5. Öldürmek Ve Yaşatmak

45 44 4
                                    

Beynim hala biraz önce yaşananları algılamakta zorlanıyordu. Odanın içinde volta atan infazcıma baktım. "Aşağı da dediğinde ne demek oluyor?"

Bana baktı. O bana baktığı her an sanki bir suç işlemişim gibi tüylerim diken diken oluyordu.

"Sen benim avımsın."

Bu sözlerinden sonra kaşlarımı çattım. "Yani?" Dedim kollarımı önümde bağlayarak.

"Yanisi şu, burada ki kimse benim avıma dokunmaya cüret edemez. Seni koruyacağım. Senden ben sorumluyum. Yaptığın bir hatada ya da herhangi bir davranışın da cezan bana kesilecek ve bende sana keseceğim."

Söylediklerini düşündüm. "İçeride yüzlerce insan varken, hepsinden beni koruyabileceğini sanmıyorum..."

Mavera'nın bakışları koyulaştı ve bana doğru bir adım attı. "Sen benden şüphe mi ediyorsun?"

"Hayır sadece, güvenemiyorum. Kimseye." Bunu söylediğim anda bir anda karşıma geçti.

"Ben üstlenemeyeceğim sorumluluğu almam Albino kız. Burada ki kimseye güvenemezsin ama bana güvenmek zorundasın."

Bir şey söyleyemedim. O bir infazcıydı. Ona nasıl güvenebilirdim ki? Bakışlarımı ondan çektim.

"Yeni odana alışmaya başla. Burada ki infazcılarının hiç birinin derdi para değil. Yani milyon dolarlık bile olsan bu seni öldürmeleri için sebep değil. Sakın odadan çıkma. Hemen geleceğim."

"Gitme!"

Mavera tam kapıyı açacakken adımları durdu. "Odadan çıkma Albino kız."

"Mavera lütfen gitme!" Kalkıp ona yaklaştım. Endişe dolu bakışlarla ona baktım. "O adam sana zarar verecek, gitme." Bakışlarında ki değişim kaçınılmazdı. Mavera yönünü tamamen bana doğru çevirdi.

"Sen..." dedi sanki aklında ki kelimeleri birleştirmeye çalışırken. "Benim için mi endişeleniyorsun?"

"Benim buraya gelmem bir hata ve cezasını sana verecekler. Böyle söylemiştin."

"Ve bana ceza verirlerse bende sana vereceğim. Neden başkasını düşünmek yerine kendini düşünmüyorsun?" Kaşlarını hafifçe çattı. Sanki bir şeyleri anlamak istiyordu.

"Çünkü şu anda düşünmek istediğim bu infazcı." Aynı onun gibi cevap verdiğimde huzursuzca kaşlarını çattı.

  "Bunu sevmedim." Son sözü bu olmuştu. Çünkü artık oda da yalnızdım.

^^

  Kaç dakika geçti bilmiyorum çünkü oturduğum yerde zaman hiç geçmiyor gibiydi. Ancak saate baktığımda yelkovan ve akrep birbirini kovalıyordu. Sakın çıkma demişti. Onu beklememi istemişti ama ben artık dayanamıyorum. Belki de o haklıydı, önce kendimi düşünmeliydim fakat aklım buna izin vermiyordu. Her şeyden önce Mavera önemliydi. Çünkü o beni kurtarmıştı. Beni o hapishaneden kurtarıp kendi hapishanesine kapatmıştı. Ama bu diğerine göre o kadar da kötü değildi. Mavera vardı.

  "Kimseye güvenemezsin ama bana güvenmek zorundasın" demişti. Kimseye güvenemezken kendi infazcıma güvenmek zorundaydım. O beni koruyabilir miydi? Herkesten?

  Tam 41 dakika olmuştu. 41 DAKİKA! Ve Mavera hala yoktu. Daha fazla dayanamayacağımı düşünerek kapıya doğru yaklaştım. Kapıyı yavaşça açarak ucu görünmeyen o koridora çıktım. Aynı şekilde kapattıktan sonra etrafıma baktım. Bir kaç saat önce yüzlerce insan varken şimdi görünürde bir kişi bile yoktu. Aşırı garip bir yerdi. Bende gariptim.

  Nereye gittiğimi bilmeden koridordan sessiz adımlarla ilerlemeye başladım.

  "Birine mi bakmıştın?"

  İrkilerek arkamı döndüğümde karşılaştığım cüsseli adam yutkunmamı zorlaştırdı. Geldiğini hiç fark etmemiştim. Burada ki insanlar sanki hayalet gibiydiler. Bir anda karşına çıkıp sana küçük çaplı çığlık sahneleri yaşatabiliyorlardı ve ben bunu son anda durdurabilmiştim.

  "Mavera'ya." Dedim düz bir sesle.

  Adamın biçimli kaşları hafifçe çatıldı. Beline yerleştirdiğini ellerini iki yanına serbestçe bıraktı. "Gel seni ona götüreyim."

  "Gerçekten mi?"

  "Ama bir şartla."

  Dediğinde gözlerimi kıstım şüpheyle. "Ne istiyorsun?"

  "Sende bana Mavera'yla nasıl tanıştığını anlatacaksın." Dedi gülümsedi.

  Bunu sormasını beklemediğim için şaşırmıştım. Güldüm. "Tamam anlatırım."

  Adam önden yürümeye başlayınca bende arkasından onu takip etmeye başladım.

  "Mavera seni öldürmedi. Neden?"

  "Bilmiyorum." Cevabını verdikten sonra inanmıyormuş gibi baktı bana. "Beni üç herifin elinden kurtardı. Bu ilk karşılaşmamızdı. Doğum günü gecemde tekrar geldi ve bana dileğimi sordu." Adamın kaşları gitgide çatıldı.

  "Milyon dolarlık olman dışında başka ne özelliğin var Laden?"

  Burada ki herkes ismimi bildiği için şaşırmamıştım. "Ne demek istiyorsun?"

  "Mavera'nın seni öldürmesini engelleyecek ne yaptığını soruyorum."

  "Dileğimi söyledim ve oda bunu gerçekleştirdi. Nedenini sorduğumda düzgün bir açıklama yapmadı."

  "Garip... Çok garip..." dediğinde düşünceli bakışları koridorda geziniyordu.

  "Sanırım yaşamış olmam sizin için iyi bir şey değil?" Dedim çünkü hiçte mutlu görünmüyordu. Biraz önceki hali silinip gitmişti.

  "Eğer Mavera'yı tanısaydın ne demek istediğimi anlardın. O burada görebileceğin en tehlikeli infazcı. Hiç bir kurbanın canını bağışlamamışken sen bir ilksin Laden. Ve bu infazcılar arasında çok büyük bir gerilime sebep oluyor. Henüz hiç bir şey başlamadı. Her an patlak verebilir."

  Sözleri benimde gerilmeme sebep olmuştu. İnfazcının canını bağışladığı ilk kurbanı... bendim. Laden Avras. Mavera'nın Albino kızı, kısaca Av.

  Adam bir kapının önünde durduğunda bana baktı ve elini uzattı. "Tanışalım güzel kız. Ben Balaz Korel ve içimden bir ses seninle daha çok karşılaşacağımızı söylüyor."

  "Zaten biliyorsun ama tanışalım." Dedim aynı şekilde elini tuttum. "Laden Avras. Memnun oldum."

  "Bende. Mavera bu kapının ardında. Dikkatli ol." Balaz Korel elini çektikten sonra arkasını dönerek geldiğim koridordan gitmeye başladı. Temkinli bir şekilde kapıya doğru bir adım attım. Elimin titremesine engel olmaya çalışarak kapı kolunu tuttuğum an gür çıkan seslerle yerime çivi gibi çakılmıştım.

  "Öldür beni!" Nefes seslerini kapının ardından duyabiliyordum.

  "Kendini tutma ve öldür." Kulaklarım duyduklarını algılayamıyordu.

  "İstediğin bu değil mi? Sen kendi anneni öldürdün lan!" Kahkaha sesleri. Yabancı sesin söylediği sözler beynime kurşun gibi saplanmıştı. Yankılanıyordu ve bu yankı her bir noktamı sarsmaya yetmişti.

  "Mavera Uras geldiğin yeri ve sahibini unutma. Sen benim elimde tuttuğum silahımsın ve benim silahım öldürmek için ateşleniyor yaşatmak için değil."

İnfaz MeleğiWhere stories live. Discover now