18

3K 298 312
                                    

Taehyung oynadığı oyunda adamı yenmek için değişik hilelere başvururken yağmurdan dolayı koşmak zorunda kalıyordu. İnsanlara göre kaç yaşına gelmişti ama bir türlü şu oyun sevdasından vazgeçemiyordu. Boş bulunduğu her vakit mutlaka oyun oynardı.

Adamı yendiğinde sevinçle telefonunu cebine koydu. Evine yaklaşmanın mutluluğunu yaşarken üç buçuk ay önce taşındığı evinin bahçesine girdi. Bahçeye girdiğinden dolayı şemsiyeyi kapadı. Başını kaldırıp kapıya baktığında ise gördüğü manzara ona onlarca duyguyu aynı anda yaşatmıştı.

Şaşkın mıydı? Korkmuş muydu? O da emin değildi hangi duygunun daha ağır bastığından. Sadece Jungkook'u kapının önünde yere oturmuş, başını duvara dayamış bir şekilde bulmayı beklemiyordu. Bunu geçti, onu böyle yağmurdan dolayı ıslanmış ve üzgün bir şekilde görmeyi hiç beklemiyordu.

Sadece bugün okula gelmemişti ama gelmediği gün onlarca şey olmuştu.

Elindeki şemsiyeyle birlikte poşet yere düşerken koşarak Jungkook'un yanına gitti. Çamurlu yeri düşünmeden dizlerini yere koydu. Ellerini Jungkook'un omzuna koyup onu sarsarak kendine getirmeye çalışırken, "Jungkook!" diye bağırıyordu çaresizce.

Jungkook başını hareket ettirmedi. Sadece evi hissettiği tek insanın gözlerine baktı. Gözleri birbirine değince, "Ne oldu sana küçüğüm?" diye sordu yüreği korkuyla çarparken.

Bu soruyu alır almaz tekrardan göz yaşlarına boğuldu Jungkook.


𝄛𝄞𝄛


Taehyung Jungkook için yaptığı sıcak çorbayla birlikte salona geldi. Koltukta uyuyan oğlanın başucuna oturdu çorbayı masaya koyarken. Bir saat geçmesine rağmen sanki zaman hiç geçmemiş gibi geliyordu Taehyung'a. Bir türlü aklından çıkmıyordu bir saat öncesi.

Teredütte kalsa da vazgeçti bir anlığına doğrulardan ve ellerini uyuyan oğlanın saçlarına götürdü. Nemli saç tutamlarını bir bir okşamaya başladı. Eli tenine değdiğinde Jungkook ateşler içinde yanıyordu.

Jungkook'un başındaki ıslak havluyu ters çevirdi. Oğlanın üstünü biraz daha açtığında nihayet Jungkook bir tepki vermişti. "Üşüyorum."

Jungkook üstünü örtmeye çalışınca Taehyung engel oldu. "Ateşin var." Ne kadar Jungkook'un üstündeki battaniyeyi açmaya çalışsa da hastayken bile Jungkook inatçı huyundan vazgeçmiyordu. Kısa bir süreliğine pes etti Taehyung. Jungkook uyuyunca yorganı üstünden alacaktı.

"Jungkook." Sesi ona göre iğrenç çıkmıştı.
Canı yanıyordu canının canı yandığı için.
"Çorba yaptım sana, içersen daha çabuk toparlarsın."

Jungkook kalkıp yemek yemek istemesede gözünü açtığı an pes etti. Gözleri Taehyung'un gözleriyle buluşunca ona karşı hep bir yenilgiye uğrayıp duruyordu.

Taehyung'un yardımıyla doğrulup oturur bir pozsiyona geçti. Başındaki havluyu masaya koydu Taehyung yemek tabağını tepsiyle birlikte  kucağına koyarken. Bir kaşık aldı ve Jungkook'a uzatıp ağzını açmasını söyledi. Jungkook ağzını açtığında çorbayı ona içirmeye başladı.

Jungkook uslu bir bebek gibi ses etmeden çorbayı içerken Taehyung onun tatlı görünümüne gülmeden edemedi. O gülünce Jungkook'da güldü tabii ve fark etmeden çorbanın hepsini içti. Oysa çorba içmeye pek niyeti yoktu.

"Çok güzel olmuş." dediğinde Taehyung teşekkür maksadında gülümsedi ve ağzı burnu çorba olan oğlanın yüzünü sildi.

School Diary // TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin