ten

65 11 20
                                    

Wow wow çekilin yoldan vahşi batıdan geliyorlar amerikanlar eskidi bunlar türkiş kovboylarr

♡♡♡♡♡

Parmak ucuna kalkıp derin bir nefes verdim ve şarkının patlama noktasına gelmesiyle olduğum yerde defalarca dönüp en sonunda orta uzunlukta bir sıçrayış gerçekleştirerek düşmeden yere inmeyi başardım.

Şarkı son bulurken yüzümdeki ciddi ifade yok olarak yerini gülümsemeye bırakmıştı. Birkaç alkışlayan kıza göz kırpıp yerime geçtim. Çantamdan suyumu ve havlumu alırken bir yandan pabuçlarımın iplerini genişletmeye çalışıyordum.

Branş sınavlarından en korktuğum baleydi ve onu da başarıyla geçtiğime inanıyordum. Şimdi yapmam gereken tek şey yazın ve tatilin tadını çıkarmaktı.

Zilin çalmasıyla çantamı omzuma alarak dışarı çıktım. Şişem hâlâ elimdeydi, ağrı girmemesi için küçük yudumlarla içmeye devam ediyordum.

Kapıdan çıktığımda karşı duvara yaslanmış beni bekleyen Felix'i görmemle gülümsedim ve birkaç küçük adımla yanına geldim. O ise bana gülümseyerek kafasını eğmişti ki, hemen geri çekildim.

"Terliyken olmaz, biliyorsun."

Her ne kadar sınıflar, stüdyolar, salonlar ve çalışma odaları klimalı olsa bile hava o kadar ısınmıştı ki, o kadar hareketle terlememek imkansızdı. Güzel kokulara takıntılı ve terden nefret eden biri olarak da, bu durum beni çok zorluyordu.

Felix somurtarak geri çekildiğinde ona gülümseyerek öpücük attım. O ise homurdanırken aniden eğilip yanağımdan öptü ve önümden hızla yürümeye başladı.

Kaşlarımı çattım ama gülümsemeden edememiştim. "Hey!" diye bağırıp peşinden koştum ve ona yetiştim. Beraber yürürken bize bakan gözleri görmemek imkansızdı. Olabildiğince tepkisiz kalmaya çalıştım, bu kadar insanın ikimiz hakkında dedikodu yaptığı bilmek beni biraz utandırıyordu.

Elimi tutan sıcak eli hissettiğimde, başımı kaldırıp Felix'e baktım ve gülümsedim. "Artık resmen kurtulduk!" dedim sevinçle. O da başıyla onayladı. "Yaz için planın var mı?"

Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Annemi görmeye gideceğim ama ondan önce ne yapacağımı bilmiyorum. Sen ne yapacaksın?"

Omuz silkti. "Bir süre Londra'da olacağım."

Kafamı sallayarak onayladım ve Felix'in elini daha sıkı tuttum. Hâlâ şaka gibi geliyordu tüm bunlar. O gece anlık gelen bir cesaretle yaptığım itirafını sonucunda Felix; şokla birkaç saniye sadece dikilmiş, sonrasında yanıma gelerek bana sarıldıktan sonra koşarak kaçmıştı. Ertesi sabah çok güzel bir çiçek buketiyle kapıma dikilmişti.

Ana binaya vardığımızda kısa bir an elimi bırakıp karşıma geçti. Bir şey söylemek istiyor ama çekiniyor gibi duruyordu. Gülümseyerek ona baktığımda derin bir nefes verdi. "Aslında sana bir şey soracaktım."

Bunun geldiğini biliyor gibi dudağımı ısırdım ve boğazımı temizleyip yeniden ciddileştim. "Neymiş o?"

"Adrien babasıyla konuştu ve bir süre için arkadaşlarımızın Agreste Malikanesi'nde bizimle kalması için izin aldı. Bende diyordum ki... Yani eğer istersen, sende gelmek ister misin?"

"Tabii ki!" diye şakıyıp Felix'e sarıldım ama hemen sonrasında geri çekildim. Hemen duş almam gerekiyordu yoksa bu tüm gün sürecekti.

Onun dışında, Felix'in soğuk bir yapısı olmasının yanında bunun aslında insanlarla iletişim kurmayı çok becerememesinden kaynaklandığını fark etmiştim. Küçükken evde eğitim gördüğünü ve evinden çok çıkmadığını anlattığında her şey biraz daha anlamlı olmuştu.

Meet me in the Rose Garden • mlbWhere stories live. Discover now