➥ seven

238 15 52
                                    

Bir önceki gün maçta kendimi yormamışçasına bir de pazartesi sabahı 6-8 arası antrenman yapıyordum. Gerçi, herkes yapıyordu. Antrenmandan sonra eve geçip üstümü tekrar değiştirmem, maksimum saat 9'da okulda olmam gerekiyordu.

Antrenman bitince hareket etmeye devam edebilecek uzuvumun kaldığını sanmıyordum. Bacaklarımdaki morluklar defans yapayım diye yere kapaklanmalarımla artmıştı, kollarım da sert toplara manşet almaktan kızarmıştı. Yavaş hareketlerle üstümü değiştirdim. Yanıma ince bir kapüşonlu almıştım, onu da üstüme giydim. Nasıl olsa evde değiştirecektim.

İki gündür alması için abimi arıyordum fakat pek mahçup değildim. Abimi aradığımda sesi boğuk çıkıyordu, hâlâ yatağında uzandığını anladım böylelikle. Geleceğini söyledi ve kapattı. Ben de o sırada bu sefer tamamen doldurduğum şarjımla telefonla oyalanmaya başladım. Kilit ekranımdaki bildirimlere baktım, gözüme çarpan bildirime tıkladım. Instagram'dandı.

isakvural: Yusuf bovling falan önermiş herhalde sana, bugün bana da mesaj attı. Abine söylerim demişsin ama unutmuşsun 11 numara

11izemguler: Maçlar antrenmanlar derken aklımdan uçup gitmiş, almaya gelecekti abim birazdan söylerim, ayrıca 11 numara demesen? Garip.

isakvural: Demezsem ne yaparsın?

Mesajıyla gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Bunun amacı neydi ki?

11izemguler: Bir şey yapacağımı kim söyledi?

isakvural: Ben ;)

Mesaja yazacak bir şey bulamamıştım, üstüne üstlük İsak bulanmış kafamı daha da bulandırmayı becermişti. Mesajı beğenip çıktım, birkaç dakika sonra abim de gelmişti.

Bu sefer ön koltuğa oturdum, kemerimi bağlayıp abime baktım. "Günaydın! Naber?" Gözlerini kırpıştırıp konuştu, uykulu olduğu fazlasıyla belliydi. "Sana da günaydın Ekin. İyiyim, senden naber? Nasıl geçti antrenman?" "Ben de iyiyim. Öldürücüydü resmen antrenman! Maç sonrası takımın bu kadar yorulmuş olacağını hiç tahmin etmezdim. Hepsi en ufak harekete laf ediyordu, sinir bozucu bir sahneydi." Abime baktım, beni çok dinliyor gibi görünmüyordu. "Fazla konuşmuyorum, değil mi?" "Hayır Ekin'im, devam et sen dinliyorum ben seni." "Bu kadar, bir de unutmadan cumartesi günü Yusuf yazmıştı, bir ara altı kişi bovlinge gidelim diye. Aklımdan çıkmış, sabah da kendi kendime hatırladım. Hatırlamışken söyleyeyim dedim."

Abime İsak'ın hatırlattığını bildirmeme gerek olduğunu düşünmedim.

"Söylediğin iyi oldu, bu cumartesi ya da haftaya cumartesi gideriz o zaman?" "Gideriz, bana uyar." Yolculuğun sonrasında konuşmadık, ardından eve geçince ikimiz de arabadan çıkıp yavaş hareketlerle eve çıktık. Saat 08.15'i gösteriyordu eve girdiğimizde.

Annem biz gelene kadar küçük bir kahvaltı masası hazırlamıştı, ikimiz de hızlıca yiyip masadan kalktık. Duşa girecektim, duş sonrası giyeceklerimi hazırlayıp hızlıca duşa girdim. Az zamanım vardı ve fazla yorgun hissediyordum, ayrıca her tarafım ağrıyordu, okula bir yarım saat geç gitsem sıkıntı olmazdı herhalde.

Duştan çıkınca hızlıca üstümü giyinip lavaboya geçtim, saçımı kurutmaya başladım. Yeteri kadar kuruduğunu hissettiğimde saçımı sıkı bir atkuyruğu şeklinde topladım, çantamı son bir kez kontrol edip üstüme ceketimi giydikten sonra çantamı da sırtıma alıp aşağı indim.

Babam da hazırlanmış salonda oturuyordu, evden çıkıp okula doğru yol aldık. Babamla sohbet etmeye başladık, eğlenceli bir muhabbet dönüyordu. Kısa süre içinde okula vardık, en sonunda babama görüşürüz diyip okula girdim.

benimle kayboldun, vuralWhere stories live. Discover now