21

3.2K 283 167
                                    

Jeon Jungkook

Dün ciddi ciddi öpüştük.

Taehyung biyolojinin tarihini anlatırken işaret parmağımı dudağıma koydum. Dudakları dudaklarımın her bir noktasına değdi. Sanki az önce öpmüş gibi hissediyorum... Öpücüklerinin sızısı hâlâ dudaklarımda.

İşaret parmağımı dudaklarımın üstünde gezdirmeye başladım. Bu his neden bu kadar güzel?

"Jeon Jungkook." Adımı seslenişi bile öylesine güzel ki... Bu herif dünyaya insanları kendisine aşık etmek için gelmiş.

"Jungkook?" Bir insan, basit bir ismi böylesine mi güzel söyler?

"Jungkook." Öyle muazzam ki sesi...

Sınıftakilerin gülmesiyle dikkatim dağıldı. Neye gülüyorlar diye onlara baktığımda hepsinin bana baktığını fark ettim. Taehyung. O da bana bakıyor. "Bu kadar dalgın olduğuna göre aşık olmalısın." Sesi ima doluydu.

Sınıftakiler gülme tufanına tutulurken Taehyungda gülüyordu. Onun gülmesiyle gülerken, "Siz de aşık olmasınız hocam. Çok düşünceli duruyorsunuz." dedim onun gibi imalı imalı.

Sınıftakilerin dikkati bizde değildi. Sınıftakilerin kendi aralarında şakalaşmalarını fırsat bilip yamuk bir şekilde gülerek göz kırptı, arkasını döndü. "Gel bakalım dalgın aşık, yap şu soruyu. Sıra sende."

Soru çözecek olmama oflayarak sıramdan kalktım. Taehyung yoklamayı alırken tahdaki soruyu görmemle kalbime bir sancı girdi. Kalp atışlarım yavaşlarken gözlerim yavaşça kararıyordu.

Bu nasıl soru? Soru değil Manas destanı mübarek.
Herhalde bu soruları hazırlayanlar sadece tek bir dersle uğraştığımızı düşünüyor olmalı. Yoksa geçen yıl ki sınavda çıkmış bu biyoloji sorusunu ayık kafayla yazmak mümkün değil. İnsanların ayıkken zeki ve bilinçli olması gerekiyor, ki öyle. Aklı yerinde olan biri sırf öğrenciye eziyet olsun diye böylesine uzun ve zor bir soru sormaz.
Hayır, ben doktor da değilim ki bu kadar detaylı öğretip soruyorlar?

Nihayet yoklamayı aldığında sırıtarak bana baktı. "Soruyu çözmen için davetiye mi gönderelim Jungkook bey?"

"Sağolun ama gerek yok." Akıllı tahtadan kırmızı kalemi seçtim imali bakışlarımız devam ederken. "Ben size kendi düğün davetiyemi yollarım." Ve galibiyetin sesi; sınıftakilerden bazıları o meşhur 'oo' tezahüratını yaparken geriye kalanlar beni alkışlıyordu.

Taehyung ağır ağır alkışladı beni. Tam soruyu çözecektim ki zil çaldı. Sınıftakiler hayvan sürüsü gibi birer birer sınıftan çıkarken sınıfın boşalmasını bekledik. Taehyung da benim gibi sınıf defteriyle oyalanıyormuş gibi yapıyordu.

Herkes sınıftan çıkınca başbaşa kaldık.

Başını kaldırdı ve yavaşça bana çevirdi. "Düğün davetiyesi demek ha?"

"Hmhm." Alt dudağımı dişleyerek yanına gittim. Sıramın üstündeki test kitabını aldım ve ona doğru tuttum. "Bir soruyu çözemedim hocam."

Gözleriyle sayfaları çevirmemi işaret etti. Çözemediğim sorununun olduğu sayfayı açarken gözleri benim üzerimdeydi. İnsanı mahveden o bakışıyla bedenimi süzerken soruyu açtığımda test kitabını ona verdim.

Taehyung soruya bakmaya başladı. O soruyu ve cevabımı incelerken aniden bir elini masanın üzerindeki ellerimin üstüne koydu. Ellerimi okşarken bu hareketinden bir habermiş gibi davranıyordu."Hmm... Doğru çözmüşsün Jungkook."

"Öyle mi?Farkında değildim."

Gözleri gözlerime ilişti. "Jeongguk." dediğinde sesinde yorgunluk vardı.

School Diary // TaekookWhere stories live. Discover now