🌕 KARA LİSTE | BÖLÜM▪︎23▪︎🍂

823K 9.8K 6.5K
                                    

Hellö 💦


İ

nsanlara hükmetmek, doğuştan gelen bir yaşayış tarzı değildi. Bir arzuydu aslında. Kimine göre hükmedebildiği insan sayısı aile içerisindeki otoriteden geçiyor, kimisi ise bir ülkeye hükmetme aşkı ile yanıp tutuşuyordu. İnsanların arzusu hakkında kimsenin fikri olmazdı çünkü sürekli değişkenlik göstermesiyle birlikte elde etmenin verdiği zafer, beklenileni değiştirmeye çok yakındı. Şimdi de karşımda durmuş konuşan bu adamın söylediklerinin doğruluğu ve olacakları saptamaya çalışıyordum. Ta ki kapının açılması ve içeri Atalay'ın girmesiyle işler değişmişti.

Dönüp ona baktığımda içeri girdiği gibi gözleri etrafta dolanmış ve hemen ardından bana dönmüştü.

"Neden buradasınız?" dedi ve yanıma doğru ilerleyip bana yukarıdan bakmaya başladığı o sırada huzursuz olmuş gibi gerin bir şekilde gözlerime odaklandı.

"Ve sen neden kireç kadar beyaz kesildin?" dediğinde Çeko'ya öldürücü bir şekilde bakmasına karşın yanındaki adamdan bir şeyler beklediği barizdi. Ah! Yanında çalışan insanı tanıyordu demek ama bunun şu an bana bir faydası yoktu. Oyunun kuralarına göre oynamazsam, böyle insanlar kendi alışkanlıklarının dışına çıkılmasından hoşlanmazdı.

"Ona yapabileceklerimi gösterdim." diyen Çeko ise o kadar rahat bir şekilde hareket ediyordu ki sanki bir şeye karşın yakalanmış değil de sanki olağanca normal bir şeyden bahsediyor gibiydi.

Yerinde hareketlendi ve büyük, rahat gözüken bilgisayar koltuğuna oturduktan hemen sonra koltuk geriye doğru yaslandı ve o da neredeyse yatar pozisyonda otururken uzanıp masanın üzerinde olan sigarasını dudaklarının arasına götürüp yeniden yaktı.

"Bir şey mi oldu? Bu manyağın sağı solu belli olmaz." diyerek bana dönen Ata ise Çeko'yu önemsemiyordu bile. Lal kesilmiş dilimi işleve sokmayı beceremezken Çeko konuşamayacağımı anlamış olmalı ki yine araya girmişti.

"Bir şey olduğu yok kardeşim. Ona bize katılma durumunda olabilecek alternatifleri anlattım."

Ata, duyduklarına karşın memnuniyetsiz bir şekilde arkadaşına geri döndü.

"Onu bu işlere sokmayacağımızı söylemiştim."

Çeko, tek kaşını kaldırarak Ata'ya baktı ve koltuğunda etrafında yarım ay şeklinde döndü ve dudaklarının arasından şekilli dumanlar çıkarmaya çalıştıktan hemen sonra konuştu.

"Onu işlerin içerisine sokmamak gibi bir lüksün yoktu. Ya girecekti ya da çıkacaktı. Bunu sen de biliyorsun."

"Onu istemediği bir şeyin içerisine sokmayacaksın." dedi ve anında bana dönüp ellerini yanaklarıma yerleştirerek yüzümü yüzüne sabitledi ve tane tane, mavi gözleri ihtiyaçla parıldarken konuştu.

"Sana söz verdim. Hiçbir şeye zorunlu değilsin." dediğinde şaşkınlıkla onun tavrına karşın ne yapacağımı bilemiyordum ki Çeko yeniden konuştu.

"Zorunda. Zerdüşt adamları geldiğinde ne yapacaksın? O benim gizli sevgilim mi diyeceksin? Üstelik onu yerleştirdiğin evden sonra?" demesine karşın kafam daha da karışmıştı. Bilmediğim şeylerin olduğu bariz ortadaydı ama bilmemek beni daha da yoruyordu.

Ata'nın yüzüme hizalanmış yüzünü izlerken de değişen mimikleri ve ellerinin yüzümdeki sıkılığı yok olarak anında dikleşerek öfkesini belli edercesine bedenen büyümesine karşın bir an dilimi ısırmak zorunda hissettim. Çeko, onun karşısında nasıl bu kadar rahat olabiliyordu anlamıyordum ama bana bu şekilde bakıyor olsaydı muhtemelen korkudan küçük dilimi yutardım.

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now