31

1.5K 161 362
                                    

Jeon Jungkook

Jimin dedim bana verdiği beden dilini öğrenme kitabına bakarak. Adını duyar duymaz hemen dikkatini bana verdi. "Diyelim ki, kötülerin özgürlüğünü kazandım ve onları alt ettim. O zaman ne yapacağım? Bana yeniden saldırabilirler."

Gülerek, "O zaman..." dedi ve elimdeki kitabı kaptığı gibi kapatıp yanına koydu. Yere uzandı ve güneş ışıkları gözünü  acıttığı için gözünü kapadı. "Bir insanın en değerli şeyi özgürlüğü, bağımsızlığıdır. Kötülerin özgürlüğü senin elinde olacağı vakit hepsi esirin olacak. tabii, bir insanı korkuyla esaret altına almak kadar korkunç bir şey yok. Esareti bittiği an sana yapacaklarının sınırı yok. Korkutarak insan eğitemezsin. Bu yüzden intikam günü gelene dek tehditleri, korktukları kağıt parçası veyahut saçma eşyalar olmayacak," gözlerini araladı güneş ışığından dolayı bana zoraki bakarken. Ellerini şaklattı, yüzünden koca bir gülümseme vardı.

Çok garip, birkaç gündür suratı asıktı lâkin bugün yüzünde intikamın mutluluğu vardı. İntikam almış gibi mutluydu... Nerden anladığıma gelecek olursak, bakışlar.

Birini anlamak için gözlerine bakın, anlamak zor değil.

Tabii, o gülerken ve değişik ruh halleri içinde dolanırken ben yine korkuyordum. Söylediği şeyler korkunç ve anlamsızdı. Derince iç çekerek onun gibi kendimi çimenlere attım. Sırtım çimenle buluştuğu an sırtıma derin bir ağrı saplandı.

Uzun zamandır rahatça uyuyamıyorum. Hem uyku tutmuyor hem de okul erken saatte başladığı için az uyumak zorundayım. Evet, az uyumak zorundayım. Seçemem bunu, değiştiremem.

Çünkü okul benim canımdan daha değerli.
Öyle derler.

Gözlerimi kapadım başımı yastıkmış gibi koluna koyarken. Gözlerim kapalıydı ancak beni izlediğini biliyordum. Birkaç saniyenin ardından devam etti. "Tehdit sen olacaksın, bizzat kendin. Son kurala geçmeye ne dersin? Ah, aslında bu bir kural değil. Final oyunu."

"Final oyunu mu?" Başımı kolundan kaldırıp tip tip ona bakmaya başladım.

O zaman, Jiminin daha ne kadar saçmlayacağını düşündüğüm için garip garip bakıyordum ona.
O sürekli haklı olarak bir şeyler anlatırken ben ona 'saçmalama, dedektif değilsin.' diyordum çünkü sürekli bir şeyleri kurtarmaya, sorunları çözmeye çalışan dedektifler gibi davranıyordu.

Bu size bir yerden tanıdık geldi mi?

Eğer hatırlamadıysanız sorun değil.
Çünkü benim de hatırlamam zamanımı aldı.

Kendi arkadaşlarıma Jiminin intihar etmediğini, öldürüldüğünü söylediğimde hiçbiri bana inanmadı ki hâlâ inanmıyorlar.
Aslında onlara kızmayın, lütfen.
Onların canı benimkinden daha çok yanıyor.
Siz sadece benim penceremden görüyorsunuz her şeyi.
Ama onların canı öyle yanıyor ki, ben nasıl Jimin gibi davranıyorsam onlarda Jiminin öldürüldüğünü kabullenemiyor. Kabullenmeyi istiyorlar, yapamıyorlar.

Jiminin ölüdürülme ihtimali daha acıydı. Çünkü Jiminin ne olursa olsun intihar etmeyeceğini biliyorduk, inanın bana biliyorduk. Jimin güçlü gibi davrandı, zorundaydı. İyileri eziyorlar.

Ölmekten çok korkardı.
Bir ara az kalsın yüksek bir yerden düşecekti. Öylesine korktu ki onu kurtardığımızda korkudan saatlerce ağladı. Yükseklik korkusu vardı.

Ölmek isteyen kişi hemen kendini öldürebilir. Emin olun ölmek zor değil, isteyene.

O istemedi.
Ölmeyi değil, yaşamayı istedi.

School Diary // TaekookWhere stories live. Discover now