one

3.4K 184 55
                                    

MAY ALLEN

Kızlar yazdan sonra kilo almaları konusunda neden şikayet ediyorlardı anlamıyordum.

Sonuçta her haftanın sonunda kilo almıyordun,daha çok benim gibi yani.Bu sinir bozucuydu.Ama orta okula başladığımda büyük uyluklarıma ve geniş kalçalarıma alışmıştım.

Şişmanlıktan ya da kalın olmaktan şikayet eden zayıf bir kız değildim.Aslında bakarsaız oldukça kalındım.Tam tamına 85 kilo.

Böyle bir sayıda olan kilomla büyümek kolay değildi.Kızlar benimle alay ederdi,erkeler bana bakmazlardı bile ama baktıklarında parmaklarıyla gösterip gülerlerdi.Bu toplumdaki erkekler sadece dış görünüşe önem verirdi.O da bende yoktu.

Şikayet etmiyordum.Buna alışkın büyümüştüm.Gerçek şu ki bu bedene sahip birisi olarak hiç arkadaşım yoktu.İki kişi hariç,sarena ve maritza.

Bu kızlar sadece arkadaşlarım değildi onlar her şeyden daha çok kız kardeşim gibiydiler. Sarena ile beşinci sınıfta tanışmıştım.Tenefüsteydik ve ben kendi başıma bir topa tekme atarak dolaşıyordum ,oynayacak kimsem yoktu çünkü pek sosyal sayılmazdım.

Ben kendi kendime huzurluyken üst sınıftaki çocuklar gelip beni 'onların' topunu aldığım için rahatsız ederken , ki aslında gerçekten okulun malıydı, ama bu onları beni iğrenç isimlerle çağırmalarından alı koymamıştı.

Sarışın uzun boylu kız beni kurtarmaya gelene kadar onların sözleri beni ağlatmıştı.Sonunda tüm yüzünü kaplayan çillerle dalga geçen bir çocuğun suratına yumruk atmıştı ve sonsuza dek arkadaş olmuştuk.

Maritza iki yıl sonra Mexico dan transfer olduktan sonra bu ikilinin bir parçası olmuştu.Kocaman bir İspanyol aksanı ile birlikte gelmişti.(lisede olduğumuzdan daha çok büyümüştü).Geldiği yerde geleneksel olan bir etek giydiği için taciz edilmişti. Ben izlerken sarena bir süre sonra işe karışmış (çünkü onun kadar cesur değildim) ve durmazlarsa onları dövmekle tehdit etmişti.

O zamandan beri ayrılmıyorduk.

Sarena oldukça sert bir kızdı.49 kiloluk bir kız için oldukça güçlüydü.insanlar onu çok kızsal ve tiki olduğu için hafife alıyordu.Her hafta sonu manikür yaptırırdı.Pembe olan ya da içinde pembe olan her şeyi giyerdi.Annesi ve babası boşanmıştı o yüzden ikisi tarafından şımartılmıştı ve tek çocuk olduğu için daha şanslıydı.Ancak giysilerin ve para hiç bir şekilde onun davranış şeklini etkilemiyordu.Tipik beyaz kızlar gibi ailesinin ona verdiği büyük para miktarları ya da sahip olduğu tasarım boktanlıkları yüzünden sürüklenmiyordu.Obasitçe sarenaydı işte.

Maritza basit bir Meksikalıydı.Bizi her Pazar annesinin hazırladığı fasulyeden oluşan yemeğe davet ediyordu.Ki bu aslında onun çok çekici ağabeyini görmekle de ilgiliydi,o da benim ve sarena'nın büyük ağabeyi haline gelmişti..Aramızdaki en zengin o değildi ancak en iyi tarza o sahipti.Ve ailesi onları almak için yeteri kadar paraya sahipti. Bu kız tasarımcı olmak için doğmuştu ve her şeyden her şeyi yapabiliyordu.Annesi ve babası ağabeyine ve kendisine hayrandı.Çocuklarının ihtiyaç duyduğu şeyleri temin etmişlerdi.Başlarında bir çatı,iyi bir eğitim,ve tabi ki onlara verebildikleri kadar sevgi. Onun bir futbolcu olması sadece bir artıydı.

Ve bir de ben vardım.Üç çocuktan en küçüğü. Tek kız.iki erkek kardeşlerimden biri benden 2 diğeri 3 yaş büyüktü.Annem ve babam hala mutlu bir şekilde evliydi.ve mutlu terimini kullanıyorum çünkü onları her hafta 'o olayı' yaparken yakalıyorum.İki ağabeyim Luke ve Michael hala gittiğim liseden mezun olmuşlardı.Ve ikisi de iki güzel bayanla nişanlıydı. Luke New York da yaşarken Michael ,yakında baba oluyordu ve hiçbir zaman saç rengine karar veremiyordu,Michigan'daydı. Oldukça yakın büyümüştük.

İkisi liseye başladıktan sonra orta okula yeni başlayan küçük kız kardeşlerine olan ilgilerini yitirdiklerinde ilişkimiz berbat bir yamaya ulaşmıştı.Aynı çatının altında yaşamamıza rağmen yabancılarla yaşıyormuş gibiydim.

Bir gün kırılma noktama ulaşıp ağlayarak anneme gittiğimde bana sarılıp beni rahatlatmaya çalışırken onların artık büyüdüğünü ve lisede küçük kız kardeşlerle takılmanın havalı olmadığını açıklamaya çalışıyordu.Bundan sonra da güvensizliklerim başlamıştı.

Her zaman kilomdan dolayı mı benimle takılmak bu kadar kötü mü diye merak ederdim.Ama birkaç yıl sonra liseye başladığımda bu düşünceleri bir kenara bırakmıştım.İlk sene sarena veya maritza ile ortak dersim yoktu,öğle yemeği hariç,bu demek oluyordu her sınıfıma tek başıma yürüyordum ve günün birinde gerzek bir İskoçyalı kilom hakkında beni rahatsız etmeye başlamıştı. Luke yanımızdan geçerken çocuğu duymuş ve onu dolaplara itip bir özür talep etmişti.Çocuk resmen altına sıçarak kaçtıktan sonra Luke bana sarılıp, öperek küçük kız kardeşinin iyi olduğuna emin olmuştu.

Sanırım Luke olanları Michael'e anlatmıştı çünkü o hafta sonu üçümüz hayvanat bahçesine gitmiştik ki bu liseye başlamadan önce bizim bir geleneğimizdi,ve dondurma yerken baktığımız havyan olsaydık nasıl olurdu diye konuşurduk.

Anne ve babam anne ve babamdı işte.bize karşı katı değillerdi ama her istediğimizi yapmamıza da izin vermiyorlardı.Sınırlarımız vardı.Ancak sadece sarena ve maritzaya ve endişe edilecek bir erkek arkadaşına sahip olmadığım için çok da sınırlarım yoktu.Fakat Michael ve Luke için çok sınır vardı.

Bir gece annem ve babam onları sabahın ikisinde eve geldiklerinde yakalamışlardı. İkisi de götlerine kadar sarhoştu ama yine de yırtmayı başarmışlardı çünkü Michael'ın arabası yerine bir taksi ile geldiklerine yemin etmişlerdi. iİkinci sınıfta olmalarına rağmen sevgili konusunda da sınırları vardı.

Şaşırtıcı bir şekilde ilişkileri bu iki yıl boyunca ve lisede üç yıl boyunca sürmüştü.Mezuniyetten sonra veda edip gitmişlerdi. Luke hala mutlu bir şekilde Anna'ya aşıktı ve nişanlıydı,ve evlenmek için doğru zamanı bekliyordu. Michael ve kız arkadaşı Vienna ,sadece iki ay nişanlı kaldıktan sonra,şimdi üç ay sonra bir kız çocuğu bekliyorlardı. Vienna'nın ailesi Michael'i onaylamıştı onların değimi ile o saç rengine asla karar veremeyen bir 'punk' dı .Ancak Vienna sertçe karşı çıkmış hala ağabeyimle evlenmekte kararlıydı.

Umarım bir gün bunun gibi bir aşkı bulurdum.



beautifully curved || c.h (türkçe çeviri)Where stories live. Discover now