eleven

58 10 104
                                    

Aşk sahte çıktı
Tekrar dolandırıldık
Davası düştü
Hunharca kandırıldık
Üç beş yalanla can evimizden vurulduk
Gözyaşlarıyla öfkeyle yalnız kaldık

♡♡♡♡♡

Bavulumu çekiştirmeye devam ederek son yarım saattir yapmaya devam ettiğim gibi çok az kaldığına kendimi inandırmaya çalıştım. Yaz tatili başladığı için otobüs seferleri normale dönmüştü ve okulun oradan Paris'in girişine kadar yürümeye mecbur kalmıştık.

Otobüsler ise belirli bir yere kadar gidiyordu, bu yüzden son bir saatimiz hiçte huzurlu geçmemişti. Bize özel olan otobüs seferleri için tüm yıl okula katlanabileceğime bile inanmıştım açıkçası.

"Daha ne kadar var Marinette?" dedim soluğumu hızlıca vererek. Artık ciğerlerim bile dayanamıyordu.

"Gelmiş olmamız gerek." diye mırıldandı telefonundan kafasını kaldırmayarak. Şehrin ortasındaki bir evi nasıl bulamadığımız tam bir şaka konusu gibiydi.

Marinette yeniden yürümeye başladığında oflayarak peşine takıldım. Yaklaşık iki sokak daha yürüdükten sonra bir anda durdu. "İşte geldik!"

Önümüzdeki uzun duvarlı, büyük, siyah, demir kapılı eve baktım. Marinette, birkaç adım atıp zile basarken bende olduğum yere çökmüştüm.

Duvardaki siyah kare, bir anda aralanıp içinden kocaman bir daire şeklindeki kamera ortaya çıkınca dengemi sağlayamayıp yola düştüm. Marinette'in yüzüne eğilen kamera ise onun arkaya sendelemesine neden olmuştu.

"Kimsiniz?"

"Ma-marinette, efendim."

Kamera geldiği gibi hızla geri çekilerek kutuya girdiğinde, kutu kapanıp yeniden duvarın parçası haline geldi ve siyah, demir kapı ardına kadar açılarak girmemiz için bize yol vermiş oldu.

Marinette bana döndüğünde hızla yerden kalktım ve arkamı silkeleyip onunla beraber içeri girdim. Büyük bahçe oldukça yeşildi ve duyduğum su sesiyle bir çeşmeye sahip olduklarını iddia edebilirdim.

Merdivenleri yarıladığımızda yine kocaman olan, muhtemelen ladinden ahşap kapı ardına kadar açıldı ve Agreste ailesiyle beraber Felix ve Nathalie bizi karşıladı.

"Hoş geldiniz genç hanımlar!" diye bizi neşeyle karşılayan Bayan Agreste'e gülümseyip bavulumuzu alan korumalarına teşekkür ettik.

"Yolculuğunuz nasıldı?" diye soran Bay Agreste'e küçük yalanlar söylerken Felix'e bakıp gizli bir gülücük sundum ve bizi yemek odasına götüren Nathalie'nin peşine takıldık.

En arkada kalanlar olarak Marinette ile sürekli birbirimizi dürtüp ev hakkında fısıltıyla yorum yapıyorduk. Masaya oturduğumuzda, yemek oldukça keyifli geçmişti ve gerginliğim büyük ölçüde son bulmuştu. Adlarının Gabriel ve Emilie olduğunu öğrendiğim Bay ve Bayan Agreste, oldukça sıcak kanlı insanlardı. Vakitlerinin çoğunu evde geçirmedikleri için rahat olacağımızı öğrendiğimde yine de sevindiğimi yalanlayamazdım.

Marinette ile kalacağımız odaya gelip sırayla duşa girdikten sonra bir süre sessizlik oldu. Bornozla oturan birbirimize baktığımızda gülmeden edemedik. Günün yorgunluğu bir anda gelmişti.

Hızlıca üstlerimizi değiştirip aynı yatağa girdik. Küçükken genelde beraber uyur, ailelerimiz kızana kadar battaniye altında fısıldaşarak konuşurduk.

"Emilie çok eğlenceli bir kadın değil mi?" diye soran Marinette ile, günün kritiği yapılacağını anladım ve hevesli bir şekilde ona döndüm.

Meet me in the Rose Garden • mlbWhere stories live. Discover now