ATEŞİN BEDENİ: 9.BÖLÜM

8 2 0
                                    

-Arkadaşlar eğlencenizi bozuyorum ama tam olarak ne yapıyorsunuz?
---------------------------------------------------------

Anın büyüsü diye bir şey varmış. Öyle bir şeymiş ki insanı gerçeklikten tamamen alıkoyarmış. Peki gerçekten de anın büyüsü diye bir şey var mı?

Her şey o kadar ani olmuştu ki şu anda Kuzey'le olan pozisyonumuzun bile farkında değildim ta ki hepimizin kafasını çevirip bakmak zorundu olduğu o sesi duyana kadar...  Derya ablanın geldiğini düşündüğüm için iç çekerken gözlerim sesin asıl sahibini bulmuştu. Gözlerim gelen kişinin gözlerine kilitlenince gözlerim bir anda fal taşı gibi açılmıştı.
Kapıya omzuyla dayanmış, kısa boylu, siyah saçlı kahküllerinin altına gizlenen kocaman gözleriyle hepimizi teker teker inceleyen bu kişi Ada'dan sonra en yakın arkadaşım olan Berfin'den başka kimse değildi! Berfin yaşadığımız olayların hiçbirinden haberi olmadığı için zaten kocaman olan gözlerini daha da açarak bir açıklama bekliyordu. Ben ise tam o sırada kafamı yana çevirerek Ada ile göz göze geldim. Berfin'in yerinde olsam daha büyük tepki vereceğimden emindim özellikle de benim şu anda Kuzey'le içinde bulunduğum konum hiç de hoş şeyler akla getirmiyordu doğrusu!
Berfin'le boş boş bakışırken bir anda içeri başka biri neşeli sesiyle girmişti:
-Selaaaammm!
Ancak içeriyi gördükten sonra gelen kızıl saçlı süslü bu kızın da gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Tahmin ettiğim gibi bu kız ise Berfin'in yanından ayrılmayan onun ev arkadaşı Gamze'den başka biri değildi.. Onun ise gözleri bir kere bile Kuzey'le bana değmemişti, çünkü aşık olduğu adam canlı kanlı buradaydı ve arkadaşı ile oldukça yakın bir pozisyondaydı. Gamze'nin bir anda bakışları şaşkınlıktan çok üzgün olmaya başlamıştı ki bunu sözleriyle de ifade etmişti:

-Arkadaşlar, burada tam olarak ne oluyor bilmiyorum ama sanırım biz rahatsızlık verdik kusura bakmayın. Gel Berfin biz çıkalım...

Durum oldukça yanlış anlaşılmaya başlanmıştı. Hızla hâlâ daha bir elinde yastık öbür eliyle destek alarak üzerime eğilmiş olan Kuzey'i iki elimle ittirerek Berfinlerin yanına doğru koştum ve Gamze'nin kolundan tuttum:

-Kızım saçmalamayın! İnanın şu anda içinde bulunduğumuz duruma ben de nasıl geldik bilmiyorum her şey çok ani gerçekleşti. Ben bu davarlarla nasıl bu kadar samimi oldum okulumuzun popüler çocuklarını nasıl evime aldım inanın benim de aklım almıyor. Hadi gelin oturun her şeyi baştan alıp anlatalım.

Berfin şimdiye kadar gördüğüm en sıcak kanlı ve en  tatlı insan olduğu için sert olmaya çalışan bakışları hemen düzelerek gardını indirmiş tatlı minyon Berfin'le geri dönmüştü. Tekrardan gülümseyerek koluma girdi:

-Oo anlaşılan uzun bir hikaye var bayılırım! Ama önce şu çocuğu benim yerinden alın!

Eliyle Selim'in oturduğu yeri işaret etmesiyle Selim'in kurulduğu yerin Berfin'in biz bu eve ilk taşındığımızda kendi parasıyla büyük bir özenle aldığı ve başından beri kendisinin oturduğu koltuğa Selim'in oturduğunu görmem bir oldu. 
Tam da adamına denk geldi! Birine kalk desen kalkmaz öbürüne başka yere otur desen oturmaz. İki keçi inadı bir araya gelmemeliydi!
Onlarla uğraşmak şu an istediğim en son şey olduğu için tüm bu olaylardan sonra ağrıyan şakaklarıma parmağımla masaj yapıyordum. Kafamı kaldırdığımda Gamze'nin sert bakışlarla Ada ve Deniz'in arasina girip oturmasıyla karşı karşıya kalmıştım.
Yok yok bu evde bu gidişle Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak!
Berfin, Selim'in başında dikilip kalkmasını söylerken Selim kılını bile kıpırdatmıyordu:
-Ya oğlum odun kafalı mısın sen kalk diyorum ya kalk! Benim yerim! Türkçe anlamıyorsan Fransızca da konuşabilirim!
-Tapulu malın mı kızım bir sürü yer var git oralara otur!
-Evet tapulu malım! Madem gelmişsin eve misafirsin misafirliğini bil ya! Git başka yere otur!
-Ev sahibi izin veriyorsa senin fikrine gerek yok ya hani?!
-İzim verdiğini kim söyledi zeki beyefendi? Burçaaakk! İzin veriyor musun bu davarın buraya oturmasına?
-Davar derken yedi yedi cücelerin torunu?
-Ya bir kes sesini de Burçak konuşsun!

Yemin ederim kendimi beş çocuklu anne gibi hissediyorum.. Hepsi tam anlamıyla cocuk gibi davranıyor...

Derin bir nefes aldım ve kafamı kaldırdım Berfin'i kolundan tutup çekiştirerek bir koltuğa oturtup hemen yanına da ben oturdum. Berfin sitemli çocuklar gibi kollarını bağlayıp bana bakıyordu neden yaptığımı sorarcasına. Ben ise bu durumdan oldukça sıkılmışcasına konuşmaya başladım:
-Lütfen biraz susun! Bizdeki de kafa hani? Ben şu yanlış anlaşılma olayını gidereyim sonra yer kavgası mı yapıyorsunuz arkadaş kavgası mı yapıyorsunuz beni zerre ilgilendirmez!
Gamze'nin, Ada ile Deniz'in arasında kollarını bağlayıp otururken bu lafların çoğunun sadece Berfin'le değil ona da geldiğinden haberi yoktu tabii...

Ben ise herkes susmuşken hızlıca olan biteni anlattım...

---------------------------------------------------------

Yaklaşık yarım saat sonra...

-İşte böyle! Yani anlayacağınız yanlış anlaşılacak bir durum yok ki bundan sonra zaten siz de onlarla iç içe olacaksınız, komşu mecburiyetinden.

Tüm bu uzun anlatımdan sonra Berfin her zamanki kişiliğini konuşturup anlattığım olayları sanki kendisi de yaşamış gibi tombul yanakları kızarmış ve saçı başı dağılmışken Gamze hâlâ daha çiftimizin arasında soğukluğunu koruyordu. Diğerleri ise bir o kadar sıkılmışlardı. Tabii tüm bu olaylar yaşanırken günümüz de hızlı bir şekilde geçmişti ki hava kararmış ışığını yakmaya üşendiğimiz oda karanlıkta kalmıştı ki birbirimizin yüzünü çok ayırt edemiyorduk. Günün yorgunluğundan ve bu hikaye gibi anlatımdan dolayı olsa gerek herkes susmaya başlamış kimseden en ufak bir ses dahi çıkmıyordu.
Ancak bugünün temasına özel sanırım bir saniye bile sessiz kalamayıp her saniyemizde bir olay yaşamak zorundaydık anlaşılan ki kapı bir anda yavaşça açıldı... Ve ne zamandır kargaşadan unutmama rağmen Derya abla sağolsun mükemmel bir hatırlatıcı olarak elinde ilk yardım çantasıyla kapıda belirerek bana tekrar kabusumu hatırlatmıştı. Herkesin kafası kapıya yonelirken ben büyük bir of çekerek sessizce küfretmiştim ki sanırım o kadar sessiz olmayacak Kuzey muzip bir sırıtışla tekrar gözlerime bakmaya başlamıştı. Derya abla:

-Odadan ses seda çıkmayınca ben de en sonunda sana cezanı hatırlatayım dedim Burçakcım.

-Sağol Derya abla ya çok iyisin!
Kuzey halinden memnun bir şekilde:

-Akşam olduğundan herhalde benim de ağrılarım artmaya başlamıştı. Çok iyi oldu geldiğin Derya abla yoksa bu kız hastalarına bakmaz!

-Kendini acındırma seansın bitti mi paşam! Ya Derya abla kanma şu salağa tamam ver hadi sen şu çantayı hadi sen git mutfakta işlerin vardır! Hadi güle güleee!

Derya abla daha fazla kalmasın diye onu ittirerek zorla odadan çıkarmaya çalışsam da gitmiyordu üstüne üstlük kalacağım diye tutturmaya da başlamıştı...

Of ya neydi benim günahım!?

Durum böyle olunca daha pansumana başlamadan isyan ettim:
-Ama böyle olmaz ben işimi yapamam herkes bize bakıyor!
Derya abla ise gülerek cevap verdi:
-Sen nasıl tıpçısın kızım? Herkes bize bakıyor diye bahane mi olur?

Kaçmak için bir bahane bulmam gerekiyordu ama kahretsin ki bu duruma hiçbir bahane bulamıyordum ve gittikçe dibe batıyordum!

En sonunda derin bir iç çekerek Kuzey'in oturduğu koltuk tek kişilik küçük bir koltuk olduğu için kol koyma kısmına yarım bir şekilde oturarak ilk yardım çantasını açıp işime yarayacak olanları hemen yan tarafıma bırakıp çantayı kapattım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ATEŞİN BEDENİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin