17. Bölüm: "Senin acın benim de acım."

175 11 37
                                    


3 ay sonra, jimin'den

Bahçede oturup çiçeklerle ilgileniyorken hissettiğim hareketlilik ve burnuma gelen okyanus kokusuyla jungkook'un yanıma geldiğini anlamıştım.

Başımı çevirip bakmak yerine yeni dikmiş olduğum çiçeği sulamış ve jungkook'un konuşmasını beklemiştim.

"Güzelim, ne yapıyorsun bakalım?"

Uzun zamandır bana bunu soruyordu. Nasılsın, diyemiyordu çünkü ne halde olduğumun gayet farkındaydı. Bu yüzden ne yaptığımı görüyor olsa bile 'Ne yapıyorsun?' Diye soruyordu. Bu onun dilinde "Bugün nasılsın, hâlâ aynı şiddetle  göğsünü deliyor mu bu acı?" Demenin bir başka yoluydu.

Gözlerimi yumup derin bir nefes almış ve yüzüme zoraki bir tebessüm yerleştirip "Çiçek ektim." Demiştim. Uzun uzun konuşabilecek enerjim yoktu. 3 ay geçmişti. Koskoca üç ay geçmişti ama acı hâlâ yerindeydi, hâlâ nefesimi kesiyor ve bazı gecelerde çığlık atarak uyanmama sebep oluyordu.

Jungkook elbette zoraki gülümsememi fark etmişti ve bu onunda en az benim kadar zoraki bir şekilde gülmesine sebep olmuştu. Kötü hissediyordum. Benim yüzümden uzun zamandır doğru düzgün mutlu olamıyordu bile. Üstelik hâlâ mühürlenmemiş olan kurtlarımız her geçen gün daha da acı çektiriyordu bize.

Mesela yaklaşık 1 ay önce jungkook hiç olmadığı kadar acı çekmişti ve bunun sebebi de bir nevi bendim. Delta kurdu jungkook'a beni mühürlemesi için o kadar çok baskı yapmıştı ki jungkook kendisini kilitlemek ve delta kurduna karşı çıkmak zorunda kalmıştı.

Normal de bu gerçekleştiğinde -hatta gerçekleşmeden önce- mühürlenmemiz gerekiyordu. Onu seviyordum, o da beni seviyordu ve Önünüzde hiçbir engel yoktu ama hissettiğim acının tarifi bile yokken böyle bir bağ için hazır hissetmiyordum ve jungkook bana isteyip istemediğimi bile sormadan tüm acıyı yüklenmişti. Çünkü biliyordu, sorsaydı onu reddedemez ama aynı zamanda iyi bir ruh halinde de olmazdım.

Başımı çevirip onunla göz göze geldiğimde gözlerinde yer edinmiş acı soluğumun kesilmesine sebep olmuştu. Çok mu kötü görünüyordum? Berat bir halde miydim? Neden gözleri eskisi gibi parıltıyla değilde acı ve şefkatle bakıyordu? 3 ay geçmemiş miydi? Bir şeylerin düzelmesi gerekmez miydi?

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde yutkunup yeninden çiçeklere dönmüştüm. Ne kadar çiçek ekmiştim şu 3 ay içinde? Bahçede eksik olan bir çiçek türü var mıydı? Beynimde bir sürü soru dolanıyordu ve hepsi de cevapsızdı.

Jungkook iç çekti, mutlu bir iç çekişten çok uzaktı ve ben bunu üç aydır duyuyordum. Bana belli etmemeye çalışıyordu ancak benim bu hallerim onu da çok etkiliyordu. Üstelik sadece onu da değil, tüm kraliyeti. Koskoca kraliyet yasa bürünmüş gibiydi. Yapılan festivaller yapılmıyor, sokaklarda özgürce koşup oyunlar oynayan çocuklar evlerine kapanıp pencereden dışarıyı izliyordu.

Kimse, hiç kimse gerçekten mutlu değildi ve bunun nedeni bir şekilde bendim. Yine bir ay önceydi, jungkook delta kurdu tarafından baskılanmadan 1 hafta önce halk'ı ziyaret etmemiz gerekiyordu. Jungkook ve ben hazırlanıp onların arasına karıştık. Yetişkinlerin yüzlerinde hep bi' burukluk vardı, çocuklar ise beni gördükleri için mutlu gibiydiler ancak bu mutlulukları çokta uzun sürmemişti. Benim ruhsuz ve ağladı ağlayacak hallerim onlarında keyiflerini kaçırmıştı, bu ise boğazımda ki yumrunun sebebiydi.

Kendimle birlikte insanları da üzüyordum,
Buna ne zaman bir son verecektim?

Jungkook yeninden duygusal bir ruh haline girdiğimi anlamış olacak ki kollarını vücuduma dolamış saçlarımın üstüne bir öpücük kondururken "Yanındayım, jimin." Demişti kısık bir sesle. Yanımdaydı, söz verdiği gibi ne zaman düşecek gibi olsam ellerimden turuyor ve buna engel oluyordu ancak ben neden hâlâ toparlanamamıştım?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 06, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

 Mühürlü Aşk, Jikook (ARA VERİLDİ)Where stories live. Discover now