twenty eight

832 66 35
                                    

Klişe bir bölümde iyi okumalar:))

CALUM HOOD

beyaz yer döşemelerine çarpan ayak sesleri sinir bozucuydu.plastik,sabun ve çoğunlukla ölüm kokusu midemi bulandırıyordu.

Buraya geleli yarım saat olmuştu.keşke onunla ambulansın arkasında gelebilseydim.ama gerzek sağlık görevlileri buna müsaade etmemişti.

Bacağım deli gibi sallanırken başımı ellerimin arasına almıştım sonuçlardan korkuyordun.

"Calum" mali beni dürttü.onun baktığı yere döndüğümde liz ve andrew içeri koşturuyordu.michael ve luke tam arkalarında.ayağa kalktım ama zorla yerime oturdulduğumda acıyla inledim.

"Ne yaptın?!" michael sevdiklerinden haber bekleyen diğer insanların dikkatini çekerek bağırdı.

"Michael!" diye azarladı andrew luke onu kolundan tutup tam karşımdaki koltuğa oturturken.

Michael luke'un ellerinden kurtulup kızgın gözlerini bana dikti ve kollarını dizlerine dayayıp çenesini avcuna yasladı.

"Calum,hayatım." dedi liz sesi her an kesilecekmiş gibi titriyordu. " ne oldu?" gözlerinde yaşlar çoktan birikmişti.

Neler olduğunu hatırlarken bakışlarımı yere sabitledim.neredeyse bana soru sorduğunu unutuyordum.derin bir nefes aldım." o sadece" ağlamamak için dilimi ısırdım." tamamen kaçırdı ya da umursamadı emin değilim" hatırlamak için başımı salladım." ama kamyon yan tarafına çarpıp arabayı savurdu."

Liz'in hıçkırıkları yankılanırken andrew onu sakinleştirmeye çalışıyordu.bir yandan da kendini kasıyordu.

" kötü bir kafa travması olduğunu ve sorunu hafızasının yarısını kaybetmemesi için sorunu çözmeye çalıştıklarını söylediler" ağlaması durmam gerektiğini söylüyordu.ama bilmeleri gerekiyordu.hepsinin.

"İyi.belki senin varlığını unutur." dedi michael soğukça.

"Michael lütfen" dedi liz hıçkırıklarının arasından. Soğuk ifadesinin yerine yumuşak bir tane bıraktı ve annesine döndü." özür dilerim anne." sonra luke ile ikisi ayağa kalktı.

Yavaşça mali'ye yaslandım michael'ın beni dövmesinden korktuğumu belli etmemeye çalışarak.

İkisi küçük çocuklarmış gibi andrew ve liz'in karşısına oturdu.sessizlik bizi sararken etrafta sadece ağlama sesleri geliyordu.bir süre sonra michael ve luke atıştırmalık alacaklarını söuleyip kalktılar.

liz ve andrew kıkırdadı.

"Bunlar çölde asla hayatta kalamaz" dedi bana ve mali 'ye bakıp.

" bir milyon dolarları olsa bile." dedi andrew kıkırdadı.mali hafifçe gülerken komik bulmadığım halde gülümsedim kaba olmak istemiyordum.

"Ben lavaboya gidiyorum." dedi mali ve ayağa kalkıp başımı okşadı.

" ben köpek değilim" dedim ona dilimi çıkarıp.

"Öyle diyorsan ahmak." dedi omuz silkip.

"İkinizin iyi bir bağlantısı var değil mi?" dedi liz yandan ve gülümsedi.kız kardeşim başka bir koridora saparken baş salladım." o benim dünyam.o ve annem."

Dizimi okşadı. " kendini michael 'ın yerine koy.kardeşi hastanede ve neler olduğunu bilmiyor." dedi yumuşak bor sesle. Yavaşça başımı salladım.durum tam tersi olsaydı ne yapardım diye düşündüm

beautifully curved || c.h (türkçe çeviri)Where stories live. Discover now