seventeen

1.7K 90 72
                                    

pekala son bir kaç saattir bununla uğraşıyorum ne kadar uzun oldu hiç bir fikrim yok... iyi okmalar:)

CALUM HOOD

Kolumu onun etrafına sarmıştım ve ikimizde onun yastıklarına yaslanmış son bir saattir yatıyorduk. Pizzayı yemiş iki litrelik pepsinin yarısını mideye indirmiştik. Bütün zaman boyunca sırıtmıştı. benimde durumum ondan farklı değildi.

''pekala , espiri zamanı!'' diyerek oturur vaziyete geçti.

İnleyip, sinirlenmiş gibi yaptım. ''bekle de sahte kahkahamı hazırlayayım.''

''hey!'' deyip koluma vurdu.

Ona gülümsedim ''özür dilerim,bebeğim.''

Kızardı.''neyse.'' ona böyle seslenmemi sevdiğini biliyordum. Ona kıkırdarken espirisine başladı.

''pekala olay paris de geçiyor.''

''kötü bir başlangıç'' dedim ve güzel kızım bana gözlerini kızgınca dikti.

''keser misin?'' ben ellerimi teslim olurcasına kaldırana kadar kızgın bakışlarını üzerimden çekmedi.

''ne diyordum.'' Dedi birkaç saniye düşünüp. ''oh, evet her Pazar öğlen kilisenin kapısını çalan bir adam vardı.'' Dinleyip dinlemediğimi kontrol etmek için bana baktığında devam etmesi için başımı salladım. Gerçekten dinliyordum ama hareket eden dudaklarını izlemeyi kesemiyordum. Dikkatimi çok dağıtıyordu.

''bir gün çanın asılı olduğu kuleye çıktı.o gün biraz hızlı çalmış olacak ki zil geri sallanıp ona çarptı ve onu oradan düşürdü!'' ellerini 'özel efekt' yaratmak için çırptı.'' Adam öldü. Olayı duyan herkes kuleye çıkıp adam yaşıyor mu diye aşağı bakıyormuş, ama öldüğünü fark ettiklerinde biri çıkıp ' bence ailesini aramalıyız onu tanıyan var mı?' diye sordu. Ve bir adam cevap verdi ' ben tanıyor olabilirim. Yüzü tanıdık geldi.''( asıl espiri şu İngilizce his face rings a bell yazıyor yani yüzü zil çalıyor yani anımsatıyor gibisinden).

Başını geri atıp seslice gülmeye başladı. Bende kıkırdadım ama berbat espiri yüzünden değil onun kahkahası yüzünden. Gözlerini kuruladı. '' gördün mü? Komikti!'' dedi parmağını bana doğru sallayıp.

'' hayır bebeğim senin kahkahana gülüyordum yaptığın korkunç espiriye değil.'' Dedim sırıtarak. Dudağını sarkıttı bende öne eğilip sarkıttığı dudağını öptüm. Geri çekildiğimde gülümsedi ve beni tekrar kendine çekti. Onunla her öpücüğüm ilki gibi hissettiriyordu ve kızımın tadını unutmak istemiyordum. Ve aklıma bir fikir geldi.( o değil sizi sapıklar)

Geri çekildim ve o da kahverengi gözlerini üzerime dikti. Sanki az önce öpüşmemişiz gibi o kadar masum duruyordu ki bu manzara ile bayılabilirdim.

'' sana bir şey sormak istiyorum ama hayır dersen seni tamamen anlarım.''onu tekrar öpme isteğimi dağıtmak için koyu saçının bir kısmını parmağıma dolamıştım. Duruşunu dikleştirip tüm dikkatini bana verdi. Sonra birden ellerini saçlarımın arasında geçirmeye karar verdi.

''sen-'' tırnakları kafa derimi kaşıdı ve bir sinirime dokundu,tatlı bir sinirime, ve ağzımdan bir inleme kaçtı ve gözkapaklarım kapandı. Durdu ve bende gözlerimi araladım. Gözleri vahşice bakıyordu,hormonsal değil daha çok dehşete düşmüş gibi ya da şaşırmış?

''ne ?'' dedim.

'' o da neydi?'' sonunda kıkırdadı.

'' başımı kaşıdın. Bu zayıflıklarımdan bir tanesi.'' Diye itiraf ettim.

Sırıttı'' gerçekten mi?''

Başıma uzandığında ellerini tuttum.''ah'' kızardı ve ona şakasına kızgınca baktım '' dikkatimi dağıtmayı kes.''

beautifully curved || c.h (türkçe çeviri)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora