ATEŞİN BEDENİ: 3. BÖLÜM

25 6 0
                                    



Sabah bu sefer alarmımı kurmanın verdiği (huzur mu yoksa rahatsızlık mı bilmiyorum) garip duyguyla güne başlamıştım. Erken kalkmak herkese iyi gelse de bana gelmiyordu ama şu bir gerçek ki erken kalkınca çok zamanım oluyordu. Kalktıktan sonra duşumu alır almaz kahvaltıya annemle babamın yanına gittim. Ve aklıma yurt olayı gelince hemen söze daldım:

-Sayın padişahım ve sultanım izniniz olursa bir konuya değinmek istiyorum.

Babam çayını yudumlarken bana döndü:

-Anlat bakalım prenses. Ne oldu yine?

-Ya baba şimdi benim arkadaşlarım-

Annem sözümü kesti ve hemen atladı:

-Kızım senin arkadaşın mı oldu?

-Anne demek ki sorun önceki insancıklardaymış. Bak yeri geldiğinde ne de güzel arkadaşlarım oluyormuş öyle değil mi?

-Valla ne yaptın o yavrucaklara bilmiyorum ama umarım yaşıyor ve insanlardır arkadaşların.

-Anne yine günlük şakanı yaptın seni şakacii! Her neyse daha önemli konularımız var şu an! Şimdi benim arkadaşlarımdan birinin evi okula uzakmış aynı benim gibi. Ve sabah sabah İzmir trafiğiyle geç kalıyormuş. Bir diğer arkadaşım ise-

-Kızım senin birden fazla mı arkadaşın var?! Bunların nefes aldığından eminsin değil mi?

-Ya validecim bir sussan da konuya girsem mi artık?

-Tamam tamam sustum!

-İşte o diğer arkadaşımın de evi bize yakın o da bunu mantıklı buldu. Bugün aileleriyle konuşacaklardı. Aslına bakarsanız bana da mantıklı geldi. Arkadaşlarımla yurtta kalmam güzel olmaz mıydı?

Bu sözlerimin ardından evde bir sessizlik oldu. Bu sessizlik baya sürdü ancak bir zaman sonra babam konuştu:

-Biz her zaman senin iyiliğini isteriz kızım. Her ne kadar seni özleyecek olsak da bu senin için iyi olacaktır. Hem ders çalışman açısından hem de ulaşım açısından iyi olacak. Okul çıkışına kadar biz eşyalarını hazırlarız, gelince sen de eksik var mı diye bakarsın...

Babam bu sözlerinin ardından gözlerinin dolduğunu hissedip eliyle gözleri sildi ve güçlü durmaya çalıştı ancak annem çoktan ağlıyordu. Ben ise ikisini birden kucağıma aldım ve sarıldım.

-Hep orada kalacak değilim ya anne, baba! Her hafta sonu eşyalarımı alıp yanınıza geleceğim. Bu, bu kadar zor olmaz merak etmeyin. Sonuçta dünyanın başka bir ucuna gitmiyorum sadece İzmir'in bir ucundan öbür ucuna gidiyorum.

İkisi de kendini salınca ben de ağladım. Daha önce hiç ailemden ayrı bir yerde kalmamıştım. Ve onları özleyeceğimi hissediyordum ama bu her açıdan benim için daha iyi olacaktı. Bu yüzden çok da üzülmeme gerek yoktu. Ben saatin farkına varınca hızla onlardan ayrılıp öpücük gönderdim. Ve odama doğru koştum. Siyah, dirseğimin hemen üstünde biten oversize tişörtümün üstünde kırmızı yazılar vardı, onun altına giydiğim siyah bol pantolonumun dizleri ise yırtıktı. Bu sefer de yine sadece önleri katlı olan, belimde biten uzun düz koyu kahve saçlarımı serbest bırakmış, gözüme hafif bir eyeliner çekmiş ancak bu sefer rimel de sürmüştüm. Ve yine çantamla birlikte bu sefer unutmayıp telefonumu da alınca, converse'lerimi giyip dışarı çıkmıştım. Durakta Ada ile karşılaştık ancak bu sefer yanında Berfin de vardı. Ben hafifçe Ada'yı dürtünce o ise öksürmüştü. Demek ki henüz anlatmamıştı ve henüz anlatmayacaktı da! Maalesef ki bu benim işimi daha da zorlaştırıyordu! Otobüs okulun önünde durunca birlikte indik. Gözüm ileriden bize doğru gelen Gamze'ye ilişti. Berfin hemen ona el salladı ve yanına gitti. Tabi biz durur muyuz? Hayır. Biz de yanına gittik. Biraz klişe gibi dursa da yakın arkadaşlarının olması iyi bir şeymiş. Birlikte okulun merdivenlerinden çıkarken Kuzey, Selim ve Deniz paşalarımız okula beyaz spor arabalarıyla giriş yapmışlardı.

ATEŞİN BEDENİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin