucuz ve basit olmuştum gerçekten?

O adam beni öldürmeye çalışmıştı ama kurtardığı için ona teşekkür edecek bir hâldeydim.

Beni kıyıya getirdi. Burası özel bir plajdı çünkü kendisine ait bir iskelesi ve plajı vardı. Tekneyi kıyıya çektiği gibi bağladı ve bana dönüp hâlime baktı. Hâlâ yaşıyor muyum görmek istiyor gibiydi. Isınan bedenim ise daha iyi bir hâldeydi ama hâlâ titremeye devam ediyordum.

Yanıma geldi ve bana uzandı. Yerimden kalkmam için bir hamlede bulunacağını sandığım o anda bir elini dizlerimin altından, diğerini ise sırtıma dolayarak beni kolayca yerimden kaldırıp kucağına aldı.

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin