three

83 14 66
                                    

Oy ve yorumlarınız beni mutlu eder💫

♡♡♡♡♡

Önümdeki test kitabına biraz daha gömüldüm. Kalemim oynayabilmek için en ufak bir ipucu ararken kafayı yemek üzereydim. Haftaya sınavlar başlıyordu ve benim çok acil ders çalışmam lazımdı. Yine de kafam bir türlü almıyor, soruları çözemiyordum. Dün yaşanan olaylar için bir nevi kaçış noktası olarak kullandığım dersleri bile yapamamam beni sinir ediyordu.

Yeniden soruya baktım. Yok arkadaşım yok, son gece olmadan çalışamam anlayamam.

Test kitabını sertçe itip kapağını kapattım. Çalan playlisti değiştirip oturduğum sandalyeden kalktım. Yavaşça kendimi müziğe kaptırırken dans etmeye başladım. Dans etmek gerçekten iyi hissettiriyordu ve biraz bile olsa olanları unutmama yardımcı oluyordu.

Kapı tıklatıldığında dansımı kesmeden kapıya döndüm. İçeri giren Marinette bana gülerek bakıp bana katıldı. "Keyfin yerinde olmaz diye endişeleniyordum."

Sonra gözü masama takıldı. "Sanırım boşa değilmiş."

Gülüp elinden tuttum ve onu etrafında döndürdüm. "Halledemeyeceğim bir şey değil."

Koluma dolanıp yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. "Daha kolay halledebilmen için yardım getirdim."

"Tak tak."

Marinette bunu söyler söylemez kapının gıcırtısı ve Luka'nın sesi duyuldu. Dans etmeyi kesip kollarımı Marinette'ten çektim. Üçümüz birbirimize bakarken arkada Rihanna - SOS çalması ortamı biraz komik kılıyordu.

Şarkıyı durdurmak için bilgisayarıma eğildiğimde Marinette, "Oldu o zaman, ben gideyim. Sizde rahat rahat konuşun." deyip koşarak odadan çıktığında Luka kapıda dikilmeye devam etti.

"Eğer rahatsız hissediyorsan..."

"Sorun değil, içeri gel." dedim ve yatağıma oturup kucağıma yastıklarımdan birini alıp sarıldım.

Kafasını sallayıp kapıyı kapattı. Omzuna asılı olan gitar çantasını duvara yasladı. Biraz zaman kazanmaya çalışıyor gibiydi, ses çıkarmadan onu izlemeye devam ettim. Dönüp bana baktığında kaçışının olmadığını anlamış olmalı ki, birkaç adımda odayı geçti ve yanıma oturdu.

"Sana karşı açık olmak istiyorum." dediğinde kafamı salladım.

"Marinette benim için çok özel biri. O... aynı bir melodi gibi onsuz bir yer düşünmek çok zor ve onun yaşadıklarını düşününce kızmadan edemiyorum. Dünkü tavrım bu yüzdendi, aşırı davrandığım için özür dilemek istedim."

Beklenti dolu bakışlarla bana döndüğünde birkaç saniye sessiz kalıp güldüm. "Sorun değil. Sanırım Marinette ikimizin de hassas noktası."

O da güldüğünde rahatlamasıyla devam ettim. "Marinette benim içinde çok özel biri. Belki bahsetmiştir bilmiyorum, ortaokulda bir ara birlikteydik. Olanları az biraz biliyorum yani."

"Evet... Anlattı." dedi yüzükleriyle oynarken.

Ortam sessizleştiğinde bir süre duvarla bakıştık. Luka'ya fazla bir şey söyleyebileceğimi sanmıyordum, Marinette'e bir şeyler yapıldığında bende hoş davranışlarda bulunmuyordum.

Güldüm ve kucağımdaki yastığı tutup suratına vurdum. "Bence şimdi Mari'den hoşlanmanı konuşabiliriz."

"Ben..." devam ettiremeyip güldü. "Pek gizleyemiyorum değil mi?"

Kafamı iki yana sallayıp güldüm. "Seninle iki gün geçirmem yetti Couffaine."

O da başını öne eğip salladı. "Bundan Marinette'e bahsedecek misin."

Düşünür gibi yaparken ayağa kalktım. "Bilemiyorum, merhamet dilenmen gerekecek."

"Yüce merhametiniz için ne yapabilirim majesteleri?"

Ayaklanıp önümde selam verdiğinde gülmeme engel olamadım. Elimi kafasına koyup, "Saygıdeğer şövalye, bağlılığınız benim önceliğimdir." dememle kapının açılması bir oldu.

Bana referans yapmış bir Luka, onun kafasında duran elim ve ben, bir tarafta ise olayları çözmeye çalışır gibi duran Felix.

Bana yine bahçede baktığı gibi baktı. Biraz buruşmuş bir yüz ve kısılmış gözler. "Rahatsız ettim sanırım."

Kapıyı çarpıp çıktığında, peşinden gitmem gerekiyormuş gibi hissettim. Öyle bir tavra bürünmüştü ki, basılmışız gibi duruyordu.

Odadan dışarı fırladığımda vakit kaybetmeden bahçeye doğru ikişer üçer merdivenleri inmeye başladım. Nasıl bir çocuksa, gerçekten hızlıydı.

Bahçeye çıktığımda, neredeyse gözden kaçıracaktım ki, gül bahçesine giderken onu yakalayabilmiştim.

"Felix! Bekle!"

Seslenmeme aldırmadan, belki de daha da hızlanarak, ilerlemeye devam ettiğinde tavanlara kuvvet diyerek peşinden gitmeye devam ettim. Neden bunu yaptığımı bilmiyordum. Asıl peşinde koşturması gereken bendim ama... Sanki bir şeyleri çok yanlış anlamış gibi hissediyordum.

Sonunda gül bahçesine gelip durduğunda, taştan duvara oturup soluklandım. Başka yere gitmiyordu, birkaç adım öteden bana duygusuz bakışlarıyla bakıyordu.

"B-bu neydi şimdi?" dedim nefessizliğim kendini belli etmeye devam ederken. Odamdan buraya kadar koşmuştum!

"Flörtünü bırakmanı gerektirecek bir şey yoktu."

"Flörtüm mü?"

Arkasını döndü. "Bende üzgünsündür diye... Aptal olmalıyım."

Kaşlarımı çattım. Kendi kendine ne saçmalıyordu böyle? "Kızgın olan ben olmalıyım, bu şekilde üstünü örtemezsin!"

Aniden bana döndü. "Kızgın mı? Üstünü örtmek mi?" Kaşlarını çattı o da.

"Gizlice bizi dinledin, hakkında hiçbir şey bilmediğin o kızı savunup durdun. Şimdi de kendi kafanda kurduğun şeylerle bana patlıyorsun. Özür dilemelisin!"

Birkaç adımda aramızda duran boşluğu kapattı ve ellerini iki yanıma koyarak üstüme eğildi, yeşil gözleri direkt benim gözlerime bakıyordu. "Ben merhamet dilenecek hiçbir şey yapmadım."

Merhamet dilenmek... Bizi mi dinlemişti?

Ellerimi göğsüne koyup onu ittim. Duvardan inerken sakinleşebilmek için derin bir nefes aldım. "Sen gerçekten dayanılmaz bir insansın. Kimsenin yanına yaklaşmamasına şaşmamalı."

Arkamı dönüp gitmeden hemen önce söylediğim son şey buydu.

Şu resimleri Bri'ye çevirene kadar canım çıkıyor güzel oğlumu neden hep kagami ve marinette ile çiziyorsunuz😭😭😭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Şu resimleri Bri'ye çevirene kadar canım çıkıyor güzel oğlumu neden hep kagami ve marinette ile çiziyorsunuz😭😭😭



Bölümü nasıl buldunuz?

Sizce Felix neden böyle davranıyor?(😬)

Siz nasılsınız?













Sizi severem🤍






Seviyorsevmiyor🦦







Meet me in the Rose Garden • mlbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin