one

148 14 63
                                    

Bu bölüm iihearttx için ♥︎

♡♡♡♡♡

Bilgisayardan yansıyan pembe ışık, odayı loş bir hale getirirken kucağımdaki siyah kedinin kısa ama yumuşak tüylerini okşuyordum.

Önümde ise tam bir kaos vardı.

"Burada olmanız yasak, biliyorsunuz değil mi?"

Söylenmem üzerine hepsi bana döndü ama hiçbir şey demeden yeniden hararetli tartışmalarına döndüler. Bıkkınlıkla nefesimi verdim. Hiç uyuyamamıştım ve şimdiden antrenman vaktim gelmişti.

Kucağımdaki kediyi son bir kez sevip yanıma koydum ve ayağa kalkıp ayakkabılarımı giymek üzere kapıya yöneldim.

Hareketlenmemi fark eden Marinette oturduğu yerden kalkıp yanıma hızlı adımlarla geldi. "Nereye gidiyorsun?"

"Antrenman yapmam lazım."

Gözlerini kırpıştırdı ve onaylamak adına telefonuyla kontrol etti. "Sabahın dördünde mi?"

Son bağcığımı bağlayıp ayağa kalktım. "Evet, çok çalışmam gerek." İçeriye göz atıp yeniden Marinette'e döndüm. "Size kolay gelsin."

Başka bir şey demesine izin vermeden çıktım. Teneffüs sona erdiğinde derslerin bitiminde konuşmak için buluşmak adına sözleşmiştik. Başta çok uzun sürmeyecek bir toplanma olduğunu düşünmüştüm ancak... Dışarı çıkma yasağına kadar sürmüştü ve hepsi öğretmenlerden gizli bizim odaya dolmuşlardı.

Şikayet etmiyordum. Birkaç aydır fazla insanla muhatap olmamıştım ve arkadaş özlemi çekiyordum ama ciddi bir çalışma programımda vardı ve düzenimin bir anda sarsılmasına göz yumabilecek miydim, emin değildim.

Dikkati çabuk dağılabilen biriydim, heyecanlı bir yapım vardı ve programımı yeni yeni bir rutin haline çevirmeyi başarmıştım. Şimdi birden hayatıma dahil olanlar...

Kulağımdaki müzik değiştiğinde derin bir nefes aldım. Fazla düşünüyordum.

Sesli kapanan kapı, müziği bile geçerek beni irkittiğinde arkamı döndüm. Felix odadan çıkmış hiçte acele etmeyerek arkamdan geliyordu.

Kulaklığımı omzuma indirip birkaç saniye konuşmasını bekledim. Hiçbir şey söylemediğinde ben konuştum. "Nereye gidiyorsun?"

Başta cevap vermeyecek sandım o ise yanıma geldiğinde konuşma zahmetine girdi. "Bende antrenman yapıyor olamaz mıyım?"

İlerlediğinde bende peşine takıldım. Olabilirdi tabii ki, sadece onu daha önce hiç etrafta görmemiştim. Belki de başka bir sahada çalışıyordur diyerek daha fazla düşünmedim. Kulaklığımı yeniden takıp, onun tarafında olan kısmı kulağımın arkasına yerleştirdim. Pek konuşacak gibi durmuyordu ama ne olur ne olmaz diye müziği de kısık tuttum.

Dayanamayarak, "Seni daha önce görmemiştim." dediğimde bu sefer bekletmeden konuştu.

"Genelde odamda çalışırım."

"Odan o kadar büyük mü?"

İç çekti. Bu kadar soru sormamı istemiyor olabilirdi ama başta benim yanıma gelen oydu değil mi?

"Fazla büyük bir alana ihtiyacım yok ama evet, yalnız kalıyorum sonuçta."

"Yalnız mı? Nasıl? Tüm odalar iki kişilik diye biliyordum."

"Yanlış biliyormuşsun o zaman." diye beni terslediğinde aksi bir şey söylememek için dilimi ısırdım.

Lafım yoktu, bu kadar süre düzgün konuştuğuna bile şaşırmam gerekirdi. Sonuçta o Felix Fathom'dı. Muhatap olduğu fazla insan yoktu, çoğuna da iyi davrandığı söylenemezdi. Bizimle bu işe katılması bile mucize gibi bir şeydi.

Meet me in the Rose Garden • mlbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin